Temele gittiğimizde çakralar sisteminde, görüsünü açmıyordur. Bazen görse de karar veremiyordur. Çünkü kararlar konusunda net değildir. Netlik yoksa, orada sis ya da bulut vardır. Bu yüzden görüş netleşemiyordur. Çakralar sisteminde, ikinci enerji merkeziyle ilgili endişe halin varsa, yani ikinci çakra iyi çalışmıyorsa, şaşkınlık baş gösterir ve kararsızlık hali olur. Korku ve panik atağın doğurduğu endişe, sen hayata güvenemediğin için güç merkezini kilitleyerek kararlarını iptal eder. Böylece karar veremez hale gelirsin. Karar veremeyen kişi iradesini kullanamaz. İradesini kullanamayan kişi, başkalarının iradesine göre hareket etmeye başlar.
Bugün meslek seçimi yapacak pek çok insan güvenli olsun diye maaşlı bir iş tercih ediyor. Devlet kapısında olmaya gayret gösteriyor. Çünkü toplumsal olarak bu düşünceye yönlendiriliyor. Sistemi kendi içinde kurmadığında, çalışır hale getirmediğinde, dışarıdan yönlendirmeler başlıyor.
Yeteneklerle doğduk hepimiz. Hayatımızı kendi seçimlerimizle oluşturmak üzere yaratıldık. Hayatı cennete dönüştüremiyorsak bu yolda doğru gitmeyen bir şeyler vardır. Hedef koyamıyorsan, gelecekle ilgili bir şey çağıramıyorsan erille, otoriteyle, ruhla ve Yaradan’la ilgili alışveriş dengende bir bozukluk vardır. Babayla ilgili sorunlar yaşıyorsan, geleceği göremiyorsundur ya da gelecek sis bulutunun ardındadır. Anneyle ilgili sorunun varsa, geçmişe dönüp bakamadığın için geleceğe dönük hedefler koyamazsın. Her iki durumda da hedeften şaşarsın.
Uzakdoğu’da bir yayla ok atma sanatı vardır. Çok özel bir teknikle çalıştırırlar ve ruhsal eğitimle ok atmayı öğretirler. Öğrenciler, geldikleri noktada, hedefi kafasının içinde görmeye başlar ve oku nereye çevirirlerse çevirsinler o ok, gidip hedefi vurur. Yazık ki çok insan hedefe elleri titreyerek baktığı için önünde duran hedefi bile vuramaz.
Dünya hayatına bir hedefle geldin. Hatırlasan da hatırlamasan da bu hayat programını almanın bir sebebi var. Bu sebep sana her gece rüyalarında hatırlatılsa bile gün içinde unutursun.
Yüz yıllık bir ömür verseler ve “Süren bittiğinde, dünyadan ayrılırken, gönül rahatlığıyla gitmeni sağlayacak olan şey nedir?” diye sorsalar ne cevap verirsin? Cevap, senin nihai hedefindir. Yani bir gün dünyadaki hayatın tamamlandığında, “İyi ki yapmışım, iyi ki şu son noktayı koymuşum. Tam da hedeflediğim, gelmek istediğim noktadayım ve yapmak istediğimi yaptım. Bu benim dünyada bıraktığım izdir işte” dediğin şey, nihai hedefini tarif eder.
Şu ana kadar sezdiğin, hissettiğin veya fark ettiğin nihai hedefini bul. Hayalinde dikdörtgen taşlarla örülmüş bir piramit maketi oluştur. Şu anda bulunduğun seviyede yaptıkların, birikimlerin, olduğun nokta neyse bunu bir taban taşı olarak zemine döşe. Piramidin tepe noktasına da ulaşacağın nihai hedefi yerleştir.
Çoğu kez temeli oluşturmak işin en emek verici kısmıdır. Çevrenin baskıları, dışarının gürültüsü ve nefsin şımarıklığı başlıca engellerdir. Şimdi hedefe ulaşabilmek üzere birikimlerinden bir taban karesi oluştur. Nihai hedefe gidiş yolculuğuna hizmet etmeyecek her şeyi ele. Ardından, ilk tabanın üzerine nihai hedefin bulunduğu yüksekliğe doğru odağını daraltıp taşlarını örerek yukarıya doğru çık.
Bu ilerleyişte sana gerekli olacak enstrümanları, eğitimi, yeri ve fikirleri kendine katmak konusunda projelendirmeler yap. Eksikliklerini ya da bırakman gereken fazlalıkları tespit et. Yanlara ve hedef dışı taşmalara yani oyalanmalara dikkat et. Bazen özgürlük alanlarını sen yönet. Elin işte gözün oynaşta gibi, hedefini gökyüzündeki bir yıldıza bakarak yürürmüşçesine takip et. Gelişimine ve hedefle buluşmana hizmet edecek alanların içinde ol.
Hele ki seçtiğin nihai hedef seni yükseltip bütünün de hayrına olabilecek bir şeyse eylemlerinin seçiminde “Bunun benim tekâmülüme ne faydası var?” diye sor. Sana hizmet ediyorsa yola devam et.