Oscar ödülleri 90 yılı aşkın zamandır beyaz perdede mükemmelliğe hakkını veriyor. Kimliği gizli tutulan yaklaşık 6000 sinemacının oluşturduğu Oscar Akademisi, her yıl şubat ayında düzenlenen organizasyonla sinemanın en iyilerini ödüllendiriyor. Peki, Oscar'ın ilklerini hiç merak ettiniz mi? İşte, bir asra yaklaşan Oscar geçmişine adını altın harflerle yazdıran ilkler...
Korku ve gerilim türüne ait filmler arasında En İyi Film Oscar'ını alan ilk film olan Kuzuların Sessizliği, aynı zamanda ödül töreninden önce VHS kaset olarak basılan ilk En İyi Film Adayı olmuştu. Film 14 Şubat 1991’de sinemalarda gösterime girdi, 24 Ekim’de ise VHS olarak yayınlandı. Bu sırada Oscar ödüllerine dört ay daha vardı. Jonathan Demme tarafından yönetilen filmin başrollerinde Jodie Foster, Anthony Hopkins ve Lawrence A. Bonney yer alıyordu.
Disney’in Güzel ve Çirkin filmi, ödülü alamamış olsa da Oscar'a En İyi Film dalında aday olan ilk animasyon filmi. Daha sonra Pixar’ın Up (2009) ve Toy Story 3 (2010) adlı animasyon yapımları da aynı dalda aday gösterildi. 2001 yılında Akademi tarafından bir En İyi Animasyon Filmi kategorisi açıldı.
Yüzüklerin Efendisi serisinin en iyi filmi olarak gösterilen Kralın Dönüşü, 2004 yılında En İyi Film Oscar'ını alan ilk fantastik film oldu. J.R.R. Tolkien’in ölümsüz romanından uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda Peter Jackson oturuyor. Başrollerinde ise Elijah Wood, Viggo Mortensen ve Ian McKellen oynuyor.
Film aynı zamanda En İyi Yönetmen, En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Sanat Yönetmenliği ve Set Dekorasyonu, En İyi Kurgu, En İyi Kostüm Tasarımı, En İyi Makyaj, En İyi Müzik, En İyi Ses Düzenlemesi ve En İyi Görsel Efekt ödüllerini de topladı.
Gizli görevdeki bir polis ve polis teşkilatına sızmış bir köstebek, Güney Boston’daki bir İrlanda mafyasının peşindeyken birbirlerini de açığa çıkartma mücadelesi içine giriyor. Nefes nefese bir suç draması olan filmin yönetmenliğini Martin Scorsese yapıyor, başrollerde ise Leonardo DiCaprio, Matt Damon ve Jack Nicholson’ı görüyoruz. Yönetmen Scorsese’nin filmdeki Costello rolü için önce Al Pacino’yu düşündüğü; ancak oyuncu teklifi geri çevirince Jack Nicholson’a yöneldiği söyleniyor.
Going My Way adlı 1943 yapımı filmin devamı olan The Bells of St. Mary's, bir devam filminin de sinemalarda fırtınalar estirebileceğini kanıtlayan ilk yapım oldu. Bir Katolik okulunda sıra dışı bir papaz ve bir rahibenin dostça rekabetini konu alan filmin başrollerinde Bing Crosby, Ingrid Bergman ve Henry Travers yer alıyor. Yönetmen ise Leo McCarey.
Efsanevi Baba serisi sadece ilk filmiyle etki bırakmadı, ikinci filmiyle de En İyi Film Oscar'ını kazanarak tarihe geçti. Francis Ford Coppola tarafından yönetilen filmde Al Pacino, Robert De Niro ve Robert Duvall izleyenleri büyüledi. Robert De Niro’nun filmdeki Vito Corleone rolü için dört ay boyunca İtalyanca’dan farklı olan Sicilya dilini öğrendiği söyleniyor. Oyuncunun filmdeki neredeyse tüm replikleri Sicilya dilindeydi.
Aşka artık inanmayan orta yaşlı bir kasap ve bir öğretmen, bir dans etkinliğinde karşılaşır ve birbirlerine âşık olurlar. İşte bu romantik drama, yayınlandığı dönemde sinemaları sallamış ve bir TV yapımından uyarlandığı halde Oscar kazanan ilk film olmuştu. Delbert Mann tarafından yönetilen filmde Clara'ya hayat veren Betsy Blair’e az kalsın bu iş için izin verilmeyecekti. Çünkü soğuk savaş ortamında komünistlere sempati beslediği düşünülen Hollywood oyuncuları kara listesi vardı ve Blair de bu listedeydi. Öte yandan, o dönemki eşi Gene Kelly, Betsy Blair için mücadele vererek ve sektördeki büyük nüfuzunu kullanmaktan çekinmeyerek son dakikada izin kopardı.
Chicago’nun saygın cerrahlarından Dr. Richard Kimble’ın eşi Helen, kendi evinde acımasız bir cinayete kurban gider. Polis, Dr. Kimble’ı cinayetle suçlar. Suçlu olduğu kanıtlanamayan Kimble, haksız şekilde yargılanır ve idam cezası alır. Cezaevi yolunda Kimble’ı taşıyan araç devrilir ve milyonları hem TV ekranlarına hem de sinema perdesine kilitleyen macera burada başlar. TV dizisi, dünya çapında o kadar yankı uyandırmıştı ki Kaçak’ın sinema uyarlaması da hayal kırıklığı yaratmadı ve En İyi Film Oscar'ına adayı olacak kadar başarılı oldu. Andrew Davis tarafından yönetilen filmde Harrison Ford, Tommy Lee Jones ve Sela Ward oynuyordu.
Esaslı bir kapitalizm eleştirisi olarak görülen Parazit, öyle büyük bir yankı uyandırdı ki Kore sinemasını Oscar ödüllerine taşımakla kalmadı, yabancı film kategorisini de aşıp En İyi Film Oscar’ını aldı. Bong Joon Ho tarafından yönetilen filmde Song Kang-ho, Lee Sun-gyun ve Cho Yeo-jeong oynuyor. En alt tabakadan hayat mücadelesi veren bir aile ile en üst tabakadan bir ailenin karşılaşmasını anlatan filmde tempo giderek yükseliyor ve izleyen herkeste derin bir iz bırakıyor.