Şu an ciddi bir magazin aydınlanması yaşıyorum diyebilirim! 😲
Şu an ciddi bir magazin aydınlanması yaşıyorum diyebilirim! 😲
Aslında olay şöyle: Körfez Savaşı sonrası bu araçlar bir şekilde büyük sükse yaptı ve tabii ki 'benim de bundanım olmalı' diyen ünlüler koşa koşa Hummer cip aldılar. Ancak bu araçların ülkeye ticari olarak giriş yaptığı, vergi oranlarının %4 olduğu ve ithalat tutarlarının da düşük gösterildiği anlaşıldı. Hükümet bu duruma uyanınca vergiyi 20 katına çıkardı Assolist hanımlar da tek tek araçlarını vermeye başladı. Sibel Can aracını teslim ettikten sonra 'Seren teslim etmedi, o da etsin.' fitnesi ise hiç unutulmadı. Olay 90'larda geçiyor dememe herhalde gerek yok...
Hemen anlatalım. 1992 yılında Çırağan Sarayı'ndaki bir geceye katılıyor ikili. Fakat çiftimiz, otelin asansöründe hararetli bir şekilde öpüşürken turist bir bireye yakalanıyorlar. Turist de biraz arıza çıkıyor ve hemen güvenliği çağırıyor. Olay böyle böyle büyüdükten sonra biz Kaya ve Hülya'nın birlikte olduğunu öğreniyoruz.
Gerçekten de 2006'nın en akılalmaz olaylarından biri bu olabilir. Şebnem Hanım, yeni bir ilişkiye başladıktan sonra basını çağırıp bekaret raporunu gösteriyor, hatta ve hatta sevgililerinin cinsel yönelimleriyle ilgili iddialarda bulunuyor. Sonra tabii herkes herkesle karakolluk oldu. Biz de ekrana mal gibi baktığımızla kaldık...
Meraklısı için kesinlikle ilginç bir bilgi.
Evet o meşhur 'Sarılmandan belli kırıcan mı belimi? Çok canım acıdı çeksene elini.' şarkısından bahsediyoruz. Ayşe Hatun Önal bu şarkı için 'Yaşadıklarımdan yola çıkarak yazdım, o ayı kendini bilir.' demişti. Bu şarkı patladıktan bir süre sonra iddialara göre Erdal Acar'ın iş ortağı da olan iki kişi, Önal'ın yaşadığı siteye gitti sabah 05:00 civarı. Polisteki ifadelerinde de 'Biz Ayşe Hanım'ı korkutmak için geldik.' demişlerdi.
Bülent Ersoy'un gazinodaki programına Fenerbahçeli oyuncular da gidiyor. Ersoy sahnedeyken Rıdvan'a 'Şam Şeytanı' diyor, bunu duyan Rıdvan sahneye şişe fırlatıyor (Fotoğrafta o an mevcut). Sonra ortalık birbirine giriyor falan filan derken, Ersoy kulise gidiyor. Sonra Bülent Ersoy'a Rıdvan'dan bir özür çiçeği geliyor ve üstüne aynen şu not yazıyor: 'DÜNYADA HERKESTEN ÇOK BEN SANA HASTAYIM'
Yıllaaaar yıllar önce Eda Özülkü evlerinde muhteşem bir sofra hazırlıyor ve eşini beklemeye başlıyor. Fakat Metin Özülkü o gün biraz sorumsuz davranıp arkadaşlarıyla içmeye gidiyor ve eşine de haber vermiyor. Metin Özülkü eve geldiğinde kurulmuş sofrayı ve sofradaki bir mektubu buluyor. Mektubu okuyup okuyup o kadar içleniyor ki, sabaha kadar eline gitarını alıp o sözleri bir beste haline getiriyor. Tabii ikilimiz bir şekilde olayı tatlıya bağlıyor ve şarkı da kopup gidiyor. Mektupta yazan sözleri merak ettiniz değil mi? O zaman bir kısmını yazalım...
'Eğlen güzelim gününü gün et,
Ben vazgeçmişken eğlen!
Karaları ben bağlarım,
Sende vakit çok erken...'
O değilde aklıma takılan Türkiye'ye gelen bir turistin öpüşen bir çifti görünce arıza çıkarması :)))
özcan deniz buna bi olayın üstüne gelsin bornozunu alsın bende unutmuş diyo. bu da almanyadan aldığı bekaret raporuyla anasınıda alıp kameralar karşısına çıkıyo
içerik çok yetersiz ve yüzeysel, bir de yazıyı okuyanlar liseli falan değilse bunların neredeyse hepsini biliyordur muhtemelen.