Yaradan her an her şeyi bırakıyor, yok ediyor ve her şeyi sıfırdan an içinde yeniden yaratıyor...
Bu yeniden yaradılışın içerisinde biz bırakamadıklarımızla yola devam ettiğimizde, bırakamadıklarımızın tesiri ve enerjisini hayatımıza kopyalayıp onları bir daha yaşarız. Bu sefer anı diye bir şeye sahip oluruz. Anı bizim geçmişten bugüne getirmeye çalıştığımız çeşitli haller ve durumlardır. Hal böyle olunca kişi anılar denizinde yüzmeye başlıyor. Bu eşyanın, şu yüzüğün, o kolyenin, bu hediyenin ben de şöyle anısı var diye mutlu olduğunu zannederek geçmişin yatay ve negatif enerjisinin içerisinde yüzüyor.
Kişi zaman içerisinde yeninin ona verilmeyeceğine dair bir kanaat ediniyor ve geçmişi eskiyi güvenli bularak orada kalmayı yeğliyor. Geçmiş ile evliliği devam etsin diye birçok insan hayatlarını bırakamama üzerine kurabiliyor.
Bırakamayanlarda neler oluyor peki?
Birincisi bu kişiler kabızlık durumu yaşarlar. Tüm kabızlık çekenler bırakamayanlardır. Kilolarını veremeyenler de bırakamayanlar, aşırı yağ biriktirenlerdir. Çok zayıf olanlar ise alamıyor ve alamamalarının sebebi de eskiyi bırakamamak. Önce bırakamamanın nasıl zararlar verdiğini, ilerlemeye nasıl engel olduğunu görmek çok önemli. Bunları göremiyorsak, etkilerini fark edemiyorsak, bırakma zamanımızın geldiğini de kabul edemiyorsak o zaman bırakamadıklarımızla geriye doğru ilerlemeye devam ediyoruz.
Türkçe hocanızı eşekler kovalasın.