Buna nasıl aymadık, bu konuda nasıl bunca açık ve de taviz verdik, inanın aklım almıyor. İletişim! Çocuklarımızla bizden daha iyi iletişim kuran birilerinin varlığını nasıl fark etmedik ve hayatlarımızın en mahrem alanlarında gezinirken nasıl bu denli kamufle oldu bu mahlukatlar; üzüntüyle izliyorum. Çocukları, genç kızları ya da aileleri suçlamıyorum hayır. Mağduriyetleri benim hayal dahi edemeyeceğim kadar büyük. Keza karşı karşıya olduğumuz kötülük de öyle. İnsanları, bir su damlasını pipetle çeker gibi çekiyorlar içlerine. Anlık, iz bırakmadan, sıkıştırarak ve kendilerine katıp yok ederek.
Biz çocukken günlük yazardık ve annelerimiz okumasın diye köşe bucak saklardık onu. İyi ki okumadılar, elbette okumasınlar. Ama çocuklarımızı okuyalım. Duygu geçişlerini, dönüşümleri, uzaklaşmalarını ya da kime yakınlaştıklarını fark edelim. Hangi kitapları okuyorlar, hangi kafelere gidiyor, telefonlarında hangi uygulamaları kullanıyorlar, kimleri takip ediyorlar; göz ucuyla hep bakalım. Her şeyi bilmek mümkün değil elbette ama konuşalım, çok konuşalım. Sorduğu sorulara yanıtlar alamayan çocukların o soruları dışarıda sormaya başladığını ve yanıtlar verenlerin yanıtlarına sorgusuz inandıklarını bence acı biçimde öğrendik.