Günlüğü 200 ila 400 lira arasında değişen odaların aylık ücreti 6 bin liradan başlayıp 12 bin liraya kadar çıkıyor. Üstelik 6 bin lira ödeyenlerin kaldığı odalarda ne banyo var ne de tuvalet… Yıllarca çalışmış bu insanlar, hayatlarının son dönemini daracık, çoğu zaman penceresiz otel odalarında geçiriyor. Bu çarpıcı tabloyu sahadan geniş biçimde aktaran gazeteci Mine Şenocaklı’nın özel haberinde, emeklilerin yaşadığı derin yoksunluk tüm açıklığıyla ortaya konuyor.
Türkiye’de en düşük emekli maaşının 16 bin 881 lira olduğu düşünüldüğünde, kira olarak ödenen 6 ila 12 bin lira büyük bir yük anlamına geliyor. Geriye kalan para ise çoğu emeklinin yalnızca temel gıdayı karşılamasına yetiyor. Otellere giren her emeklinin elinde bir poşet var. Kiminin içinde iki haşlanmış patates, kiminin birkaç yumurtası… Durumu bir tık iyi olanın payına ise üç parça tavuk baget düşüyor. Yemek pişirdikleri tek yer, odanın bir köşesine sıkıştırılmış küçük bir piknik tüpü.
İnsanlar yaşamıyor, hayatta kalma mücadelesi veriyor. Savaş ya da doğal afet durumu değil bu. Sarayından çıkmak istemeyen, kendi keyfinden başka hiç bir şey düşünmeyen, bu ülkeyi ve halkı yok etmeye ant içmiş saf kötüler yüzünden bu çürümüşlük. Kalbim acıdı resmen hallerine.
yukarida ki bir "gazetecinin" yorumuna bakar misin; 'dogruysa durum cok vahim demektir' demis. bu kadar da kopukluk pes dogrusu.
😡😡😡