“Umut buralar çekilmiyor, şöyle Gemiler Koyu’nda bir yere yerleşsem, benden daha mutlusu olmaz.”
“Neye ihtiyacın var peki bu değişim için?” dedim.
Bana “Çok bir şey değil, ayda 300-500’e bir yer kiralarım, 300-500’e de geçinirim. Toplasan tüm ihtiyaçlar 2.000TL dedi.”
“Ne kadarın var?” dedim.
“Yıllardır hiçbir şey biriktirmedim.” diye cevap verdi.
“Sanıyorum evin var.” dedim. “Ne kadar ediyor?”
“Toplasan 900.000TL” dedi.
“İnan bana 900.000TL’nin aylık getirisi bile senin 2.000TL’nden daha fazla olur.” dediğimde yüzüme baktı, biraz düşündü ve sonra “Tamam sanırım gitmek istemiyorum.” dedi.
Aaron Schuster, Freud, Lacan gibi yazarlara göre dünyanın en mutlu edici şeylerinden birinin ne olduğunu söylediğimde şaşırabilirsiniz.
Tabi ki “YAKINMA”
Mutlu olmak için “mutlu olmadığımızdan yakınmak” bile çok tatmin edicidir.
Yakınmaya bayılırız. Ya kendimizden ya da başkalarından. Gerçi bu metnin de bir tür YAKINMA olduğunu çoktan anlamışsınızdır. Doğal olarak bu da beni mutlu etti tabi.
Bu metnin anatomisi bence şudur: Kendini yanında götürdüğün sürece Köy de fark etmez Kent de.
Facebook
Twitter
Instagram
Linkedln
Doğru. Mutluluk dedin gelir ve geçer. Sürekli mutlu olsan mutluluğun bir espirisi kalmaz, mutlu olduğunun farkında olmazdın zaten. Burada önemli olan ortalama bir seviyede hayatına idame ettirirken, seni mutlu eden aktivite ve eylemlere zaman ayırıp zaman zaman "mutluluk seansları" yaşayabilmen. Bunları yapmanın bir dengesi var, eğer sürekli bunlara vakit harcayabilen, sürekli bu tip eylemlere vakti olan biriyseniz de alışkanlık haline gelerek espirisi kaçmaya, sürdürülebilirlik bozulmaya başlar. Dolayısıyla denge önemli. Ben çok zengin olayım, devamlı hobilerime vakit ayırayım ile mutluluk kalıcılaştırılamaz. Öyle ki hayatta zaman zaman yeni hobiler, yeni "mutluluk" getirecek aktiviteler bulmanız da çok önemli. Nötr veya mutsuz olarak tanımlanabilecek zamanları hafife almayın, mutlu olduğunuz her zamanı bu mutsuz zamanlarınızın var olmasına borçlusunuz. Yeterki dengeniz bozulmasın.