Kimisi çok konuşur, hiç konuşmayan suskunları çeker.
Kimisi çok kavgacı, saldırgandır, çok sessiz ve yumuşaklarla buluşur.
Yani biz herhangi bir konuya ne kadar karşıtsak, o konunun ne kadar aşırı ucundaysak, bu sefer hayat bizi diğer tarafla, diğer uçla buluşturur.
Eğer herhangi bir konuda negatiften beslenme ihtiyacınız varsa, acıtılmaktan, incitilmekten, öfkelendirilmekten, kızdırılmaktan, korkutulmaktan, endişelendirilmekten beslenme ihtiyacınız varsa, tabii ki bu ihtiyacınız, bu duygularla beslenecektir.
Yani size sunulacak olan doğal olarak negatif beslenme araçları olacaktır.
Fakat burada ne kadar negatifin altlarına aşağılara gidiyorsanız, pozitifin de bu sefer diğer uçları ile ilgili – bu iyi demek değildir, yani aşırı hareket ya da travma oluşturucu, aşırı hareketlendirici durumlar ve sistemlerle hayat sizi bir araya getirir – olaylar ve durumlar çağırırsınız.
Eğer siz sadece zihninizin doyacağı konular ve alanlarla beslenme ihtiyacındaysanız, “sadece beni ikna ettiklerinizi içeri alırım, kalbimi dinlemem, sadece dışarıya bakarım, içeriye değil” derseniz, dışarıdan beslenirsiniz.
Bugüne kadarki öğrenme sistemimizin çoğunluğu beden aracılığıylaydı. Yani duyularımızla, duyarak, işiterek, görerek, dokunarak öğrendik. Bir şeyler bize anlatılarak, bir şeylere ikna edilerek öğrendik; inanç sistemleri ile ya da birinin bir tavsiyesi ya da bir aktarımı ile bir şeyler duyduk ve öğrendik.
Bunların her bir tanesi bizim için bedensel öğrenme yolları ve yöntemleriydi.
Yani dünyasal...
Kimi sanki gerçekten bizim ruhumuzu besliyor gibi hissettirdi.
Kimi çok hazlar verdi.
Kimi içimizi kapattı.
Kimi duyguda, kimi zihin ya da mekanikte bize bazı şeyler gösterdi.