1. Hamilelik döneminde yaşanan ruhsal sıkıntılarda müziğin stresi azalttığı, uyku kalitesini artırdığı, ağrıları azalttığını,
2. Şarkı söylemenin doğum sonrası yaşanan depresyon semptomlarını olumlu yönde etkilediğini,
3. Müziğin kalp ritmini düşürdüğünü, kan basıncını düşürdüğünü,
4. Müziğin hafıza ve konuşma becerilerini geliştirdiğini,
5. Dans etmenin Parkinson hastalarının motor becerilerinde klinik olarak anlamlı gelişmeler sağladığını,
6. Sanat etkinlikleri ile uğraşmanın iyimserliği artırdığını, dikkat süresine olumlu etkileri olduğunu,
7. Kanser hastalarında ağrılarda ve yan etkilerde azalmaya yardımcı olduğunu,
8. Görsel sanatlar eğitiminin sağlık profesyonellerinin tanı koyma becerilerini ve iletişim becerilerini, gözlem becerilerini geliştirdiğini,
9. Sanatla ilgilenenlerin stres ve kaygı düzeylerinin daha düşük olduğunu ve erken yaşlardan itibaren sanatla ilgilenenlerin ilerleyen yaşlarda depresyon, bunama gibi sağlık sorunlarıyla karşılaşmalarının daha düşük ihtimal olduğunu, psikolojik olarak daha esnek olduklarını ve zorluklarla başa çıkma konusunda daha başarılı olduklarını, bireylerin özdeğer ve özgüvenlerini olumlu etkilediğini,
10. Sanatın çocuk gelişimini desteklediğini (anne-çocuk bağlanma örüntüsü, konuşma ve dil becerisi, dikkat eksikliği…)
11. Sanat etkinliklerinin yaşam amacımızı ve anlamı bulmamıza, günlük yaşamımızda olumlu duyguları artırdığını, yaşam doyumuna olumlu etkileri olduğunu ve sanatla uğraşmanın farkındalık, dikkat ve şimdiki an ile kaynaşmaya yardımcı olduğunu göstermektedir.
Fiziksel, duygusal ve zihinsel sağlığımızın korunması ve iyileştirilmesinde bu kadar önemli bir rolü olan sanatın yaygınlaşması ve bu konudaki farkındalığın artması için iş ve sanat dünyasının işbirliği ve desteği ile sanat-sağlık programları/projeleri geliştirilebilir mi? Böylelikle hem sanat, hem sanatçılar, hem de insan sağlığı bu sinerjinin oluşturacağı farkındalık ve iyileştirme gücünden faydalanabilir.