Ünal Güner Yazio: Yeni Dönem Açılıyor

Hayat aynasında kendini okuyabilen için yeni bir dönem başlar. Bu bizi hayatın ritmiyle buluşmaya götürür. Nedir bu ritim ve neden buluşmak için kimi kulaklarını kapatmaya çalışırken kiminin kalbi titreşir?

Çoğunlukla görünene, şekle ve renklere takılma meylimiz vardır. Renkler ortadan kalkınca sesler daha iyi seçilir. Yaşadığın anı kaçırmak, tam olarak içine doğamamaktır. Güneşin doğuşundaki güzelliğe gözlerini kapatmak gibi bir şey bu...

Tüm deneyimler, çoklukmuş gibi gözükür. Şekillere takılan, çokluğun içinde kaybolur. Oysa sakinleştiren tek bir şey vardır… Bu bir ormanın içinde bir böcekle randevulaşmaya benzer. Ancak böcek seni gelir bulursa buluşabilirsin. O yüzden çokluğun içerisinde arayarak değil, buluşacağınla, buluşacağın yerde, sakince orada olabilmektir, seni o buluşmaya götürecek olan. Çünkü sadece o gelip seni bulur, sen onu bulamazsın.

Yaradılış tek bir zerre ile tek gibi görünen o zerrenin sonsuz şekilleriyle şekillenirken, çokluğun içerisinde buluşmanın tek bir yolu vardır. İçinde titreşeni bul… İçini bir an olsun fark ettiğinde, buluşmaya davet ettiğin ve seninle buluşmaya davet gönderenle buluşman için ihtiyacın olan habere haberciyi serbest bırakırsın.

O yüzden canlılar ölüme yürümez. Ölüm gelir onları bulur. Bulunmak ve buluşmak isteyen için kişinin kendinde olması çok değerlidir. Kendinden uzağa giden için buluşmak ne mümkün? İçinde olmadığın arabayı yürütmeye çalışmak gibidir. Anahtarı elinde olsa da içinde değilsen hareket edemezsin. Bu hayatın bilgisiyse anahtar, bilgi sana kendini aktaramadığında eylemi başlatamazsın.

Hayatın ritmini duymak Allah'ın nefesini duymak gibidir. Allah'ın ritmi formdan önce gelir. Form açığa çıkıştır. Halbuki ritim, karmaşadan önceki haldir. O kendiliğinden açığa çıkacak olanın kendi ritmini duymaya başladığı andır. Form, dışı özgür bıraktı. Işık özgür kalınca çeşitlilik başladı. Çeşitlilik ile artık ritim duyulmaz oldu. Şimdi ise seyir başladı. Bu nasıl bir şeydir bilebilir miyiz, hayal edebilir miyiz?

Uzun bir süre bir yerde oturup orada olduğunu bildiğin düşünce ile buluşmak için beklemek gibidir.

Ne olduğunu bilmediğini zannettiğin şeyi aslında bilirsin. Ne olduğunu bilmediğin ama orada olduğunu bildiğin ve buluşacağından emin olduğun şey... İşte o Yaradan'ın açığa çıktığı an gibidir. O bizim Tanrı dediğimizin burada kendinde olanı fark etmesi demektir. Hayatın ortaya çıkmasına izin vermesidir. İşte bizim anlayacağımız şekliyle ondan sonra akış onun için başlamıştır.

Akış hâlâ devam ediyor. Bir su kuyusunu bulmak gibidir anlattığım şey. Su kuyusunu açmak için uğraşan bu âlemin sırlarını keşfedebilir.

Akış başladığında (biz ona yaratım diyoruz) açığa çıkartan, açığa çıkmayı kabul eden ve buluşan olunur.

Bizim Tanrı dediğimiz, bizim hayatımızın yöneticisidir. Dünya dediğimiz boyutun anlaşılabilmesi için onun öğretisinin, aktarıcısının veya akışı başlatanın yaratımının fark edilmesi gerekir. Ancak o izin verirse, o kapıdan ve o boyuttan diğerlerine geçilebilir. Geri kalanlar birer yanılsama ya da bir kural dışı eylemdir.

“Boyutlar arası yolculuk yapabilen var mı?” diye sorarsak, boyutlar arası yolculuk için buradaki bağlantının bitirilmiş olması gerekir. Yani dünyanın icaplarını yerine getirip, hakkını vererek yaşayanlar için yol açıktır.

Beyni bir tür uzay aracı gibi gördüğümüzde, dünya deneyimi tamamlanmadığında oradaki çeşitlilikler insanı ve beynindeki bilgi akışını yönetmeye başlar.

Buraya nasıl gidilir dersek şöyle söyleyebiliriz: “Bir kara aracın var ama bu denizdeki hedefine ulaşmana yardım edemez.” Yani edinilmemiş birtakım özellikler olmadan görmüş olsan da bilgi aktarımı pek mümkün olmaz. Ancak ve ancak dünya ile ilgili olaylardan biraz olsun uzaklaşabilmeyi başarır da şekil ve formdan frekansı dinlemeye ulaşabilirsen kendi içindeki ritmi duyabilirsin. O zaman bu boyutun ritmi ile buluşabilirsin. Burada bize bilginin aktarımı başlayabilir.

Beynimizi kullanalım diye bize “merak” diye bir program verildi. Bunlar nöronlar arası haberleşme sisteminin sağladığı bir tür elektriklenmedir. O bölgeyi harekete geçirmek beynimizi diri tutmak için yapılmış bir aktivitedir.

Bizim yaptığımız ne varsa elektrik akımları ile ilgili bir tür bilgi akışının sağlanması içindir. Aslında biz ne kadar çok bilgiden uzaklaşırsak o kadar bağlantı kurabiliriz.

Ancak söz konusu uzaklaşma cahillik değildir. Eğer beyin kullanılmadan kapatılan bir hale gelirse o zaman birtakım hikâyelerde “karanlık varlıklar” diye anlatılan bölgeye geçiş yapılır ki, orası aslında hareketsizlikten dolayı bir çok olasılığı içerir. Bu vakit kaybı ile ilgili bir şey. Bizim boyutumuzda zaman çok önemlidir. Özellikle içinde bulunduğumuz gezegende zaman birinci öncelik taşır. İşte bu aşağıya inen karanlığa doğru hareket eden enerjilerin “tehlikeli” ya da “istenmeyen” sıfatlarıyla tanımlanmasının sebebi yavaşlayıp hareketin ve nöronların birbirleriyle haberleşmesinin zorlaşmasıyla ilgili... Çünkü haberleşme ağından uzaklaşırsak durağanlık başlar.

Her şeyi yeniden başlatmak üzere, tekrar akışa alınabilmek için, enerjinin aktarımına ihtiyaç duyar negatif. O zaman hareketli olana ve hareketini yüksek kullanana doğru hareket etmeye başlar.

Enerjiye ihtiyaç duyar tekrardan bağlantıya geçebilmek için. İşte şimdi burada anlatmak istediğim şudur ki “sakin” diye tanımladığınız her şeyi hissedip, onun içindeki ritmi duyduğumuzda dünya deyimimizle O’nun kalp atışını duyarız.

Görsel olarak çok enerji harcadığımızda ritmi duymayabiliriz. Bu yüzden arada sırada göz kapaklarını indir. Göz kapaklarının inmesi sadece ışık uyaranı ile bağlantının kesilmesi değildir. Görme duygusu sadece ışıkla ilgili değildir. Işık, şekil ve formu açığa çıkartandır. Açığa çıkmış şekil ve form bizi oyalayabilir. Ama ritim hep orada durmaktadır. Ara sıra göz kapaklarını indirmek formdan ritme gelmemize yardımcı olur. Çünkü ileri boyutlarda kelimeyle aktarım değil sadece frekans ritmi aldığımızda aktarım gerçekleşir. Burada soru yoktur. Merak yoktur. Sadece katkı vardır. Bu aktarımlar başka boyutların bize desteğidir. Sadece anlamak yeterli değildir. Anlamak yerine buluşmak daha iyi gelir.

Açılan yeni dönem ritmi duyanlar içindir. Yeni dönem, başka bir hissediş vaat ediyor. Burada kulağımızla alıştığımız sesin ve ritmin dışında akan başka bir ritim var. Eğer duymak istersen kendi bedenini kulak gibi düşün, işte o zaman rahat edersin.

Bildiğin, seni bu hayata çapalar. Bildiğini kenara koy, yeniyi yenilenerek almayı dene, özgürleş…

Instagram

Twitter

Facebook

YouTube

Web

Popüler İçerikler

Askerlerine Cinsel Saldırıda Bulunan Komutana 38 Yıl 70 Ay Hapis Cezası Verildi
Sevgilisine Atacağı Fantezi Mesajını Yanlışlıkla Karısına Atan Ünlü Patron İcralık Oldu
Bahis Reklamı ve Teşvik İçin Soruşturma Başlatılmıştı: RTÜK Başkanı TV8 İçin İnceleme Başlatıldığını Açıkladı!