Koronavirüs salgını patlak verdiğinde insanların en çok talep ettiği şeylerden birisi tuvalet kağıdı oldu. Makarna, un, şeker gibi temel gıdalara hücum anlaşılabilir olsa da tuvalet kağıdının hızla stoklanıp tükenmesi herkesi şaşırttı. Peki, bunun ardında yatan psikolojik nedenler neler?
Avustralya’da bir kadın online alışverişte 48 rulo yerine 48 koli tuvalet kağıdı siparişi verince yanlışlıkla binlerce dolarını harcıyor daha sonra eğitim masrafını karşılamak için bunları satışa çıkarmıştı. Yine aynı ülkede bir gazete tuvalet kağıdı olarak kullanılmak üzere mini desenli boş sayfalar basmıştı. Medya da bir yandan aynı formülü tekrarladı panik yok stok yapın. Her şey bunlardan sonra başladı. Slavoj Zizek paniğin de kendine özgü mantık silsilesi vardır demişti. Yaşamsal ihtiyaç olmasa da panik ve korku insanlara "tuvalet kağıtlarına hücum edilip kıtlığa yol açarsa en iyisi ben gidip hepsini alayım" diye düşündürüyor. Mesele herkesin birden dedikodulara inanması değil, buna inanacak birilerinin olduğunu düşünmesi. Bugünkü efekt de aynı. Neticede raflarda tuvalet kağıdı kalmadı.
neyseki sürü psikolojisine kapılmadım. daha geçenlerde aldım anca tuvalet kağıdını çünkü evdeki yeni bitti :) evden çalışmaya başladığımda sadece abur cubur aldım fazladan :) neyseki benim canım balık krakerlerim yağmalanmadı ahahahah. marketlerde asıl bitmesi gereken şey gıda ürünleriyken millet tuvalet kağıtlarına saldırdı. savaş çıktı falan sandılar galiba.
bilinc altında oluşan aha sıçtık psikolojisi 😂😂😂