Keynes, “seçilecek güzellik kraliçesini bulması durumunda bir ödül alacak olan seçicilerin” fotoğraflara baktığında eğer kendi seçimini yaparsa hatalı çıkma ihtimali yüksek olacağını belirtir, evet. Bu yüzden, diğer yarışmacıların tercih edeceği adayı da düşünmesi gerekir, buna da evet. Ama şu da vardır ki, diğer yarışmacılar da aynı şekilde düşünecektir.
Bu durumda sadece kendi adayınızı değil (ilk ihtimal olan aday), diğerlerinin tercih edeceği yarışmacıyı değil (ikinci ihtimal), “diğerlerinin” beğeneceği adayın kim olduğunu öngörebilmeniz (üçüncü ihtimal) gerekir. Keynes, bu sürecin dördüncü, beşinci, altıncı ihtimallilere kadar götürülebileceğini, kararların bu kadar karmaşık olabileceğini iddia eder. Bu ciddi bir iddiadır. Bu durumda aslında en güzel aday hiç bir zaman seçilemez.”
“X, Y ya da Z partileri, seçim havuzundadır. Birinin iktidar olmasını istiyorsunuz. Bir diğerinin seçimi kazanmasını asla istemiyorsunuz. Diğeri için de tarafsızsınız, “ne olursa olsun” diyorsunuz. Üç partiden herhangi birinin kazanması, sizin tuttuğunuz partiyi tutan insanların sayısına bağlıdır. Aksi durumda, sizin hiç istemediğiniz parti seçimi kazanabilir. Sizin gibi düşünenlerin seçimlerine dair bilginiz yok ise ve bu insanlara bunu soramıyorsanız hangi partiye oy verirsiniz?”
Konu ekonomi, oy verme ya da herhangi bir karar mekanizması olduğunda oyun teorisi bu konuya net bir cevap vermiyor ama Thomas Schelling, “focal point” yaklaşımı ile buna bir çözüm getiriyor. Ve şöyle diyor: Seçenler zaten kendi optimal noktalarını geliştireceklerdir. Birbirlerinden haberdar olmasalar bile! Bunu söylediğimizi şöyle de somutlayabiliriz: Bir şey söylendiğinde herkesin aklına gelen ilk şey gibi bir anlam hep olacaktır.
Bir arkadaşınız arıyor sizi ve Beşiktaş’ta buluşalım diyor. Ardından tel kapanıyor. Beşiktaş mı? Ama neresinde? (Kaybedenler Kulübü ilmindeki meşhur Kadıköy iskelesi sahnesini düşünün. Ve oradaki başkarakterin çaresizliğini. Kızla buluşacak, Kadıköy iskelesi ama Kadıköy’deki Kadıköy iskelesi mi? Beşiktaş’taki Kadıköy iskelesi mi? Orada karakterimiz, sezilerine güvenip, doğruyu bulmuştu.) Akla ilk gelen bir kaç nokta var. Ama sanırız en barizi Beşiktaş İskelesi. İşte arkadaşınızla bu kadarcık bilgiden sonra gider ve Beşiktaş İskelesinde buluşursanız, bu noktaya odak noktası (focal point) diyoruz.
Yukarıda sorduğumuz hangi partiyi seçersin sorusunun önemli taraflarından biri de, bu seçimler esnasında beyinde ne oluyor konusu da ayrı bir önem taşıyor.