1. Gıda endüstrisi ülkemizde tüketicisiyle daha çok reklam ve tanıtım amaçlı temas ediyor. Sosyal medya fenomenleri vasıtasıyla kendi ürününü sağlıklı tariflerle tanıtmak gibi sponsor faaliyetleri ne kadar etkili olsa da tüketici onun özel sağlık durumuna iyi gelen tarif kendine sunulsun istiyor.
2. Türkiye’de hâlâ bir sağlık ihtiyacına özellikle yönelen gıdalar azınlıkta ve daha çok lifli beslenme, protein takviyesi ve şekersiz/tuzsuz beslenme gibi fonksiyonel gıdalarla sınırlı.
3. Kişiselleşmiş beslenme trendi fonksiyonel gıdanın da lokomotifi olmaya hazırlanıyor. Tüketiciler artık neyi ne kadar yemeleri gerektiği ile ilgili tavsiye ve bu yemeleri gereken gıdaların hangi markalarda ve marketlerde olduğunu da bilmek istiyor.
4. Gıda firmaları ise hala önceliğini koruyan fiyat söylemleriyle tüketiciye ulaşıyorlar. Sağlık söylemi ikinci planda.
5. Son trendler gösteriyor ki tüketicinin gittikçe artan sağlıklı beslenme eğilimi artık kendini besinle tedavi etmeye dönüştürüyor.
6. Tüketici nasıl marketlerde diyabetik veya glutensiz raflarına alıştıysa artık gıda firmalarından ürettikleri ürünün her sağlıklı faydasını anlatmalarını istiyor. ABD’de çıkan Nestle Lean Cousin hazır makarnaları kan şekerini kontrol etmenize yardımcı olur ibaresiyle ilgi görmeye başladı bile. Türkiye’de ise bu henüz sahiplenilmemiş ama potansiyeli çok yüksek bir alan.
7. Buna ek olarak en güncel trendin alternatif proteinler olduğunu görüyoruz. Alternatif protein pazarı ise 14 milyar ABD doları büyüklüğünde bir pazar büyüklüğüne ve %10'luk bir büyüme oranına sahip. Bunda temel olarak sağlık ve sürdürülebilirlik farkındalığındaki trendler etkili oluyor.
8. Bitki bazlı ve alternatif proteinler iklim değişikliği önlem planlarında, kısa vadede hayvan bazlı proteinleri iklim nötrlüğüne yönelik yol haritasına koymak için herkesin hazır olmalı.
9. Türkiye bitki temelli ürün pazarının büyüklüğünün 2025’e kadar 22 milyar dolar olacağı tahmininde bulunuluyor.
10. V-Label araştırmasına göre Türkiye’nin %52’si düzenli olarak hayvansal et tüketmediğini veya hiç tüketmediklerini belirtiyor. Kullanıcıların %18’i hayvan kaynaklı süt ve süt ürünleri tüketmiyor. Katılımcıların %70’i çevresel kaygılar nedeniyle bitkisel sütü tercih ediyor. Hayvan kaynaklı süt ve süt ürünlerinin yüksek şeker oranına sahip olduğunu düşünenlerin oranı %61, hayvan kaynaklı sütün sağlıklı olmadığını belirtenlerin oranı ise %56. Tüketicilerin %43'ü bitki bazlı eti beslenmelerine dahil ediyor. Bu tercihin arkasındaki temel motivasyonlar arasında, %82 ile bitki bazlı etlerin çevre için daha iyi olması ve %74 ile daha sağlıklı ve güvenilir bulunması yer alıyor.
11. Türkiye’de protein, en çok merak edilen ve dikkat edilen besin değerleri arasında olmasına rağmen bir gün içinde ne kadar protein aldığını bilenlerin oranı yalnızca %23. Mevcut bitki bazlı et ürünlerini yetersiz bulanlar ise, %63’lük bir oran ile en çok ürün ve marka çeşitliliği olmamasından yakınıyor.
12. Buna göre tercihleri ve talepleri değişmiş bir kullanıcı segmenti yükseliyor, tüketici ve duyusal bilimler dün olduğu gibi bugün de markaların ve perakendenin en önemli pusulası diyebiliriz.