Akan Zaman (2021)- Umut Nur Sungur
Dünyadaki yolculuğumuzun hepimiz için daha anlamlı, huzurlu ve keyifli olması aslında bizim elimizde. Paylaşmak insan olmanın, insan kalabilmenin, var olmanın ve anlamın özü değil mi? Paylaşmak bize tecrübe, bilgi, yeni fikir, düşünce ve bakış açıları kazandırıp bizi zenginleştirmez mi? Bir deneyimi paylaşmak, hem paylaşanın hem de paylaşılan kişinin hayatına yeni bir tat, yeni bir anlam katmaz mı?
Dünyada en çok okunanlar listesinde her zaman yer alan “Küçük Prens” adlı kitabın yazarı Antoine De Saint Exupery'nin dediği gibi, “Ekmeğin paylaşılması, ekmekten daha tatlıdır”. Yaşam dediğimiz yolculuk biz paylaştıkça daha anlamlı ve tatmin edici olabilir.
Pek çok sanat biçimi birkaç kişinin bir araya gelerek gerçekleştirdiği ve ister üretim sürecinde, ister izlenme esnasında olsun paylaşılan bir etkinliktir. Doğası gereği insan, bağlantı aramaya, bağ kurmaya meyilli olduğu için de bize bağ kurma imkanı sunan sanata hep ilgi duymuştur. Çoğumuz bir sanat eserini izler, okur, dinlerken, kolektif bir zevk, takdir, neşe, hüzün hissetmiş, diğer izleyici veya katılımcılarla bağ kurma deneyimini ve bir şeyleri paylaşma hissini yaşamışızdır.