Ufuk Tarhan Yazio: Dersimiz Çin 1

Uluslararası tüm ekonomik gözlem, araştırma ve analiz kuruluşlarının tartışmasız biçimde üzerinde mutabık oldukları, bütün göstergelerin işaret ettiği devasa önemde bir konu var dünyanın önünde:

Çin 2030’dan - 2035’ten sonra dünyanın en güçlü ve oyun kurucu ülkesi konumundaki ABD’yi ekonomik olarak yakalayacak ve 2050’ler civarında da iki katına ulaşacak!

Bu da dünyanın son 150 yılına damga vuran “Western – Batı” etkisindeki medenileşme, modernizasyon macerasının “Doğu - Asya” eksenine kayacağını gösteriyor. Kısacası dünyalıların sırtını Batı’ya dayamış bölümü ki içinde biz de varız; önümüzdeki 15-20 yıl içinde büyük bir makas değişikliği ve mavera yapmak zorunda kalacak. Hiç anlamadığı, bilmediği bir kültürün, anlayışın, yönetimin, sistemin dümen suyuna girecek. Ki zaten COVID-19’la başlayan zoraki fişleme, HES’ler, benzeri uygulamalar, testler, aşı pasaportları vb. ile başlayan dijital entegrasyon hepimizi bu sisteme doğru gayet hızlı bir şekilde hazırlamaya başladı bile. 

Tüm gözler ve radarlar yavaş yavaş Çin’e ve Asya’ya dönmeye başladı. 

O halde ben de “Yükselen Çin – Rising China “ gerçeğine uyum sağlayarak devam edecek bir yazı dizisine başlayayım. Dünyanın en kalabalık, yüzölçümü açısından ise Rusya ve Kanada’dan sonra 3. büyük ülkesine dair bilgilenelim, bildiklerimiz tazeleyelim

Sarı Tehlike, Çin geliyor!

“Sarı Tehlike, Çin geliyor” diye başlıklar atılıyordu çocukluğumuzda. Genç olduğumuzda Çin hala gelememişti. Orta yaşlarımıza ulaştığımızda Çin artık geliyordu, hem de koşarak. Tabii bu “sarı tehlike” ifadesi, batılıların algı yönetiminin bir sloganıydı. 

Çin, o batılıların bugün hala kullandığı barut, kağıt, pusula, matbaa, mekanik saat, ipek gibi birçok yeniliği hayata geçirmiş bir Sarı medeniyet” idi. Taa 1400’lerde Amiral Zheng He, 317 gemisi ile Hint Okyanusu’nda deniz ticaretini domine ediyordu. Çin’in o zamanlardaki 9 direkli, 12 yelkenli gemilerinin yanında, Kristof Kolomb’un  Santa Maria’sı, Marmara’da lüfer teknesi ebadındaydı.  Şunu hatırlatmaya çalışıyorum, Çin tarihte her zaman önemli roller üstlenmiştir ve “en büyük, en hızlı, en ileri olmak” gibi haller, Çin’in toplumsal genlerinde zaten bulunmaktadır. Bunu göz ardı etmeyelim. “Çin geliyormuş” derken bir kez daha düşünelim, çünkü Çin, Batılılar ortalarda yokken gayet güçlü bir şekilde oradaydı.

Peki Avrupa’dan ve Dünya’dan fersah fersah ileride olan Çin, sonra ne oldu da geride kaldı? Sarı medeniyet, ne oldu da sarı tehlikeye benzetilmeye başlandı? Daron Acemoğlu’nun beni çok etkilemiş bir tespiti vardır, der ki “Ülkelerin geri kalma sebebi, altyapıları değil, üst yapılarıdır”. Yani o ülkelerin başına dert olan olgu; kuruluş ve sistemin işleyişindeki paradigmaları, o ülkelerin yönetimlerinin genel kabul ve ilkeleridir, altyapıları değil. Liderlik, vizyon altyapıdan da çok önemlidir, birazdan neden olduğunu da irdeleyeceğiz birlikte. 

Tibet platosu ve dağlar; çok büyük ırmakların su kaynakları. Su; insan demektir, insan tarım demektir, tarım ise üretim ve zenginlik. Tüm bunlar Çin’de (ve Hindistan’da) mevcutken oyunun kuralı 1900’lerde iki sebeple değişir. İlki Çin’in vizyonsuz liderleri, ikincisi ise batının sanayi devrimidir. Artık üretim için, sanayi tarımdan daha verimli hale gelmiştir. Üretilen bu sanayi ürünlerini satmak için ticaret çok önemlidir. Ticaret için ise su yolları, nehir yolları, denizler, ulaşım hayatidir.

Vizyonsuz Çinli liderler, ülkelerini dünyadan izole ederken, Avrupalılar, bu su yollarını, limanları ele geçirirler. Bir de Çinlileri afyonla uyuşturduklarında, Asya artık oyun alanları haline gelmiştir

Sonrasındaki Komünist devrim, Kültür Devriminin sebep olduğu felaketler derken dünyanın bir zamanlar en çok üreten ülkesinde (GDP si dünyanın %25i) yani Çin’de,  milyonlar açlıktan ölür.

Ne var ki, oyunun kuralları hiçbir zaman, aynı kalmaz ve 1960’larda teknoloji Asya’ya ulaşır. 1976 da Mao ölür. 1985’ler de Liderlik (İktidar) değişir. Artık Mc Donald’s yemek için Çinliler de sıraya girmektedirler. Bu tüketim çılgınlığı ile birlikte, Çin’in tarihsel ve kültürel DNA’ları da harekete geçer ve “disiplin, çalışkanlık, özveri, üretim” gibi değerleri su yüzüne çıkmaya başlar. Amerikan üniversitelerinde binlerce Çinli genç, Batı’nın know-how’ını emmeye, ülkelerine taşımaya başlarlar. Çinliler Batı ile sıkı ilişkiler kurarlar, ama asla Batı’ya entegre olmazlar. Kendi öz değerlerini, sistemlerini sıkı bir şekilde korurlar. 

Çinliler sadece son 30 yılda yaptıkları atakla 15 Trilyon Dolar ekonomik büyüklüğe erişen, 850 milyon vatandaşını yoksulluktan kurtaran (ki bu rakam tüm dünyanın %80 nine denk geliyor), uzay yarışında adı bile geçmezken kendi uzay istasyonunu kuran, tüm internet ve sosyal ağ alt yapısını Batı’ya bağımlı olmaksızın oluşturup, ayakta tutacak sistemleri kuran, yenilenebilir enerji, blokchain, kripto para alanlarında inanılmaz büyüklüklerde işler kotaran ve daima öncülerden olan ve takır takır dünya liderliğine yürüyen bir konumdalar. O yüzden spotların üzerlerine çevrilmesini sonuna kadar hak ediyorlar. 

Onların ne yapmaya çalıştıkları belli. Şimdi her şeyi “Batılıların” gözlükleriyle görmeye alışmış, onlara benzemeye çalışan bizler düşünelim. Çin direksiyona geçtiğinde ne olacak? Ne yapacağız? 

Son olarak Çin’le ilgili yapılan araştırmalarda Çinlilerin  %85’inin ülkesinin durumundan memnun. % 70’i 5 yıl önceden daha iyi durumda olduklarını düşünüyor. Gençlerin %93’ü gelecekten umutlu ki bu oran ABD de %33, Almanya'da %28, İngiltere'de %17. Türkiye’yi hiç bahsetmeyelim bile. 

Evet Çin yükseliyor… Farklı açılardan irdelemeye ve bu duruma nasıl geldiklerine bakmaya devam edeceğiz… Bu seriyi okumaya devam edin. 

Instagram

Twitter

Linkedln

Facebook

YouTube

Popüler İçerikler

Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı
Demet Akalın 'Laiklik' Açıklamasıyla Gündem Olan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e Ateş Püskürdü!
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
YORUMLAR

Çin 850 milyon nüfus ile nasıl Dünya 'nın yüzde 85 ine nasıl tekabül ediyor acaba? Yazıda tek anlamadığım nokta burası!

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ