Eğer bugün idam gibi tarih öncesinden kalmış konuları konuşuyorsak üzücü bir yere doğru ilerlediğimizi düşünüyorum. Hükümetler sürelerini bence daha baskıcı kurallar ya da eski gelişimleri yeniden hortlatarak ortaya çıkarmaya çalışıyorlarsa önemli sıkıntılar baş gösterebilir.
Demokratikleşme ve ifade özgürlüğü için atılacak adımlar o kadar basit ve o kadar göz önünde ki neden çoğu insanın ve oy sahibinin görmekte zorlandığını anlayamıyorum. Üstelik bunu muhalefetin muhafazakâr bir toplumda ortaya koyduğuna inanmıyorum.
Hepimiz hemen bir rüya görsek hükümetin yönetimi değişse ya da yeni biri çıksa ve acilen Türkiye’de aşağıdakilerin değiştiğini görsek ne güzel olmaz mıydı?
- Hukuk sistemini siyasetin tamamen dışına çıkarıp bağımsız ve yönetilmeyen bir yapı hâline getirmek ve tüm üst mahkemelerin yöneticilerinin sadece ve sadece hukuk sisteminde olan insanların oylarına bırakmak
- Düşünce özgürlüğünü engelleyen yasaları devre dışı bırakarak eyleme dönüşmeyen her şeyi yasal hâle getirmek ve bu konuda ceza almış gazeteci, yazar, siyasetçi veya her kimse serbest bırakmak
- Doğuştan kazanılan her özelliğin (ırk, cinsiyet, dil vb) saygı duyulan ve kutlanılan bir hâle getirilmesi için gerekli adımları atmak, eğitimleri vermek
- Herkesi kendi dinini yaşamaya ya da dinsiz olma hakkı konusunda teşvik eden ya da engelleyen politikalardan tamamen uzaklaşmak, dinin sadece kişinin kendiyle ilgili olması ve hiçbir hakkına zarar vermemesi ya da fayda yaratmaması
- Kimsenin cinsel tercihine müdahale etmemek ve kendi cinsel tercihlerini yaşamasına ya da açıklamasına engel olmamak, özendirici olur korkusuyla hayatlarını sınırlamamak
- Herhangi birinin bedensel bütünlüğüne oluşabilecek zararı en ağır şekilde cezalandırmak (bir yumruk ya da taciz gibi)
- Devleti yönetenlerin özel bir konumda olmadığı, yüzlerce araç konvoyu ile trafiklerin durdurulmadığı bir hizmet anlayışına geçirmek, marketlerde sıra bekleyen siyasetçileri görmek.
Bu ülkede, gerçekten ne olduğunu anladığında ve diyalog ile iletişim kurulduğunda bu maddeleri anlamayacak ya da karşı çıkacak biri olduğuna ben inanmıyorum. Öyle olsaydı bu özelliklerin olduğu ülkelere göç
etmek isteyen milyonlarca insan olur muydu?
Türkiye’yi, Türkçe’yi, Türk Lirası’nı, kültürümüzü ve varlıklarımızı değerli yapan şey onları korumamız değildir. Onları korunmaya ihtiyaç duymayacak hâle getirmektir. Birçok ekonomist bunların ekonomik nedenli olduğuna inanır ama ben buna inanmıyorum.
Bir Amerika ziyaretinde Turgut Özal ve Ufuk Güldemir konuşuyorlar. Turgut Özal, Güldemir’e Amerika’nın zenginliği üzerine şu yorumu yapıyor.
“Şu zenginliğe bak, herkesin evi ve önünde de üç arabası var. Bu ülkede demokrasi olmasın da nerede olsun?”
Ufuk Güldemir ise “Sakın bu zenginlik demokrasi olduğu için olmasın?” diye cevap veriyor.
İfade özgürlüğü, demokrasi, hukukun üstünlüğü sizce zenginliğin sebebi mi yoksa zenginlik mi onların kaynağı?
Ne dersiniz?