Okmeydanı Cemevi'nde katıldığı cenaze sırasında polis memuru S.K'nın açtığı ateşle hayatını kaybeden Uğur Kurt'la ilgili soruşturmada savcının ölü muayenesi yapmadan naaşı Adli Tıp Morgu'na gönderdiği ve ölü muayene işlemini başka bir savcının yaptığı ortaya çıktı.
İstanbul Başsavcılığı ise Uğur Kurt'un ailesinin savcının değiştirilmesi talebini 'Ölü muayene işlemini yapan savcı soruşturmayı yürütür' gerekçesiyle reddetmişti. Böylece Başsavcılığın bu ret kararının da gerçekle örtüşmediği ortaya çıktı.
'Meşru müdafaa' diyen savcı
Uğur Kurt'un öldürülmesiyle ilgili soruşturmayı İstanbul Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu savcısı Hasan Yılmaz yürütüyor. Yılmaz, Kurt'un vurulduğunu televizyonlardan öğrenir öğrenmez tuttuğu bir tutanakla soruşturmayı yürütmeye başladı. Kurt'un vurulduğuna ilişkin bilginin polisten değil basından öğrenilmesi dikkat çekerken aynı konuda İstanbul Başsavcılığı'nda başlatılmış olan soruşturmaya ilişkin dosyayı Yılmaz, 'Birleştirme' kararı vererek kapattı. Böylece kendisi de Terörle Mücadele Şubesi'nde polis olan S.K'ya ilişkin soruşturma, birlikte çalıştığı savcı tarafından üstlenilmiş oldu. Savcı Yılmaz, Kurt'u vuran polis memuru S.K hakkında İstanbul Valiliği'nden soruşturma izni isterken amirlerinin S.K'ya 'Sıkma' talimatı vermesine rağmen S.K'nın ateş etmesine rağmen, S.K'nın eylemini 'meşru müdafa' olarak değerlendirmesi üzerine Kurt ailesinin avukatları İstanbul Başsavcılığı'na başvurarak S.K'nın soruşturmadan el çektirilmesini ve soruşturmanın Memur Suçları Bürosu'na gönderilmesini talep etti. Ancak bu talebe olumsuz yanıt veren İstanbul Başsavcı Vekili Orhan Kapıcı, soruşturma işlerinde ilk talimatı veren ve ölü muayene işlemini yapan savcının soruşturmayı yürütmesi gerektiği gerekçesiyle bu talebi reddetti.
'Ölü muayenesini yapmadan Adli Tıp Morguna gönderdi'
Ancak soruşturma dosyasındaki 'Ölü Muayene' tutanağı bir skandalı ortaya çıkardı. Kurt'un öldürülmesinden bir gün sonra, 23 Mayıs'ta yapılan ölü muayene işlemine ilişkin tutanakta Başsavı Vekili Kapıcı'nın iddiasının aksine Hasan Yılmaz'ın değil, Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Talip Kalkan'ın imzasının yer aldığı ortaya çıktı. Tutanakta '22.5.2014 günü öldüğü bildirilen Uğur Kurt isimli şahsa ait cesedin nöbetçi İstanbul C. Savcısı Hasan Yılmaz tarafından ölü muayenesi yapılmadan Adli Tıp Kurumu Morguna gönderildiği görüldü' notu yer alıyor. Yani soruşturma savcısı Hasan Yılmaz'ın soruşturmayı yürütmesinin gerekçesi olarak gösterilen 'ölü muayene' işlemini yapmamasına rağmen soruşturmadan el çektirilmediği ortaya çıktı.
Şüpheli korunuyor kuşkusu
Buna ilişkin İstanbul Başsavcılığı'na bir dilekçe veren Kurt ailesinin avukatları Turgut Kazan, Aslı Kazan Gilmore ve Serdar Laçin. ölü muayene işlemini savcı Hasan Yılmaz'ın yapmadığının ortaya çıktığına dikkat çekerek 'Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu, terör olaylarında görev yapan polislerle iç içe çalışan bir bürodur. Terörle mücadelede görev yapan memur suçu işlemiş polisin, bu büroya emanet edilmesi başlı başına bir sorundur. Şüphelinin korunduğu kuşkusu doğurur ve doğurmuştur. Daha işin başında Hasan Yılmaz'ın bizzat hazırladığı CD izleme tutanağında 'sıkma' tamitamını yok sayması ve meşru müdafa, orantılı saldırı değerlendirmesi yapması şüphelinin korunduğunu gösterir' denildi.