Sene baya eski yıllar, o zamanlar daha ayak fetişizminin yüreklice dillendirilemediği, sapıklık olarak algılandığı yıllar. Kızlı erkekli ortamlarda kızları etkilemek için “ya bende ayak fetişi var eheh memeh” diye konuştuğumuz, saçma sapan dönemler. Üniversitenin ilk yılları falan.
Erkek lisesinden gelip de üniversite ortamında kızları görünce, hele ki bu kızlarla içinde seks, sevişmek, meme, vb. kelimelerin geçtiği sohbetlere iştirak edince şirazem iyice kaydı. Yine böyle sohbetlerin birinde, Güzel Marmara şarabının da vermiş olduğu kafa dengesizliği neticesinde, konuştuğum kızı etkilemek adına 'bende iflah olmaz bir ayak fetişi var' diyiverdim. Gel zaman git zaman biz bu kızla takılmaya başladık. Halvet falan derken bir gün bu kızın aklına benim ayak fetişim geldi.
Gelmez olaydı, o günden sonra günde üç öğün, 1 saat ayak emmeye başladım. Ayakla hiç işi olmayan, sevişmede kesinlikle yer vermeyi düşünmeyen ben, sırf ağzımdan böyle bir şey çıktı diye nasıl ayak emiyorum şaşarsınız. Baş parmak, topuk, aşil tendonu bırakmıyorum, bir girişiyorum ayağı tertemiz edene kadar.
Biter sandım, bitmedi. Artık nasıl bir iştiyakla girişiyorsam ayaklara kız eve gelir gelmez ayakkabısını çıkarıp, bebek emzirir gibi emziriyor beni. Yazın, sandalet giymiş, bakımlı, ojeli ayakları öpüp koklamak ilk başlarda bana zararsız geldi, hatta inceden bir ayak fetişizmi bile yapılandırdım içimde, ancak arkadaş bu işin kışı da varmış. Günde 8 saat, bot içinde, yün çorapla marine edilmiş ayakları emmekten aklım dimağım oynadı. Tamam ayak fetişimiz olabilir de arkadaş, bot kokusunun deri altına nüfuz ettiği bir ayağa hangi fetiş dayanır?
Neticede dayanmadı, olmuyor dedim. Ben bu ayaklara dondurma yalar gibi, emzik emer gibi, suyu içer gibi yumulamayacağım artık. 'E hani sende ayak fetişi vardı?' diyiverdi, dedim tamam var da arkadaş ojeli tırnaklı, ince derili, pembe topuklu ayak fetişi var, 3. mekanize tugayında askerlik yapan er Ahmet’in ayağı gibi ayakla karşıma çıkarsan afedersin s..erim ben öyle fetişi...
Ayrıldı benden, ayaklarını er Ahmet’in ayaklarına benzetmem bardağı taşıran son damla oldu sanırım. Peki ne ders alıyoruz bundan? Kadın vücudunun herhangi bir bölgesi sizin için gerçekten fetiş bir obje değilse, g..ten fetiş uydurmayın. Hele hele ayak gibi riskli bölgelere hiç girmeyin. Sonunda fetiş diye çıktığınız yolda, burnunuzda kesif bir bot kokusuyla kalakalırsınız.
Bugün hala, ne zaman bot giyen bir kız görsem burnumun direği sızlar…