Ukrayna’da Savaş Çıkarsa Nükleer Silahlar Kullanabilir mi? Rusya’yla Gerilimin Nükleer Geçmişi ve Mevcut Durum

Rusya ile Ukrayna arasında süren yığınak ve işgal gerilimini biliyorsunuz. 2014 Şubat’ında Ukrayna’da yaşanan devrim ve bir ay sonra önce Rusya’nın Kırım’ı işgal etmesi, sonrasında Rus asilerin ülkenin doğusunda isyana çıkması malumunuz. Şimdiler de ise Rusya’nın aylardır süren sınır yığınağının ardından savaş çıktı çıkacak. Peki olası bir savaşta nükleer silahların kullanılması mümkün mü? Cevabını merak ediyorsanız içeriğimize buyurun. 👇 

Kaynaklar: ECFR, Just Security

Ukrayna "bir kez daha" nükleer silah krizinin merkezinde.

1990'larda nükleer silahsızlanmaya öncülük eden ve 2014'te Moskova'nın nükleer tehditlerine boyun eğmeyen Ukrayna, son birkaç aydır sınırlarında Rus askerî yığınıyla karşı karşıya. Gerilimin arttığı bu günlerde Rusya ile Ukrayna arasında çıkacak bir savaş Avrupa'nın nükleer düzenini değiştirebilir…

Öncelikle bu “ilk” nükleer silah krizinden bahsedelim.

O zamanlar Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olarak Sovyetler Birliği'nin parçası olan ülke, kıtalararası balistik füzelere ve 1.800 kadar nükleer savaş başlığına sahip stratejik bombardıman uçaklarına sahipti. Bu sayı, Sovyetlerin elindeki cephanenin üçte birine tekabül ediyordu. Ukrayna 24 Ağustos 1991'de bağımsız olduğunda, dünyanın en büyük üçüncü nükleer silah stokuna sahipti.

Ukrayna o zamanlar haklı olarak bu silahlardan el çekmeye karar verdi.

Şiddetli bir ekonomik kriz ve uluslararası izolasyonla karşı karşıya kalan ülke, 1994'te Budapeşte Memorandumu'nu imzalayarak savaş başlıklarını sökülmek üzere Rusya'ya devretti. Bunun karşılığında ABD, Londra ve Moskova'dan güvenlik güvencesi, parasal yardım ve Batı hâkimiyetindeki uluslararası düzene siyasi ve ekonomik olarak dâhil edilme sözü aldı.

Yorumcular ve Ukraynalı siyasiler, bu silahların elde tutulması durumunda ülkenin Rusya karşısında güvende olabileceğini söyledi.

Zira onlara göre, nükleer misilleme olasılığı Moskova'yı saldırgan bir tutum sergilemekten caydıracaktı. Ukrayna'nın silahsızlanma kararı Avrupa'daki nükleer silah stokunda büyük azalma yaşanmasına katkıda bulundu. Ancak Budapeşte Memorandumu Rusya'nın 2014'te Ukrayna'ya saldırmasını, Kırım'ı ilhak etmesini ve Donbas bölgesindeki asilere destek çıkmasını engellemedi.

O günden bugüne zaman zaman Rus medya mensupları ve siyasi liderler nükleer savaş olasılığını gündeme getirdi.

Örneğin, 2014'te Kırım'da referandum yapılırken Rus devlet televizyonunun en provokatör spikerlerinden Dimitri Kiselyov, Rusya'nın 'ABD'yi radyoaktif toz bulutuna çevirebilecek tek ülke' olarak ciddiye alınması gerektiğini söylemişti. 2015'te yayınlanan bir belgeselde ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kırım'ı ilhak kararını verdiği anları anlattı ve Rusya'nın nükleer güçleri alarma geçirmeye hazır olduğunu ifade etti. Kendisi, 'Bunu yapmaya hazırdık ama kimsenin bunun bir dünya savaşına döndürmek arzusunda olduğunu sanmıyorum' diyordu.

Rusya'nın nükleer güçleri Mart ve Mayıs 2014'te çeşitli nükleer silahları ve nükleer silah sistemlerini kapsayan büyük tatbikatlar gerçekleştirdi.

Tatbikatlar Ukrayna'daki olaylardan önce planlanmış olsa da olağandışı bir tantanayla birlikte gündeme geldiler. Rus Dış İşleri Bakanı Sergey Lavrov, Rus nükleer doktrinini detaylı olarak açıklamış ve Ukrayna'nın Kırım'ı geri almaya çalışması durumunda Rusya'nın nükleer silahlarını kullanacağını belirtmişti. Buna karşın NATO üyeleri Baltık ülkelerine ve Polonya'ya konvansiyonel küçük kuvvetler yerleştirerek hazırlık yapmışlardı.

NATO her ne kadar Rusya'yla nükleer silahlanma yarışına girmeyi reddetse de Rusya'nın Ukrayna'da yaptıkları Avrupa'nın nükleer düzenini bozdu.

Birçok silah kontrol antlaşmaları, artan güvensizlik ve Rusya'nın ihlallerinden ötürü 2014'ten beri uygulanmıyor. Kısa bir süre öncesine kadar Avrupalılar, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ciddi ama 'kontrol altında' olan bir mesele olduğu konusunda kendilerini kandırıyordu. Kırım gitmiş ve Donbas'taki savaş, Avrupalıların endişelenmesine mahal vermeyecek kadar düşük yoğunlukluydu...

Gelelim günümüze...

Ukrayna Rusya'nın sınıra yığdığı birliklerin işgaline uğrarsa, bu, 1945'ten bu yana Avrupa sınırları içerisinde ve yakınında yaşanan en büyük savaş olabilir. Rusya'nın şu anki yığınağı, kara, deniz ve hava kuvvetlerinin yer aldığı tam teçhizatlı, büyük ve karmaşık operasyonu, füze saldırılarını ve siber saldırıları işaret ediyor. Olası bir harekâtın amacı, Ukrayna'yı Batı'ya dâhil olma amacından, Batı'yı da Avrupa güvenlik düzeninden vazgeçmek olacaktır.

Olası bir harekâtta Rusya'nın kararlığını göstermek ve NATO'yu müdahale etmekten caydırmak için kapsamlı nükleer silahlara başvurulabilir.

Son zamanlarda Rus devlet medyasında nükleer silahların kullanımı yine gündemde. Gazeteciler nükleer savaşla ilgili sorular sorarken Rus yetkililer ortaya atılan spekülasyonları körüklüyor. Rusya'nın bir sonraki yıllık nükleer silah tatbikatları 2022'nin ilk yarısında gerçekleşecek ve Ukrayna'ya yapılacak olası bir saldırıyla aynı zamana denk gelmesi mümkün.

Belarus, anayasasını değiştirerek Rus nükleer güçlerinin kendi topraklarında konuşlanmasına izin verebilir.

Rus ordusu, ortak tatbikat amacıyla Belarus'a nükleer silah ateşleyebilen İskander-M füze birimleri konuşlandırdı. Ukrayna'da çıkabilecek savaşın bir nükleer savaş olmasa bile inkâr edilemez bir nükleer boyutu olan bir savaş olacağı kesin. 2014'ten bu yana Rusya ve NATO nükleer meselesinde ciddi yanlış anlaşılmaları önlemede kullanılan bazı mekanizmalardan yoksun.

Büyük askeri manevralar, doğası gereği kaza çıkmasına yatkın olan karmaşık sistemlerle gerçekleştiriliyor.

Yani Rus kuvvetleri istemeden NATO'nun bölgedeki gözetleme birimlerine saldırabilir veya tarafların gemileri Karadeniz'de çarpışabilir. Kaza yaşanmasa bile, Rusya'nın saldırısı iki ülke arasındaki diplomatik görüşmeleri ve yeni START (hâlâ taraf oldukları ve 2026'da sona erecek olan tek stratejik silah kontrolü antlaşması) antlaşmasını riske atabilir. Bütün bunlar NATO'nun ve AB'nin askerî tutumu, konvansiyonel savunması ve nükleer caydırıcılığı konusunda ciddi sorunlar ortaya çıkaracaktır.

NATO, üye ülkelerin GSYİH'in %2'sini savunmaya harcamasını amaçlarken, doğu kanadının önemli muharebe kuvvetleriyle güçlendirilmesi çağrısında bulunuyor.

Almanya'da ise durumlar biraz karışık. Almanya Rusya'yı ekonomik olarak vurabilecek durumda ve diğer birçok Avrupa ülkesinden farklı olarak, ABD'nin dikkatini giderek Çin'e çevirdiği bu günlerde Avrupa'daki askerî güç dengesine önemli etkilerde bulunabilecek durumda. Putin eğer Avrupa güvenlik düzeninin revizyonuna yönelik maksimalist taleplerinden vazgeçer ve silah kontrolüne razı olursa, Avrupa krizden daha istikrarlı ve öngörülebilir bir nükleer düzenle çıkabilir.

Rusya'nın taleplerine verilen yazılı yanıtlarda ABD ve NATO riskleri azaltan önlemler öneriyor.

Aynı zamanda askerî hareketliliğin saydamlaşması gerektiği ve nükleer güçler konusunda da iyileştirmeler yapılması düşüncesi karşı tarafa iletildi. Ancak Rusya'nın askerî kuvvetleri hazırlıklarının son aşamasına geçtiğinden, Putin'in isteklerinden daha azını kabul etmesi pek de olası görünmüyor.

Bir de ABD Millî Güvenlik Danışmanı Jack Sullivan'ın "tüm seçenekler masada" lafı tam olarak ne anlam ifade ediyor, ona bakalım.

Nükleer çağda böyle bir ifadeye başvurmak, nükleer silahların olası kullanımına yönelik bir niyet olduğu şeklinde yorumlanabilir. Zira düşmana nükleer silah fırlatılan bir savaşta, sınırlı ölçekli nükleer silahların (Japonya'ya atılan atom bombaları gibi) çatışmanın büyümeyeceğinin ve küresel bir nükleer savaşın fitilini ateşlemeyeceğinin garantisi yoktur.

Biden yönetimi, Ukrayna'nın olası işgali durumunda doğrudan ABD veya NATO müdahalesinin gelmeyeceğini açıkça belirtti.

Biden ve Putin'le birlikte Britanya, Fransa ve Çin liderleri 3 Ocak'ta ortak bildiri yayımlayıp 'nükleer savaşın kazananı olmadığını ve asla böyle bir savaş girilmemesi gerektiği' görüşünde olduklarını belirtti. Ancak bu beşli, nükleer silahların savunma, saldırıları caydırma ve savaşı önleme amaçlı bulundurulması gerektiğinde hemfikir. Dolayısıyla buradan, nükleer tehdit olmayan ülkelere karşı bile bu silahların kullanılabileceği yorumunda bulunulabilir.

Son olarak da nükleer savaşa yönelik tahmin araştırmalarından bahsetmek istiyoruz.

Princeton'daki Bilim ve Küresel Güvenlik Programı'nın yaptığı araştırma, Rusya ve NATO'nun nükleer silahları kullanmayı seçmesi durumunda olacakları değerlendirdi. Öncelikle Avrupa, ardından dünyanın tamamı için bir felakete sürüklenebilecek nükleer savaş durumunda ilk 45 dakika içerisinde milyonlarca, belki de on milyonlarca insan ölecek. 2002'deki bir araştırma ise ABD ile Rusya arasındaki olası bir nükleer savaşı değerlendirmişti.

Rusya'nın sahip olduğu 1.450 savaş başlığının (o zamanlar 350 kadardı) ABD'deki önemli sınai ve askerî hedeflere ulaşması durumunda ilk saatlerde 70 ila 100 milyon insanın öleceği tahmin ediliyor.

ABD buna karşın anında mevcutta 1.350 uzun menzilli füze ve bombardıman uçağını devreye sokacak, ayrıyeten Avrupa'daki 160 kısa menzilli avcı bombardıman uçaklarını havalandıracaktır. Çok daha fazla insan ölümcül oranda radyasyona maruz kalacaktır.

İlerleyen ay ve haftalarda ise saldırı anında ölmeyen insanlar açlıktan, radyasyon zehirlenmesinden ve hastalıklardan can verecektir.

Savaş dâhil olacak tüm ülkelerde bu durumun gerçekleşmesi beklenirken, 100-200 kadar nükleer silahın ateşlenmesinin dünyanın iklimi üzerinde yıkıcı etkileri olacağı ve bunun da gıda üretimini mahvederek dünyanın çoğu yerinde kıtlığa neden olacağı tahmin ediliyor. Bundan ötürü, bu nükleer çağda ABD'li ve Rus liderlerin askerî çatışmanın önüne geçmesi ve nükleer silahların oluşturduğu tehdidi önlemek için gereken her şeyi yapması gerekiyor. Şu anda yapılacak bir hata, dünyanın ve insanlığın sonunu getirebilir.

Bu içeriklere de göz atabilirsiniz. 👇

Koronavirüse Karşı Hangi Ülkelerde Hangi Kısıtlamalar Uygulanıyor, Hangi Önlemler Alınıyor?
Bilim İnsanları 1. Faz Denemeleri Yeni Başlayan, Ağızdan Solunum Yoluyla Alınan Koronavirüs Aşısı Geliştirdi
İklim Değişikliğinin Bitkiler Üzerindeki Etkisi Kanıtlandı: Çiçekler Olması Gerekenden Bir Ay Erken Açıyor

Popüler İçerikler

Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
YORUMLAR
16.02.2022

rusya amerikayi gecin, hindistan pakistan arasindaki bolgesel bir nukleer savas bile yillarca surecek bir nukleer kisa, senelerce tarlalardan urun alinamamasina, milyarlarca insanin aclikdan olmesine neden olur. ozellikle turkiye bu tip bir felakete cok hazirliksiz. normal ihtiyaci olan gidayi bile uretemiyecek halde, gidanin buyuk kismini disardan ithal ediyor. nukleer bir savasa gerek yok, buyuk bir volkan patlamasi yada herhangi bir iklim krizinde olusacak kitliga karsi alinmis hic bir tedbir ve planlama mevcut degil.

hiç bi şey olmayacak dedi dersiniz ikinci dünya savasından sonra buna cesaret edecek kımse yok

16.02.2022

...tabii ki olmayacak...tansiyonu belirli bir seviyede tutup petrol fiyatlarını 90+$ da tutmak ABD nin ve Rusya'nın işine geliyor....

16.02.2022

Madem Batı Ukrayna ile yaptığı anlaşmaya uymuyor Ukraynanın yerinde olsam Rusyayla birleşirim

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ