Çoğumuzun geleceğini belirleyen üniversite seçimlerinin tüm dünyada nasıl olduğuna bir bakalım isterseniz!
Çoğumuzun geleceğini belirleyen üniversite seçimlerinin tüm dünyada nasıl olduğuna bir bakalım isterseniz!
İngiltere'de her üniversitenin öğrenci kabulü farklıdır ve kurum tarafından belirlenir fakat tüm alımlar Üniversite ve Kolej Yerleştirme Sistemi (UCAS) üzerinden yapılır. Öğrenciler maksimum 5 tercih yapabilirler ve A-Level veya lise bitirme sınavında en az iki dersten başarılı olmaları gerekir. Bu başarıları üniversiteye girişlerini belirlemektedir.
Yani liseyi bitirmek için girdikleri sınav ile İngiltere'de bir üniversiteye giriş yapabilirler fakat üniversite ekstra olarak başka bir sınav yapabilir ya da niyet mektubu, iş deneyimi gibi belgeler talep edebilir.
Üniversiteye başvurular Samordna Opptak isimli kuruluş tarafından yürütülür. Öğrenciler üniversite için herhangi bir merkezi sınava girmez. Öğrenciler lise notlarına göre değerlendirilirler, sadece bazı bölümlerde belli dersleri almak öğrencinin o bölüme kabul almasını kolaylaştırır. Maksimum 10 tercih yapabilirler.
Çin'de de tıpkı bizdeki gibi bir sınav sistemi bulunuyor. Gaoka ismi verilen bu sınav sayısal ve sözel bölümlerden oluşuyor. İngilizce ve matematik soruları zorunlu iken sınav içinde çoktan seçmeli ve kompozisyon soruları da yer alıyor. Puanlama ise öğrencilerin sınava girdiği eyalete göre belirleniyor bu yüzden de öğrenciler kendi eyaletlerindeki okullara daha kolay girerken Pekin gibi metropol şehirlerinde üniversiteye girmek için öğrencilerin daha yüksek puan almaları gerekiyor.
Tek bir sınav üzerinden üniversiteye giren Çinliler'in bizden bir avantajı var: Sınav zamanı sınava girilecek okulların çevresi trafiğe kapatılıyor ve ses ile öğrencilerin dikkatini dağıtabilecek her şey sınav zamanı çalışmıyor.
1999'da merkezi sınav sistemine geçen Rusya'da her alan dersinin sınavı var fakat bunlardan sadece matematik ve Rusça zorunlu. Puanını yükseltmek ve daha iyi bir üniversiteye girmek isteyen öğrenciler coğrafya, tarih gibi diğer derslerin de sınavına giriyor. Her alanın alt sınırı bulunuyor, örneğin 100'lük sistem üzerinden matematikten en az 27, Rusça'dan 34, coğrafyadan ise 37 almak gerekiyor. Yine de çoğu üniversite kendi kabul koşulunu kendi belirliyor ve öğrencinin aldığı sınav sonucuna bakıyor.
İlginç olan şey ise sınavların yapıldığı gün geçerli mazereti olanlar belirlenen diğer günlerde sınava girebiliyorlar. Bunun yanı sıra öğrenciler tek dersten başarısız olduysa yeniden bu dersin sınavına girebiliyor.
Ülke genelinde merkezi sınav sistemi zorunlu fakat çoğu üniversite merkezi sınav haricinde ikinci bir sınav yapıyor. Üniversite yerleştirmeleri de bu iki sınavın ortalaması ile yapılıyor. İki gün süren bu merkezi sınavın ilk günü sosyal bilimler, Japonca ve yabancı dil; ikinci gün ise fen bilimleri ve matematik (muhasebe , ekonomi ve yer bilimleri de dahildir) sınavı yapılır.
Sınav tahmin edilenden daha zordur, yabancı dil sınavında listening ve writing bölümleri vardır. Hatta sınav genel olarak o kadar zordur ki Japonlar geliştirdikleri robotların bu sınavdan alabildikleri başarı puanlarına bakarlar.
Konkur adı verilen üniversiteye geçiş sınavı 9 alandan oluşuyor fakat sınavı zor yapan şey soru sayıları ve verilen zamanlar.
İngilizce: 25 soru 20 dakika
Farsça: 25 soru 18 dakika
Arapça: 25 soru 20 dakika
Ma'eref (İslam dini ile ilgili uygulamasalar hakkında): 25 soru 17 dakika
Jeoloji: 25 soru 20 dakika
Matematik: 30 soru 47 dakika
Biyoloji: 50 soru 36 dakika
Fizik: 30 soru 37 dakika
Kimya: 35 soru 35 dakika
Herhangi bir merkezi sınav sistemi yoktur, üniversiteye girişte lise başarısı, referansları ve SAT puanı gerekiyor. Öğrencinin sözel ve matematik becerisinin ölçüldüğü SAT sınavı hariç bazı üniversiteler ACT sınavı da isteyebiliyor. Şartlar üniversitelere göre değişiyor.
SAT: Eleştirel okuma, yazma ve matematik konularını içeriyor. Sınav süresi 3 saat 45 dakika.
ACT: İngilizce, matematik, fen ve okuma konularını içeriyor. Sınav süresi 2 saat 55 dakika.
Üniversiteye girmek için öğrencinin lise başarısı, Suneung ismi verilen sınavın sonucu ve başvurulacak üniversitelerin zorunlu tuttuğu sınavların sonucu etkilidir. Her yıl kasım ayının 2.haftası perşembe gününde düzenlenen sınav sabah 9'da başlayıp akşam 5'te bitiyor. Sınavda 7 farklı alan oluyor, İngilizce bölümünde dinleme kısmı bulunuyor.
İngilizce dinleme sınavı boyunca Kore'deki havaalanlarına uçakların iniş ve kalkışı yasaktır.
Öğrenciler liseyi bitirmek için Bagrut ismi verilen merkezi bir sınava girerler, bunun haricinde her üniversite yetenek sınavı yapmaktadır. Bagrut sınavları 8 farklı alandan oluşur. Sınav yılda iki kez yapılır.
Üniversiteye giriş için herhangi bir sınav yoktur, öğrencinin lise notları ve lisede aldığı dersler belirleyicidir.
Türkiye'de 1974 yılına kadar herhangi bir merkezi sınav yoktu, her üniversite kendi sınavını ve kriterlerini belirliyordu. 1974'te Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi merkezi sınav sistemini devreye soktu. Sınavlar ilk başta sabah ve öğlen olmak üzere iki oturumda yapılırken, 80 yılına kadar tek oturum daha sonrasında ise ÖSS ve ÖYS adı verilen iki oturumlu sınavlar yapılmaya başlanmıştır. Sonrasında YGS ve LYS ismini alan bu iki oturumlu sistem şu an AYT ve TYT isimleri ile iki oturumda yapılmaktadır.
10 ve 12.sınıfı tamamlayan her öğrenciye üniversiteler açıktır fakat mühendislik, eczacılık, mimarlık ve tıp gibi bazı alanlar için ülke genelinde ortak giriş sınavı düzenlenmektedir. Bu bölümlere giriş yapmak için sınavlara girmek zorunludur.
Liseyi başarı ile bitiren öğrencilere ''Abitur'' isimli sertifika verilir. Öğrenciler bu belgeyi alabilmek için 10 ile 12. sınıfta ağırlıklı olarak seçtiği 4 dersin sınavına girerler (Bu sınava olgunluk sınavı ismi verilir). Sınavlar 4 farklı günde gerçekleşir. Sınavlar yazılı, sözlü ve analiz ağırlıklı olarak değişmektedir. Bu sınavlardan alınan puan ile öğrenci istediği üniversiteye başvuru yapabilir.
Tıpkı Almanya'daki gibi öğrenciler lise bitiminde olgunluk sınavına girmektedir. Seçilen derslerin sözlü ve yazılı sınavlarını kapsayan bu sınavı geçenler üniversiteye girebilir. Bunun haricinde öğrencilikleri bitmiş çalışan kişiler için de Berufsreifeprüfung ismi verilen bir olgunluk sınavı vardır. İş yerinde öğrenilen pratik bilgileri değerlendirerek bu kişilerin de üniversiteye girmeleri mümkündür.
Öğrenciler Selectividad ismi verilen merkezi sınava girmek zorundadır. Bu sınavın skorunun %60'ı, lise başarı puanının %40'ının ortalaması alınır. Her üniversite minimum puanını açıkladıktan sonra öğrenciler puanlarına göre üniversitelere başvuru yaparlar.
Avustralya'da her eyalet kendi eğitiminden sorumludur fakat çoğu öğrenci lise bitirme sınavı olan ENTER sınavına girer. Sınav sonucu ile lise notlarının ortalaması alınarak tercih edilen bölümlere yerleştirilirler. Sınava girmeyen ya da sınavdan başarısız olan öğrenciler ise mülakat ve yetenek testleri ile üniversiteye giriş yapabilmektedir.
Akademik liseye gidenler herhangi bir sınava girmeden, lise sertifikaları ile üniversiteye giriş yapabilirler. Öğrenciler sadece 2 tercih yapabilir ve üniversiteye kabul edilecek öğrenciler kura yolu ile belirlenir. Eğer kontenjan dolmazsa öğrencilerin not ortalaması dikkate alarak öğrenci kabulu sağlanır. Bazı alanlarda özel sınavlar ve şartlar uygulanmaktadır.
Üniversitelerin eğitim-öğretim gücü, bilgi seviyesi, hoca kadrosu ve bu kadronun bilgi seviyesine baktığınız da en zoru ve anlamsızı maalesef Türkiye. Hem sınavın zor oluşu hem de ilk 500'de tek bir üniversitemiz dahi olmayışı gerçeği karşımızda duruyor. Üniversite eğitiminden sonra işsiz kalma da bonus olarak geliyor ondan hiç bahsetmiyorum bile. Ayrıca 29 yaşım da tıp fakültesi okumaya karar verdiğim zaman Türkiye'de bunu yapmaya çalışsaydım başarılı olamazdım ama yurt dışına çıkınca zorlanmadan bu sorunu hallettim ve doktor oldum. Türkiye'de ki eğitim sisteminin ve gencecik çocukların acımasızca bir yarışta harcandığının görülebilmesi için bile bu basit bir örnektir.
Ülkemizin kötü bir eğitim sistemi olduğunu bir eğitimci olarak kabul ediyorum özellikle son zamanlarda çocuklar çoğu 12 yıl boyunca bir şey kazanmadan lise bitiriyor. Ne kendi dilini ne de başka bir dili konuşabiliyor, müzik aleti çalamiyor, spora odaklanamiyor,bir alanda yeteneğini geliştiremiyor. Matematik çalış diyorlar sadece o netlerde çok düşük. Üniversite ve bölüm çokluğundan bir yeri kazanıyor orayı da bitiriyor ama mezun olduğunda ne yapacağını bilmiyor. Ya asker polis oluyor ya da alakasız bir mesleğe atılıyor. Nerde 16 sene eğitim . Bir üniversite mezunu ile doğru düzgün konuşamıyorsunuz bile. Bu zamana kadar uygulanan tek güzel eğitim sistemi Köy enstitüleri dönemi başka da yok.
Lisede aldığımız notlarla girebiliyor olsak, özel liseler herkesin notunu 100 yaptığı için devlet lisesinde okuyan bir çocuğun üniversiteye gitmesi hayal olur. Her üniversite kendin sınavını yapıyor olsa, torpilin gırla olduğu ülkede rüşvet karşılığı öğrenci alımları yapılır. Yine her üniversite kendi sınavını yapsa, bir öğrencinin üniversite sınav döneminde bir sürü il gezip her üniversitenin sınavına girecek maddi imkana sahip olmayabilir. Yine en iyisi şu an uyguladığımız merkezi sınav sistemi, ileride bu günleri mumla ararsınız benden söylemesi. Kırsalda bir devlet okuluna gidip Boğaziçi üniversitesini kazanabildiysem, sizin de mazeretinizin olmaması lazım. O kadar çoban iyi yerler kazanıyor kendi çabasıyla, sisteme suç atmaktansa biraz da kendi kapasitenizi sorgulayın