Tabii ki duygusal anlamda empati de duyulabilir ama bu orta beyin seviyesinde gerçekleşen reaksiyonlardır.
Eski beyin zıtlıklar içeren iletilere karşı duyarlıdır. Yani eski beyne yönelik korku mesajları verirken öncesi ve sonrası, riskli ve güvenli, mutlu ve mutsuz, ölümcül ve yaşamsal, hızlı ve yavaş gibi zıt durumlar içermelerine dikkat etmek gerekmektedir. İnsan zihni, hep bir “referans noktası” arar ve kararları genellikle görecelidir. Bu sebeple, fiyat, tasarım veya diğer faktörler de karşılaştırmalı olarak daha net sunulabilir ya da kavramsal zıtlıklar dikkat çeker. Mesela inşaat ile uğraşan şık giyimli kadınlar oldukça dikkat çekici bir kavramsal zıtlıktır.
Renkler arasındaki zıtlıklar da eski beynimiz için fark edilmeye değer bulunurlar. Örneğin siyah ve beyazın birlikteliği dikkat çeker. Yalnız zıtlıkların keskin çizgilerle belirlenmiş olması önemlidir çünkü eski beynin karar verebilmesi için keskin zıtlıklara ihtiyacı vardır. Zıtlık olmazsa karar verme süreci genellikle ertelenir. Reklamlarda sunulan zıtlık ilişkileri ne derece şaşırtıcıysa o derece yaratıcı olarak nitelendirilirler ve eski beyin de onları hatırlama eğilimi içine girer.
Eski beyinde dikkat çeken mesaj türlerinden biri de somut mesajlardır. Eski beyin, yazılı dili işleyebilme konusunda çok eğitimli olmadığı için çok karmaşık ifadeler ona bir şey çağrıştırmayabilir. Eski beyinde fark edilebilmek için somut ve sabit, yan anlamlar içermeyen, yalın ve sade ifadeleri tercih etmek gerekmektedir. Örneğin bir parti mesajındaki “esnek ekonomik çözümler”, “bütünleşik ilişki” gibi ifadeler işe yaramazken “daha fazla para”, “iki ay sonra zam” gibi kesin çizgilerle belirtilmiş somut ifadeler daha anlamlı gelecektir.
Eski beyin ayrıca başlangıç ve bitişleri hatırlar, ortada kalan mesajları ise unutma eğilimi gösterir. Çok sevdiğimiz bir film bile olsa başını ve sonunu hatırlamamızın altında yatan neden budur. Eğer beyin güçlü bir başlangıç ve etkileyici bir sonu olan herhangi bir uyarıcıya maruz kaldıysa, enerjisini ortada kalan mesajları hafızaya atarak harcamak istemez ve başını ya da sonunu hatırlar. Bu nedenle hikâyelerin ya da reklamların etkileyici bir başlangıcı ve duygusal olarak bizi etkileyecek sonları olması gerekmektedir.
Orhan Pamuk’un Yeni Hayat adlı kitabını herkes ilk cümlesiyle hatırlar: “Bir kitap okudum hayatım değişti.” Nörobilimsel verilere göre ayrıca eski beynimiz bekleyiş içine girmeyi de sevmektedir. Yani herhangi bir durumda bir beklenti içerisine girdiğimiz zaman eski beyin içerisinde yer alan ödül ve ceza merkezi işler ve bu durum da dopamin salgılamamıza neden olur. Dopamin seviyesi değişimi ilgi düzeyimizi artırarak hatırlamamıza yardımcı olmaktadır. Bu nedenle ilk olmak, mesela ilk sırada konuşmak ya da izlenen ilk reklam olmak akılda kalma olasılığını çok daha artırmaktadır.