Umut Nur Sungur Yazio: Sanat Gerçek midir Yoksa Gerçekle mi İlgilidir?

Günümüzde çoğumuz sosyal medya aracılığıyla çevrimiçi kalarak zamanımızı geçiriyor, ilişki kuruyor ve aslında çoğu şeyi sanal dünyada yapıyor ve yaşıyoruz. Kim bilir belki de sanata, gerçeğe dönebilmek, gerçekle bağ kurabilmek için ihtiyacımız vardır, ne dersiniz?

Sanat, hayatın kendisiyle ilgilidir ancak sadece sanatçının algıladığının ve gördüğünün bir yansımasıdır.

Bu da izleyicinin gerçeği ile aynı olmayabilir. Çünkü, herkesin gerçekleri de gerçekliği de birbirinden farklıdır. Bunun sebebi de algılarımız  ve yorumlarımızdır. Bir tablo gerçek gibi görünebilir, bir müzik kulağımıza gerçek gelebilir. Hatta bu eserler bizi ağlatabilir ya da güldürebilir. Belki de burada sorulacak soru şudur; bu gerçek mi yoksa gerçeklikle mi ilgili?

George Bernard Shaw “Yüzünüzü görmek için aynaya, ruhunuzu görmek için sanat eserlerine bakarsınız.” demiş.  Sanat bir ayna görevi görebilir. Kendinizi orada görebilirsiniz. Bize içinde bulunduğumuz durumumuzu yansıtabilir. Ne düşündüğümüzü, neye değer verdiğimizi, neyi sorguladığımızı, kafa karışıklıklarımızı, anılarımızı, duygularımızı… Bize yalnız olmadığımızı hatırlatır.  Eğer gerçekten bakarsanız, sanat herkese kendi gerçekliğini gösterebilir.

Empresyonizm ilk ortaya çıktığında naturalizmin, yani gerçekliğe sadık olmanın, doğru olduğunu düşünen bazı sanat tarihçileri ve eleştirmenler, bu akımı sanat olarak görmezden geldiler. Onların aksine bazı eleştirmenler ise empresyonist resimlerin daha doğru olduğunu çünkü empresyonistlerin; nesneden çok nesne ile ilgili algılarını, nesnelerin farklı ışık koşullarında nasıl göründüklerini temsil ettiklerini ve sanatı gerçeğe daha yakın hale getirdiklerini savundular. 

Bu durumda 'gerçekçi' dediğimiz tarz, aslında, belli bir açıdan, belli bir mesafeden, zamanın belli bir anında ve belli bir ışıktaki gerçeklik algımızın kaydıdır. Bazı modern sanat hareketleri, bu faktörlerin nesneyi çarpıtabildiğini ve nesnelerin algı ile deforme olmuş hallerini temsil etmektense, nesnelerin gerçek şekillerine daha doğru olacak bir temsil sistemi aradılar. Doğayı daha yakından gözlemleyerek, yapay gelenekleri bir kenara bırakarak, algısal çarpıklıkları düzelterek, yeni bilimsel teorileri ve araştırmaları izleyerek, birçok modern sanatçı natüralizmi ve realizmi reddetti.

Örneğin Kübist eserlerde nesneler bükülmüş ve parçalanmış gibi görünür ancak sanatçı bu nesnelerin gerçek şekillerini daha iyi anlayabilmemiz için onları birden çok perspektiften gösterir bize.

Picasso’nun “Yaşlı Gitarist” eseri yerde oturmuş, yırtık giysileri, üzgün duruşu ile gri saçlı yaşlı bir gitaristi gösterir.

“Yaşlı Gitarist”, 1904, Pablo Picasso

Bizde bozuk para için sokakta müzik yaptığı, yoksul ve çökkün olduğu izlenimi bırakır. Sanatçı bizde acıma duygularını uyandırmak istemiştir. Kasıtlı olarak çarpıtma ve abartmalar yapılmış ve gitarist çerçeveye sıkıştırılmış gibidir sanki. Picasso gitaristi tam olarak gerçek hayatta göründüğü gibi resmetmemiştir.

Aynı şekilde Edvard Munch’ın Çığlık tablosunda ön plandaki figürün vücut dili, kullanılan renk, baş döndüren dalgalı kompozisyon gibi biçimsel çarpıtmalar sahnenin makul olmadığını gösterir.

“Çığlık”, 1893, Edvard Munch

Burada ekspresyonizm natüralizmin yerini almıştır.

Diğer yandan Barok sanatçı Caravaggio, duygusal dramayı ifade etmeye yardımcı olmak için spot ışıklandırmayı ve beden dilini kullanıyor.

“İsa’nın Mezara Konulması”, 1604, Caravaggio

Ancak hiçbir şey çok çarpıtılmış değil; gerçek hayatta böyle bir sahne görebiliriz.

Günümüzde, arttırılmış gerçeklik kullanarak sanatçılar eserlerine yeni bir boyut kazandırabiliyor. Gelişen teknoloji sayesinde dijital eklemelerle ya da teknoloji animasyonları ekleyerek eserleri yeni bir boyuta ve yeni bir gerçekliğe taşıyabiliyorlar. Artırılmış gerçeklik teknolojisi ile sanat dünyası da yeni bir gerçekliğe doğru atım atıyor. 

Peki gerçek nedir? Bir tanıma göre var olmuş, var olan ve var olacak her şeydir. Günlük kullanımda çoğu kez “gerçek”, “hakikat” ve “doğru” kavramlarıyla eşanlamlı olarak kullanılsa da “gerçek” ile “hakikat” ve “doğru” kavramlarını birbirinden ayırmak gerekir. Gerçek kavramının dinde, sanatta, bilimde ve felsefede anlam yükü farklıdır. Peki yeni ve teknolojik gelişmelerin ışığında “gerçek” kavramının tanımı da değişmiş midir?

O zaman sizce sanatın ve sanatçının hedefi doğadaki bir nesneye olan benzerliği resmetmek midir? Yoksa, yaptığı kompozisyondaki dengesizliği, sert fırça darbeleri, yan yana getirilen renklerin birbirini öne çıkarması ve ışık-gölge kullanımı ile kendi algısını resmetmesi midir? 

Web

Instagram

Popüler İçerikler

Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
Domuz Eti Skandalıyla Gündeme Gelmişti: Köfteci Yusuf Yeni Bir Sektöre Giriş Yapıyor!
Beklenen Gün Geldi: Birbirinden Ünlü İsimler Saygı1 Formatının İkinci Konuğu Sertab Erener İçin Sahneye Çıktı!