Edebiyat dünyası uzun süredir mutluluk hakkında yazıp durur. Belki de en eski konulardan birisi olmuştur. Felsefe yine buna benzer bir durumdur. Mutluluk belki de yaşamın hem anlamıdır hem de amacı… Bu anlamda beyinbilim , günümüzde hür irade, aşk, suç, karar, davranış, duygu, düşünce gibi birçok konuyu ele aldığı gibi mutluluğu da ele almaktadır… Ve felsefe-edebiyat-ahlak-sanat gibi görece daha subjektif ekollere, objektif bir zemin sunmaktadır.
Peki mutluluğun beyindeki tezahürü ne olur? Bu konuyu yazı boyunca ele alacağız. Bir giriş yapalım ve ilk soruyu soralım: Mutluluğun bilimi olur mu?
Tüm canlılar için hayatta kalmak, ödüllendirici duygulanımlara bağlıdır. Mutluluk gibi. Ama belkide sadece insan bunun bilincindedir. Bu bağlamda mutluluğu bilinç düzeyinde tecrübe edebilen tek beyin insanın beynidir. Kararlarımızın hesabını ve sonuçlarını tahmin edebilmek gibi yine sadece bizde olan özelliğimiz ise evrimsel olarak bize bir avantaj sunmuş olsa da bu iki ucu keskin bir kılıçtır. ABD’li yazar John Steinbeck in belirttiği gibi: Bilincimiz sayesinde mutluluğu, hazzı ve arzuyu bilinç düzeyinde fark edebiliyorsak da… Bunun kesin bir sonu var gibi görünüyor. Öleceğimiz gerçeği -geri kalan zamanımı güzel geçireceğim- şeklinde bir stratejiyi gündeme getirse de, türümüz özellikle de bu günlerde depresyon ve endişe salgını yaşamaktadır.