Yüzyıllar geçiyor ama değişen ne? Hiçbir şey...
Yüzyıllar geçiyor ama değişen ne? Hiçbir şey...
Kelime, Yunanca “kaçak köle” ve “delilik” sözcüklerinin bir araya gelmesiyle oluşturulmuştur.
İncil’in; kölelerin efendilerine boyun eğmesi gerektiğini ve asla kaçma arzusu duymamaları gerektiğini söylediğini yazıyor. Ancak bu kölelerden bazıları “kaçma hastalığı”na yani Drapetomania’ya yakalanıyorlar!
'Eğer beyaz adam Tanrı’nın arzusuna karşı gelir de kölesini kendi seviyesine çıkarmaya çalışırsa ya da kendisi onun seviyesine inerse veya Tanrı’nın ona verdiği gücü suistimal edip de zalimce cezalar verirse, kölenin ihtiyaçlarını sağlamazsa köle kaçmaya kalkışabilir.'
'İyi davranılırsa, yeterli yiyecek, giyecek ve yakacak odun verilirse, her aileye kalabilecekleri bir ev sağlanırsa, geceleri ortalıkta dolaşmalarına, içki içmelerine izin verilmez, birbirlerini ziyaret etmeleri sınırlanır, aşırı çalıştırılmazsa kölelerin yönetilmeleri son derece kolay olur, tıpkı dünyanın başka yerlerindeki diğer insanlar gibi! Ama bu “normal” şartlarda kölelerin kaçma isteği duymaması gerekir.
Yine de kaçma isteği duyuyorlarsa bu artık drapetomania’dır.'
Kölenin içine girmiş bu şeytanı kovmak için sistemli bir şekilde kırbaçlanmasını önleyici bir tedavi olarak öneriyor; ama tabii ayak başparmakların kesilmesi şeklinde daha kalıcı bir tedavi de mümkün diyor ya da bu uygulama ona mal ediliyor. (Tedavi dediği şey, işkenceden başka bir şey değil tabii ki.)
Bu sefer aldığımız ev, araba ya da telefon bir süre bize mutluluk verse de daha sonra bizlere onlar sahip oluyorlar. Onların bedelini ödemek için daha çok çalışıyoruz.
Dalgalara çarpa çarpa, kumsalları eze eze kaçmak istiyoruz. Herkesten ve kendimizden başka ait olduğumuz her şeyden.
İnsanları belirli sınırların içinde yaşatıp emeklerinden azami ölçüde yararlanmak, bir başka deyişle sömürmek için sadece kağıt üzerinde özgür bırakıldığımızın.
Belki de Drapetomania'ya yakalanmışızdır. Kim bilir? 😌
teşhisimi koydum şuan kesinlikle drapetomaniayım