Ünal Güner Yazio: Hayatla Barışmak İçin Annenle Helalleş

Hayat, doğa, kadın dişinin yaratım gücü ile hayat bulur canlılık kazanır.

Bu dünyada her birimiz bir kadından doğduk o kadın bizim annemiz, o zaman önce şunu soralım.

Kadın olmak ne demek?

Kadın aslında çok şey ama diyelim ki kadın bir topraktır. Toprak ne yapar? Ona bir tohum ekildiğinde o tohumu alır önce üstünü örter, kapatır, kucaklar içine alır. İçindeki tohumu muhafaza eder korur ve ne zaman ki yaratım enerjisi ile buluşur o zaman o tohumu dönüştürerek bambaşka bir hale getirmek üzere canlandırır. Tohuma can verir.

O zaman kadın bu dünyada can verendir ve yaratım gücünü içinde barındırandır.

Her birimizin içinde bu dişi enerjiden var fakat kadında bu çok daha yoğun ve daha güçlü bir şekilde çalışır. İşte her birimizin annesi aldığı tohumu rahminde dönüştürerek bizim bu hayatta dünyaya gelmemizin aracısı olandır. Bu aracılığı kendisi talep etmiş ve bu anlaşma ile mutluluk ve lezzetle kendi gelişimi, değişimi, dönüşümünü gerçekleştirmektedir. Diğer taraftan da talep eden bizlerin dünyaya gelmek için annemizi araç olarak kullanmamız ve ondan alacağımız ve öğreneceklerimizle mükemmel bir yolculuğun başlangıç anıdır.

Her birimiz anne karnına düştüğümüzde belki maddenin dünyanın ve rahmin karanlığı içerisinde bir dönem geçirdik ama orada beslendik. Sistem kurduğu bu mükemmel düzenle bizi annemizin kanıyla canıyla besledi ve orada bir muhabbet başladı. Anne karnında geçirdiğiniz süre boyunca onun yediği, içtiği, aldığı nefes bizim besinimiz oldu. Daha ötesi duydukları hissettikleri yaşadıkları bazen sıkıntılar bazen neşe kahkaha ve kederleri bizim gıdamız oldu. Onun gözleri onun kulaklarından dünyayı izledik. Korunaklı bir yerden vakti geldiğinde anne aracılığıyla doğarak orayla olan bağımız göbek kordonumuzu keserek bu dünyaya geldik. Her birimiz bu yolculukta aslında annemizi aracı kıldık ve ona teşekkürlerimizi sunmak durumundayız.

Dünyaya gelirken tabii ki onun yaşadıkları hissettikleri bize aktı. Anne babasından aldığı miraslar öğrendikleri huyları vardı.

Annemizin kendi geldiği seviye ve durumu ne ise doğduğumuz toprak annemizin, bize bildiği doğruyu aktarmak üzere planı vardı. Onun için her birimizin annesi, bildiğini öğrendiğini bize yansıtmak aktarmak üzere olan programla kendi hayallerini yaşadıklarını şuur altındaki kod ve programları bize aktardı. İyi ya da kötü aslında hepsi bizim ihtiyacımızdı. Bizler buraya geldiğimiz potansiyelimizle yepyeni bir insan olarak dünyaya geldik. Hiçbirimizin annesi kendi ihtiyacımızın dışında bir anne değildi. Yani eğer maddeye dünyaya doğmaktan kaçınan isek o zaman çocuğunu istemeyen bir annenin rahmine geldik. Eğer bu dünyayı hayatı seven kucaklayan isek neşeyle huzurla istenen çocuk olarak dünyaya geldik. Özellikle zorluklarla travmalarla olan bir durum varsa o zaman getirdiğimiz potansiyel de zorlu anne ya da baba doğumları, onların hayatlarından getirdiği problemler ve yaşadıkları oldu. Yani annemizin bizim dışımızda olmadığının bir programı var ve tam da ihtiyacımız olan bir anne ile buluştuk.

Bazılarımız, annem hiç de benim istediğim gibi bir anne değil, tam da benim tersime sevmediğim özelliklerle dolu bir kadın. Hatta nefret ettiğim, hoşlanmadığım, kızdığım, kaçtığım, uzak durmaya çalıştığım diyebilir. Ya da tam da benim çok sevdiğim ihtiyacım olan kucakladığım kucaklandığım sevdiğim sevildiğimi hissettiğim bir anne diyebilir. Aslında bunların her bir tanesi getirdiğimiz potansiyel ve aynı zamanda da geleceğin buradaki yansımaları. Hatta şu ana kadar getirdiğimiz her türlü bilgiyi barındırıyor.

Öyleyse şu anki halimize bakarak annemizden kendimizi ve kendimizden de annemizi okuyabiliriz.

Diyelim ki anneni sana tanımlatsak, senin için annenin ne ifade ettiği senin için çok önemli bir kavram. Çünkü anne dediğin kişi senin toprağın aynı zamanda bedenin aynı zamanda dünyan. Onun için annen ile helalleşebiliyorsan dünya ile hayat ile bedenin hatta geçmişin ile helalleşebilirsin.

Annemizi nasıl görüyoruz? Nasıl seyrediyoruz? Bize anne ne ifade ediyor?

Her birimizin kendine göre hissedişleri tanımlamaları var. Kimimiz annemizden uzaklaşmak istedik kimimiz onu çok yakına alarak beraber bir yaşam sürüyoruz. Ya da çok küçük yaşta annesini kaybettiği için ileri yaşta onun üzüntüsünü suçluluğunu vicdan azabını duyuyoruz. Bunların her bir tanesi bugünkü hayatımızı belirleyen noktalar. Kiminiz belki hala annenize minnet duyuyorsunuz kiminiz yapamadığı vazifelerinden dolayı kendini suçlayarak minnetin ötesinde kendini borçlu hissediyor. İşte bunların her bir tanesinin sizin bu hayat içerisinde para dahil madde dahil olmak üzere oradaki sembolü ile alakalı bağlantısı var. Öyle bir yasa var ki bir yerdekini dönüştürdüğümüzde her yerdeki dönüşüyor.

Çünkü parça bütüne aittir bu çok önemli bir yasa...

Küçücük bir noktayı iyileştirdiğimizde her yer iyileşebilir. Mevcut hayatımızı iyileştirmek istiyorsak annemize bakışımızı yenilemek durumundayız. Bazen yoğun ekonomik sorunlar olup bunlardan nasıl kurtulacağız  diyebiliyoruz. Burada öncelikle anne ile olan sorunu çözeceğiz. Anne ile olan bağı yenilemek durumundayız çünkü burada bir sorun var ve onu tespit edebilirsen o zaman dönüştürebilirsin.

Birkaç perde kaldırdıktan sonra görülüyor ki annesiyle büyük sorunlar yaşamış, anneye karşı kendini borçlu hissediyor ve çeşitli sebeplerle annesinden hala yardımlar almaya devam edip maddi manevi kendini ona muhtaç hissediyor. Oradaki kodu bulup annesine karşı olan bu borçluluğunu  tespit edince bir bakıyoruz ki sorunlar bitmiş ödemeler ve para ile ilgili problemler gitmiş. Neden? Çünkü anneyle para ve dünya aynı frekans. Bu konu şuur altı konusu olduğu için İlk başlarda annem ile çok iyiyim diyebiliyoruz. Hayatınızda bedeninizle ilgili özellikle sol tarafınızla  ilgili parayla ilgili herhangi bir konunuz sorununuz var ise bunun kaynağı annenizdir. Anne ile sorunu iyileştiren helalleşen tüm bu alanları iyileştirecek. Burası çok önemli bir terapi konusu tam bir idrak ile anlaşılması gereken eksik anlaşıldığında yeterli faydanın alınamayacağını bir konudur. 

Anne toprağımız ve her şey oraya ekilip biçiliyorsa bizim dünyamız ve şu ana kadar bütün niyetlerimizi dileklerimizi sağlığımız ve bedensel ihtiyaçlarımızın alanını temsil eden bir frekanstır. O zaman her türlü duygu ve düşüncelerimizi kadersel seçimlerimizi bir o kadar etkiliyor. Örneğin babanıza karşı anneci oldunuz ya da annenize karşı ters taraf olduğunuz işte bu taraf olanlar sistem tarafından bertaraf ediliyor. O anda sen anneci tarafa gittiysen anneye yapışık diğer tarafı uzaklaştırıp bu sefer anneyle ilgili sorunlar  yaşıyorsun. Böylece bedenle ilgili duygu halleri ile çeşitli sorunlar yaşamak durumunda kalıyorsun çünkü seçen sensin. Anneye yakın olmakla anneden çok uzak olmak arasında bir fark yok ikisi de sorunun kendinden kaynaklandığının ispatıdır.

Peki o zaman biz annemizi sevmeyelim mi?

Zaten sevdiğinde her türlü konu halloluyor…

İş sevginin arkasına saklananlar da…

Seviyorum derken kıskandığın, alttan eleştirdiğin, kaçtığın

ama çoğu zaman merkeze onu koyduğun alanlar da.

Şimdi eğer hayatının merkezinde yine annen varsa senin güneşin anne, eğer annen otorite ise senin Rabbin anne ve sen bu sefer maddeye yönelik yani dişici, maddeci, anneci olduğun için maddesel anlamda egoist bencil olma durumda kalırsın.

Eğer “annem bana iyi davranmıyor, kendimi hiç iyi hissetmiyorum, beni düşünmüyor görmüyor” diyorsan sen annenin sembolü olan bedenini görmüyor kıymetini bilmiyor ve eziyet ediyorsun. Hayatın içinde gittiğin herhangi bir yerde kimsenin seni görmediğini zannediyorsun. Çünkü önce sen kendini görmüyorsun ve annene kendini göstermiyorsun. Eğer kardeşlerim önde ben daha geride ve daha az seviliyorum zannediyorsan arkadaşların içinde de sürekli buna benzer durumlar yaşıyorsun. Anneni aile içindeki diğer üyelerden kıskanıyorsan bu sefer eşinle ilişkinde bile kendini ikinci ya da üçüncü durumda hissedecek olaylar oluşturabilirsin. Hatta sana bu tip olayları yaşatacak eşleri hayatına çekersin.

Bir tek anneye bakış açımızın bizim kader programlarımızın üzerinde ne kadar büyük etkileri var.

Biz bazen annemizi kendimizden aşağı ve kendimize layık görmüyor olabiliriz. Bu durumlarda da kişiler aşağılık kompleksi içinde yaşamlarını sürdürüyorlar. Kendilerini bir yerlerde aşırı kibir yapmak durumunda hissediyorlar. Neden? Çünkü annelerini öyle görüyorlar ya da annelerinin kendilerini öyle gördükleri ile ilgili bir inanç kalıbı var. O zaman dışarıda sürekli kendilerini ispatlama durumunda kalacaklar. Diğer kardeşler değil sana ben bakacağım senin en çok sevdiğin çocuğun ben olacağım diyerek önceliği kendi hayatına değil annesinin hayatına verirler. Bu kişiler annelerini hasta edip  onlara bakmak üzere kaderleri kendilerine çekerler.

Bazılarınızın  anneleri çok güçlü ve idolleştirdiniz onları o kadar yükseklere koydunuz ki en güzel, en akıllı, en başarılı anne benim dediniz. Bu sefer kendi yeteneğinizi kendi gücünüzü görmediğiniz için önünüze koyduğunuz duvarı aşamayacağınızı zannederek kendinizi eksik ve yetersiz hissettiniz. Onun yolu ona sizin yolunuz size, bilin ki her biriniz annenizden aldıklarınızla ondan iki kat ileriye gidebilmek üzere programlısınız. Her birimizin bir nesil sonraya bıraktığı güçle, diğer nesil iki kat daha ileriye gidebilir. Ama gitmeye de bilir kullanmaya da bilir çünkü çok güçlü annelerin çocukları bazen çok zayıf ve kendini baskı altında hissettiği için güçsüz kalmış olabilirler. Bazılarınız baskıcı fazla otoriter anneler tarafından büyütüldüğünüz. Şiddet, kötü söz, kırıcı şeyler de olabilir. Burada o şiddete o sözlere baskıya ihtiyaç duyan sendin. Eğer bu ihtiyacı fark edersen hangi sebepten dolayı annenin otoritesine baskısına ihtiyaç duyduğunu anlarsan o baskıya hayatının başka yerlerinde ihtiyaç kalmıyor ve annenin baskıcı aşırı otoriter olmasının kazançlarını görmeye başlıyorsun.

Sürekli zarar olarak bakarsan zararın artar, biz faydaya bakacağız. Kazancın ne ki baskıcı anneye doğdun? Göreceksin ki o baskıya incitilmeye hatta sevilmemeye ihtiyacı olan sendin annenin seni sevmediğini düşünüyorsan sevilmediğin hissin varsa o zaman kendine dönüp bakacaksın çünkü kendini sevmeyen sensin. Kendini sevmeyenler kendilerine yeteri kadar sevildiğini hissettirmeyen bir anneden doğdular. Annemiz eğer bizim hayatımızın merkezindeyse annesi gibi olmadığını zannedenler yine anneleri gibi oldular yani bu kaçtıkları program gibi oldular.

Annelerini içeride geçen, ilerleyen, bambaşka bir programa gidenler ise içerde anneleri  ile helalleşip kendilerini dönüştürdüler ve hayatla dünyayla barıştılar.

Instagram

Twitter

YouTube

Facebook

Web

Popüler İçerikler

İzmir'de 5 Küçük Kardeşi Öldüren Yangında Acı Detay: Kapıyı Kilitleyerek Giden Annenin İfadesi Ortaya Çıktı!
Yasa Dışı Bahis Reklamı Soruşturması Noktalandı: Galatasaray'a Takipsizlik
Eski Bakan Işın Çelebi'den Fenerbahçe'ye Sert Yanıt: ''Devletin İmkanlarını Kullanıp ‘Yapı’ Diyemezsin''