Geçmiş dönemlerde kral ve kraliçelerin lüks saray ve şatolarda yaşadığını bilsek de günümüzde bu mekanlar çoğunlukla müze olarak kullanılıyor. Peki, size parasını verdiğiniz takdirde krallar-kraliçeler gibi ağırlanacağınız sarayları önersek?
Geçmiş dönemlerde kral ve kraliçelerin lüks saray ve şatolarda yaşadığını bilsek de günümüzde bu mekanlar çoğunlukla müze olarak kullanılıyor. Peki, size parasını verdiğiniz takdirde krallar-kraliçeler gibi ağırlanacağınız sarayları önersek?
Versay Sarayı, dünyanın en ünlü saraylarından biridir ve Fransız Devrimi sırasında Louis XVI'nın sonu ve Marie Antoinette'in saltanatı gibi çok önemli tarihi olaylara sahne olur. Yakın zamana kadar Versay'da bir gece geçirmek sadece bir rüyaydı. Ancak bu yılın başlarında, saray duvarları içinde bir dizi oda, süit ve lüks bir daire barındıran bir butik otel açıldı.
1817 yılında bir Rus prensi için inşa edilen Lobanov Rostovsky Palace, 12 Admiralteysky Bulvarı'nda St. Petersburg'un merkezinde yer almaktadır. Ünlü Four Seasons zinciri sarayı yeniledi ve 2013 yılında kapılarını misafirlerine açtı. Adını ana girişi çevreleyen taş aslanlardan alan Four Seasons Hotel Lion Palace olarak faaliyet gösteriyor. Şehir ve nehir manzaralı çok çeşitli zarif, modern oda ve süitler sunan otel, özellikle 1820'lerin orijinal güzelliğine restore edilmiş olan otelin ana girişi ve merdivenlerinde çarlık cazibesini korurken çağdaş donanımlara sahiptir.
Bussaco Sarayı, Bussaco Ulusal Parkı'nın tepesinde yer almaktadır. Son derece dekoratif Manueline-Gotik mimarisi ile 1917 yılında deluxe otele dönüştürülmüş bu saray masallardaki gibidir.
Venedik'in ana arteri Büyük Kanal, çeşitli dönemlerden saraylarla dolu olsa da çok azı Gritti Sarayı gibi zamana dayanabildi. Sarayın kökleri 14. yüzyılda olsa da, şimdiki enkarnasyonu Pisani ailesi için Venedik Gotik tarzında 1475'te tamamlandı. 1525'te saraya adını veren Doge Andrea Gritti'nin özel konutu oldu.
“Doğu Avrupa'nın Paris'i” olan Bükreş'teki Suter Palace, gerçek bir mimari harikadır. Romanya Kralı I. Carol'un yakın arkadaşı Adolf Suter tarafından inşa edilmiş ve 1902 ve 1906 yılları arasında Brâncovenesc unsurlarıyla neoklasik tarzda tamamlanmıştır. Saray, Filaret Tepesi'nde alır ve meşhur Parlamento Sarayı'nın muhteşem manzarası da dahil olmak üzere şehrin tümünü görür.
Yenilenmiş eski bir Osmanlı İmparatorluk Sarayı'nın içinde yer alan bu çarpıcı otel, en hafif tabiriyle uçsuz bucaksız bir oteldir. Saray boyunca 310 oda ve süit ve bitişiğindeki şık modern kanadı sunmaktadır. Boğaziçi kıyısında, İstanbul'un merkezindeki uğultudan uzakta, ancak tüm muhteşem kültürel mekanlara yakın bir mesafede inşa edilen Çırağan Sarayı, tarihi açıdan zengin bir ortamda tatil yeri havasına sahiptir. Saray statüsüne ek olarak, İstanbul'da araba, yat ve helikopterle ulaşılabilen tek oteldir.
Nil Nehri'nin ortasındaki Dahab Adası'nda yer alan bu inanılmaz 20. yüzyıl sarayı, Osmanlı İmparatorluğu'nun ülkeyi fethettiği 1250'den 1517'ye kadar Mısır'ı yöneten Memluk kraliyet ailesinin soyundan Prens Naguib Hassan Abdallah'ın projesiydi. Yurtdışında büyümüş olan prens, sadece Mısır aletlerini, malzemelerini ve işçilerini kullanarak gerçek Mısır tarzında bir saray inşa etmek için Mısır'a döndü. Ayrıca sarayı, atalarının Napolyon'la savaşmak için kazandığı madalyalar da dahil olmak üzere, ailesinin antika koleksiyonuyla doldurdu.
Bir zamanlar Arap Prensesi Sayyida Salme'nin evi olan House of Royals, Zanzibar'ın batı kıyısında, 18. yüzyıla kadar uzanan muhteşem mimariyle dolu tarihi bir konaktır. Bu saray gibi ev, konukların huzur ve sükunetin tadını çıkarabilecekleri bir havuzun yanı sıra Zanzibar'ın kraliyet geçmişine sahip yemyeşil bahçelerle çevrilidir.
Rajasthan, çoğu otele dönüştürülmüş gösterişli, pitoresk saraylarla doludur. Ama asıl ödülü alan Udaipur'un Piccola Gölü'nün ortasındaki yüzen sarayıdır. 1983 James Bond filmi Octopussy'de ünlü olan bu saray, nesiller boyu hayal gücünü büyüledi. Maharana Jagat Singh II tarafından 1743 yılında yazlık saray olarak yaptırılmıştır. Hindistan'ın lüks Taj otelleri zinciri, 1972'de aslına çok sadık kalarak yönetimi devraldı, hatta orijinal saray personelinin soyundan gelenleri “Kraliyet Uşakları” olarak çalışmak üzere istihdam etti.
Bu prestijli butik otel, Fez'in Fransız işgali altındaki Fas'ın başkenti olduğu 1912 yılına kadar uzanmaktadır. Başkent Rabat'a taşındığında mülkü terk eden Fassi kraliyet liderleri tarafından yaptırılmıştır. Şu anki sahipleri mülkü 2000 yılında satın alıp eski şanlı ihtişamına kavuşturana kadar on yıllar boyunca boş ve harap halde geçti. Saray şimdi 25 süit, bir doğu hamamı ve spa, bir açık yüzme havuzu, iki restoran ve Fez'in Medina'sının nefes kesen manzarasına sahip bir bar sunmaktadır.