Umut Kısa Yazio: Sosyal Medya Mahkemelerinin Üstünlüğü

Bugün bu ülkede olanları sağduyu sahibi olan her insan endişeyle izliyordur. Günün çıkarlarına uygun olduğu için hukuksuzluklara alkış tutmak ya da hukukun üstünlüğünü geriye bırakmak çoğu zaman hukukun üstünlüğünü değil, üstünlerin hukukunu ortaya çıkarıyor. Hangi tarafta olduğunuzun da hiçbir önemi yok! 

Ancak elbette en önemli problem de hukukun kurgulanışında başlıyor. 

Louis D. Brandeis’in şu sözünü severim: 'Eğer hukuka saygı duyulmasını istiyorsanız, önce hukuku saygı duyulabilir hâle getirmelisiniz.'

Ulusun ihtiyaçlarını karşılayan, insanların kendilerini özgür ve güvende hissetmelerini sağlayan, temel hak ve özgürlüklerden asla taviz vermeyecek, siyasetten etkilenmeyecek bir hukuk, medeni bir ülkenin olmazsa olmazlarından biri. Birbirinden farklı uygulamalar, kişiye göre alınan kararlar maalesef hukukun algısına zarar veriyor ve insanların saygısını kaybetmesini sağlıyor. 

Bu sadece bu ülkeye de özgü değil. 1994 yılında neredeyse tüm delillerin katil olduğunu işaret ettiği O. J. Simpson’ın halkın baskısı nedeniyle beraat etmesi buna bir örnek olabilir. Siyasetçiler, oy isteyenler halkın gözünden düşmek istemedikleri için halkın ve sosyal medyanın yanında yer alarak kalabalıkların çılgınlığına kapılabiliyorlar.

Hukuk; görevini yapamadığı, insanların kendilerini güvende hissetmediği zaman sosyal medya ya da fısıltı gazeteleri mahkemelerin yerine geçiyor ve kalabalıkları daha da çılgınlaştırıyor.

Çoğu ayrıntıları bilmeyen, hukuki nosyona sahip olmayan ve nefret dili kullanan azınlıklar tarafından yönetilen gruplar ve görüşler oluşmaya başlıyor. Dijital dönemde daha fazla beğeni ve yorum almak için influencerlar da yükseltici görevi görerek içinden çıkılmaz yeni bir durum yaratıyor. 

Bir anda vurun kahpeye sahnesindeki gibi bir linç başlıyor. 

Nefret dilinin hiçbir zaman çözüm olduğuna inanmıyorum ama Ortadoğu’da ben başka bir dile de şahit olmadım. Bu topraklarda ne kadar ağzınızdan köpük çıkarırsanız o kadar alkış alırsınız. Dişinizi ne kadar keskinleştirirseniz o kadar takip edilirsiniz. Üzücü ama gerçek de bu! 

Dönüşüm bir yerden başlamalı ama insanların gri oldukları ve değerlendirmelerini kendi haz ve zevklerine göre yaptığı bir dünyada doğruluğu başa alacak bilge bir lider yön vermediği sürece kalabalıklar meddahları ve demagogları takip edecektir. Sahneniz ne kadar iyiyse o kadar haklı olduğunuz bir dünya sessizleri, çekingenleri, zayıfları ve güçsüzleri yok edecektir. Bu yüzden bilgelik kapsayıcı olmaktır. 

Çoğumuz ağzımızdan çıkan köpüklerin sebebinin bizim iyi olmamız olduğunu düşünüyoruz. Evet, iyiyiz ama bilge değiliz. İyi olmak ise günün koşullarına göre anlam kazanıyor, bilgelik ise daha zamansız. Bir gün Sedat Peker’i yanlış görmek, ertesi gün alkışlamak iyilik olabilir ama bilgelik değil. 

Bir gün suçu ispatlanmamış birini suçlu görmek, ertesi gün birini suçsuz görmek o güzelim kalbimizden fışkıran bir iyilik olabilir ama bilgece değil. 

Keşke mahkemeler saygı duyulacak yerler olsaydı ve sosyal medya hakimlerin yerine geçmeseydi. Yıl 2021 Haziran ayında ülkem için üzülürken bu dileği buraya bırakıyorum. Belki kuşlar duyar, yankı yapar ve ovalara yayılır.

Facebook

Instagram

Twitter

Linkedln

Popüler İçerikler

İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?