Gladwell’e göre, fikirler, davranış, mesajlar ve ürünler çoğunlukla bulaşıcı hastalık gibi yayılıyor. Nasıl tek bir hasta grip salgını başlatabilirse, metrodaki birkaç kaçak yolcu ve grafiti sanatçısı bir metro suç dalgasının başlangıcı olabilir ya da memnun bir müşteri, yeni bir restoranın boş masalarını doldurabilir.
Bunlar sosyal salgınlardır ve havalandıkları -yani kritik kitleye ulaştıkları- an tipleme noktasıdır. Gladwell bizi, yeni fikir ve trendlerin doğal dölleyicisi olan özel kişiliklerle, ağızdan ağıza reklam olgusunu yaratanlarla tanıştırıyor. Gladwell fikirleri bulaşıcı yapan şeyin ne olduğu konusunda ipuçları bulmak için moda trendlerini, çocuk televizyon programlarını ve Amerikan Devrimi’nin ilk günlerini analiz ediyor ve sosyal salgınların nasıl başlatıldığını ve sürdürüldüğünü görmek için piyasa uzmanları ve başarılı satışçılarla görüşüyor.
Tipleme Noktası (The Tipping Point- Gladwell, 2002), bir entelektüel macera hikâyesi ve hayal gücüne sahip birinin doğru konumlandırılmış bir manivela koluyla dünyayı yerinden oynatabileceğine dair derin umutlarla dolu bir mesajla, değişim için yol haritası sunuyor. Bilginize...
Pek çok farklı nörobilim araştırmasına göre yaşanan her deneyim, beyni farklılaştırır. Beyin, yapısı itibariyle deneyimlere değişerek cevap verebilen bir organdır. Yazında beynin bu özelliği, beynin esnekliği (plastisite) olarak adlandırılır. Plastisite, yaşam boyu süren bir süreçtir. Yani beyimiz hep esnektir. Doğumla birlikte son derece hızlı olan gelişim, kısa zaman içinde genç sinir hücreleri birbirleriyle milyonlarca bağlantı kurar. Bunun sonucunda dev bir iletişim ağı oluşur. Bunun ardında ergenlik dönemine doğru tutumlar, alışkanlıklar, inançlar, beceriler büyük oranda oluşur.