Ekonominin bozulduğu, kadınlara ve çocuklara yönelik istismarın gün geçtikçe arttığı, sosyal çürümüşlüğün yoğunlaştığı Türkiye'de her güne en az bir hayvana şiddet vakasıyla uyanıyoruz. Hayvanlar için cehenneme dönen ülkemizdeki şiddetin boyutlarını ve nedenlerini sizler için değerlendirdik ve tek bir sonuca ulaştık: Hayvanları koruma kanunu bir an önce çıkmalı!
İstanbul, Ataşehir'de tedavi altına alınan yavru köpek operasyonu kaldıramadı ve hayata veda etti. Uzun süre gündemden düşmeyen bu olayın ardından herkesin aklında tek bir soru vardı: 'Bir insan neden böyle bir şey yapsın?'
İlk olarak bir iş makinesinin altında kaldığı düşünülse de aslında herkes olayın içindeki şiddet öğelerinin farkındaydı. Minik köpeğin bacakları ve kuyruğu bilinçli olarak kesilmişti. Özellikle hayvanlara şiddete eğilimi olanların benzer şekilde çocuklara da şiddet gösterdiği biliniyor. Buradan çıkan sonuç, kendisine karşı koyacak kadar güçlü olmayana kuvvet uygulama olarak görülüyor ancak vicdan muhasebesi de bu noktada önem kazanıyor. Gücünü kendinden daha zayıflar üstünde tatmin etmek isteyen insanların gece yastığa kafalarını koyduklarına ilk düşündükleri şey acaba tam olarak nedir? Hiç mi vicdanları sızlamıyor?
Hayvan severleri şoka uğratan bu olayın ardından cezaların yetersiz olması herkesi isyan noktasına getirmişti. Mevcut yasaya göre mal olarak değerlendirilen hayvanlar, şiddet vakalarında da bu şekilde değerlendiriliyor.
Vicdan muhasebesi yapamayacak kadar sadistçe hareket ettikleri bilinen ve şiddete meyilleri çocukluk döneminde başlayan insanlar, uzmanlara göre canavarca hislerle hayvanlara şiddet gösteriyorlar. Bir kere şiddet uyguladıktan sonra da gerisi geliyor elbette...
Yarı baygın bir şekilde bulunan ve tecavüz edildiği doğrulanan veteriner tarafından doğrulanan Müjgan'ın makatı parçalanmış, kuyruğu zarar görmüş, tüyleri yolunmuştu. Kamera kayıtlarına rağmen bir sonuca ulaşılmadı ve Müjgan bozulan psikolojisiyle insanlardan uzaklaştı.
Cinselliğin tabu olduğu ve bir türlü yıkılamadığı Türkiye’de hayvana tecavüz vakalarının kültür tarafından teşvik edildiği psikologlar tarafından iddia ediliyor. İşin bir de zoofili tarafı var ki, hastalık olarak tanımlanması insanları korkutuyor. Burada ortaya atılan “Hayvanlara tecavüz etmesinler de insanlara mı etsinler?” düşüncesi özellikle artan şiddetin nedenini gözler önüne seriyor. Hayvanların mal olarak değerlendirildiği ülkemizde bu tip bir açıklama olağan gibi gelse de, teşvik eden her şeyin hayvan haklarını yerle bir ettiği kaçınılmaz bir gerçek.
Coffee'ye bu işkenceyi göz göre göre yapan insan bulunamadı elbette ama bulunsa bile cezasız kalacağı gerçeği de akıllarda yer etti.
Özellikle dikkat çekmeyi isteyen ve eğlenmek için bunu yaptıkları söylenen hayvana şiddet eğilimindeki insanların bu motivasyonunun altında çocukken maruz kaldıkları da yatabiliyor. Hem kendisine hem de kendi evcil hayvanına yönelik şiddete maruz kalan kişilerde diğer hayvanları cezalandırma ve onlara işkence uygulama sık görülüyor.
Efeler ilçesinde yaşanan olayda, bir köpek yaşamını yitirirken diğer iki köpek belediye ekipleri tarafından kurtarılmıştı.
Sosyal hayatta özgüveni eksik olan ve tabiri caizse ezik olarak büyütülen şiddete meyilli insanlar uzmanlar tarafından cinsiyet üzerinden değerlendiriliyor ortaya şöyle bir sonuç çıkıyor: Erkekliğiyle ilgili sorunu olanlar bu öfkelerini kolay olandan, yani hayvandan çıkarıyorlar. Tabii ki cinsiyete indirgemek ve olayı bu şekilde aklamak yanlış, çünkü köpeklere konulan su kaplarını dökerek kıran kadınların videosunu da çok yakın zamanda izledik. Canavarca hareket etmenin cinsiyeti yok...
Twitter'da ortaya atılan bu iddianın karşılığında soruşturma başlatılsa da varılacak yerin yine cezasızlık olması hayvan severlerden tepki topladı.
Bu örnek olaydaki tezatlıksa herkesi isyan ettirdi. Veterinerlik fakültesinde böyle bir vakanın yaşanmış olma ihtimali akıllara tek bir soruyu getirdi: Tıp fakültelerinde insanlara benzer şeyler yapılsaydı, nasıl hareket ederdik? Sırf anatomi dersi için bir insan canlı canlı öldürülse neler yapardık? Bu noktada da hayvanlara şiddete eğilimi olanların empatiden yoksun oldukları ortaya çıkıyor.
Kedi sahiplenmek istediğini sosyal medyadan duyuran, ardından kedisinin kaçtığını iddia eden öğrencinin kedilerinin aslında öldüğü ortaya çıkmıştı. Suçlamaları kabul etmediği için de serbest bırakıldı ve olay bir iddia olarak kaldı.
Kendi kedilerini öldürdüğü iddia edilen bir genç... Diğerlerinden farklı olarak beslediği, büyüttüğü, birlikte zaman geçirdiği hayvanlarına zarar verdiği komşuları tarafından ifade edildi. Merhamet duygusundan yoksun olduğu belirtilen bu insanların toplumda serbestçe gezinmesi ve cezasız kalması da muhtemelen şiddeti körükleyen diğer nedenlerden biri... Siz ne dersiniz?
Kendinden zayıfa şiddet göstererek gücünü ispatlama, empati yoksunluğu, şiddet geçmişi, travmatik çocukluk ve daha pek çok neden... Hayvanlara yönelik şiddetin boyutları giderek artıyor ve cezaların yetersiz olması şiddete eğilimi olan insanları körüklüyor. Hayvanlara yönelik şiddetin cezalarının artmasını ve şiddetin bir an önce son bulmasını istiyoruz.
Hep söylüyorum,Türkiye’de yaşayabilmenin tek yolu erkek olmak.Kadından,çocuksan ve hayvansan yaşama hakkın yok.Bir erkek sinirlendi mi?Döver.Kıskandı mı?Öldürür.Tahrik mi oldu?Tecavüz eder.Peki suçlu kim?Kadınlar,çocuklar ve hayvanlar.Fiziksel olarak güçlü olmanızla övünüyorsunuz ya sürekli?O gücü orospu çocukluğu için değil masumlara yardım etmek için kullanın.Ama kendinizden aşağı gördüğünüz kadınlar kadar vicdanınız,insanlığınız olmadığı için bu aklınıza gelmez.
Belki de Türkiye hayvanların cehennemidir.
Hay bunları yapanların anasını sikeyim nerden cesaret bulup saklandıkları delikten fırladı bu orospu evladı hayvan düşmanları