Umut Nur Sungur Yazio: Onur Anıtı

Kamusal alandaki, şehirlerdeki heykeller, anıtlar kentin dokusunda ve yaşayanların hafızalarında yer eder. Şehrin kültürünün, tarihinin bir parçasıdır bu eserler. Sanat ve sanat eseri, özgürlüğün, farklı bakış açılarının simgesidir. Sonraki kuşaklara bırakacağımız mirastır.

Peki sanat eserlerine olan saygının azalması, eserlerin sadece kentleri temsil eden objelerin heykellerinden ibaret olma durumunu mu getiriyor, ne dersiniz?

Sanata ve sanat eserlerine yapılan her saldırı ile kültürümüzden, tarihimizden, kimliğimizden, özgürlüğümüzden bir parça kaybediyor olabilir miyiz?

İspanyol heykeltıraş Amancio González Andrés’in eserine yapılan saldırıdan sonra söylediği şu cümle düşünülmeye değer bence; “Eğer herhangi biri bir sanat eserini kendisine düşman olarak görüyorsa, bu sanat insanları düşünmeye ittiği ve dünyalarını zenginleştirdiği içindir.” 

Tarih boyunca, dünyanın her yerinde saldırıya uğramış, sansürlenmiş, bulunduğu yerden kaldırılıp depolara saklanmış heykeller, sanat eserleri olmuştur. MÖ 2700 yılından Asur Krallarından kalma, üzerinde “Heykelimi deviren, hayatının geri kalanında acı çeksin” şeklinde lanetler kazınmış heykeller o zamanlardan beri heykellere saldırının olduğunu bize gösteriyor aslında.  8. ve 9. yüzyıllarda Bizans'ta sanat eserlerine saldırılmış ve heykellerin gözleri oyulmuş veya kulakları kesilmiştir. Berlin Duvarı’nın yıkılışıyla sosyalist geçmişleri yad eden anıtlar kaldırılmış veya tahrip edilmiştir. 2001'de Taliban Bamyan Budaları'na saldırmış, 2015'te tarihi neolitiğe kadar uzanan Palmira'nın heykelleri, mimarisi yerle bir edilmiştir. Avrupa’da, Belçika’da Kral 2. Leopold’un büstleri kaldırılmıştır.

Aslında bir ulusun kimliğini var olan kültür sanat eserleri kadar, orada olmayanlar da oluşturur.

Heykellere, anıtlara, onların simgelediği fikirlere saldırarak, yıkarak, sansürleyerek, onları yok edemeyiz. Bu tür saldırgan davranışlar, eserin simgelediği şeyi reddedişin ötesinde, aşağılamaya, ayaklar altına almaya çalışmaktır. Ancak bu eserlerin yıkılması, tahrip edilmesi tarihi değiştiremez, silemez.

Peki, Heinrich Krippel kimdir? Son günlerde adına sıkça rastladığımız Avusturya’lı heykeltraş. Türkiye’deki anıt heykelleri ile tanınan Krippel, 1925 ile 1938 yılları arasında sık sık Türkiye’ye gelerek, Atatürk’ün heykellerini, politikacıların portrelerini ve çeşitli anıtlar yapmış.

Yaptığı eserler ile Atatürk’ün Milli Mücadele güzergâhını çizmiş ve bu mücadeleyi ve zaferi aktararak, eseriyle de ölümsüzleştirmiştir. Samsun’daki Atatürk heykeli de işte bu anıtsal heykellerden bir tanesidir.

Krippel’in Türkiye’deki ilk anıtı Atatürk’ün İstanbul-Samsun yolculuğuna başladığı Sarayburnu’ndaki Atatürk anıttır.

Samsunda’ki “Onur Anıtı”ı, Atatürk'ün Samsun'a çıktığı noktaya yakın bir konuma dikilen ve Milli Mücadele'nin başlangıcını temsil eden anıttır.

Heykeltraşın diğer eserleri Afyon’daki “Büyük Utku Anıtı”, Konya’daki “Atatürk” anıtı, Ankara Ulus’taki Zafer Anıtı ve savaşın bittiği İzmir Bornova’daki Atatürk büstüdür.

Web

Instagram

Popüler İçerikler

RTÜK Başkanı'ndan Gündüz Kuşağı Programlarına Son İkaz: "Toptan Yok Ederiz!"
TSK'dan Atatürkçü Teğmenlerin Kılıçlı Yemini İçin Açıklama: "Mesele Kılıç Değil, Emre Uyulmaması"
Sevgilisine Atacağı Fantezi Mesajını Yanlışlıkla Karısına Atan Ünlü Patron İcralık Oldu