Akıllı telefonların en sevilen markası olan iPhone’a yönelik duygusal tepkilerin ölçümlendiği bir nöropazarlama araştırması bulguları, deneye katılanların telefonun sesini duyduklarında hem işitsel hem de görsel çağrışımlarla tepki verdiklerini gösteriyordu. Bu sonuç, yalnızca telefonun sesine verilen bu tepkinin telefona duyulan sevgiyi işaret ediyordu.
Alışveriş bağımlılığı da tıpkı madde bağımlılığı gibi beynin yapısındaki değişimler ile ilişkilendiriliyor ve psikologlar tarafından “sık sık alışveriş yapmak veya engellenemez veya anlamsız bir alışveriş isteği duymak” olarak tanımlanır. Bu nedenle alışveriş bağımlılığı patolojik bir durum olarak görülür ve tedavi gerektirecek kadar sıkıntılı durumlara neden olabilir diyebiliriz. Takıntı haline gelen bağımlılıklar ve marka sadakati arasında bir ayrım vardır. Birisi sağlıklı bir durum değildir. Sigara bağımlılığı nasıl zararlıysa takıntı haline gelen alışveriş bağımlılığı da bir oranda zararlıdır.
Bilinçaltına yönelik sembollerin de belli bazı markalar için uzun dönemli bağımlılık yaratma etkileri vardır. Örneğin belli marka bir meşrubatın kapağının açılma sesi bile bizdeki tutkuyu tetikler ve o marka meşrubata bağlanmamıza neden olabilir. Aynı bağlılık etkisi Facebook, internet ve akıllı telefonlarımızdaki oyunlara yönelik de gelişebilmektedir.
Iphone’nuza bir bakın, kullanım kolaylığını (ya da size söylenen ve artık sizin de inandığınız) yok sayın, hiç kullanmadığınız 54 uygulamadan 50sini de yok sayın, i-Tunes’ a bağlanabildiğinizi de yok sayın… Ya da bunları değil de, telefonunuz hakkındaki hislerinizi yok sayın. “İlginiz” nasıl oluştu?
Çok beğendiğiniz bir ünlü kişinin kullandığı bir markayı siz de kullanır mısınız? Büyük olasılıkla kullanırsınız. Marka tercihlerimizi bilinç çerçevesindeki değerlendirmelerimizden çok kendimizi yakın hissettiğimiz markalar şekillendirir. Tercih ettiğimiz bir marka da bizim güvenilir bulduğumuz ve sevdiğimiz kişi tarafından kullanılıyorsa biz de doğru tercih yaptığımızı düşünür rahatlarız.
Reklamlarda ünlü kullanımı, markaya yıldız bir kişilik kazandırmayı hedefler. Yani ünlü kişi bizler için neler ifade ediyorsa, onu televizyonda gördüğümüzde zihnimizde neler canlanıyorsa, aynı duyguları ünlü kişinin reklamında gördüğümüz markaya aktarmamız beklenir. Tabii şöhretin getirdiği bir hayranlık ve imrenme duygusu da vardır ve bu, şöhret sahibi kişileri gözümüzde ulaşılmaz olarak gördüğümüz için oluşan duygulardır.
Markayı da bir starmış gibi sunma stratejisi yani reklam terminolojisinde “star stratejisi”, şöhretin getirdiği hayranlık, imrenme, ulaşılmaz ve gizemli olana karşı duyduğumuz yoğun merak ve ilgi gibi duyguları hissetmemiz için planlanan bir stratejidir.
Türk lirası ile alınmaz
para ile mutluluk olmaz diyen arkadaşlar soruyu bir de şöyle düşünün. parasızken mutlu musunuz? almak istediğinizi alamıyorsunuz, gitmek istediğiniz yere gidemiyorsunuz, yapmak istediğinizi yapamıyorsunuz ve çok mutlusunuz bu durumdan öyle mi ?
Alamaz..! Para, kişinin hayat ve yaşam tarzına katkıda bulunur.. nasıl yaşıyorsan öyle ölürsün düsturu ile değerlendirilirse, hayat tarzını olumlu değiştirdiği pek nadirdir.. bence önemli olan kanaatidir, eğer o eksikse zaten sürekli az kazanmaktan şikayet eder durursun..