Tutulamayan Yaslar Saatli Bomba Gibidir!

Zamanında tutulamayan yaslar saatli bomba gibi her an patlamaya hazırdır.

Yas ve derin acı skalasının başında yakınını kaybetmek birinci sıradadır, ikinci sırada ise ayrılık var.

Ayrılık da bir çeşit ölüm gibidir.

Ayrıldığın kişinin anılarından, enerjisinden ve belki de evinden taşınırsın.

Ya da bir ölü çıkmış gibi eşyaları çıkar.

Bu zannedilenin aksine ayrılmak istemeyen kadar ayrılmak isteyeni de zorlayan bir süreçtir.

Sonuçta düzen şaşmış, alt üst olmuştur.

Ayrılık bazen sevdiğinden bazen memleketinden bazen de düzeninden, alışılagelmişten olur.

Yaslar bazen olmuş bazen de olmamış, olamamış şeyler için tutulur.

Tutulmamış yaslar bir zaman sonra beyin sisi oluşturur.

Kişi donuklaşır, zihnin berraklığı gider ve bu elbette ki geçicidir.

Zamanında söylenemeyenler, çözümlenememiş olaylar, verilememiş tepkiler, telafi edilememiş hatalar da bir saatli bomba gibidir.

Bazen bu nesiller boyu epigenetik olarak DNA’mızla aktarılır.

Bizim çözümleyemediklerimiz gelecek nesillere aktarılır.

Tabii bu durum bazen anti travma ile kendiliğinden, bazen bizim farkındalığımızla dönüşerek bazen de bilinçdışı teknikler konusunda danışmanlık alarak çözümlenebilir.

Çözümlenmiş travma, drama, anı, hafıza, çözümlenememiş hatalar, aile sırları, pişmanlıklar, incinmeler, kırılmalar da aynı şekilde dönüşebilir.

Bu dönüşüm paterni ortadan kaldırır ve zinciri kırar.

Yani nesiller boyu gelen hizmet etmeyenden arınmış olunur.

Bazen kaderi suçlarız ve bu kader değildir.

Bazen de kaderdir yaşar içinden geçeriz.

Bunu nasıl mı ayırt ederiz?

Elbette ki üzerinde çalışarak…

Azimle dönüşmeye çalıştığımızda ve altında yatan hizmet etmeyen bilinçdışı blokajlarımızı dönüştürdüğümüzde hayatımız değişir.

Defalarca çaba ve çalışmaya rağmen değişmiyorsa bu tabii ki ya deneyimden öğrenememişizdir ya da mutlak kaderdir ve yaşayıp içinden geçmek mecburidir.

Tutulmamış yaslar, üzerine gidilmemiş olaylar nesiller boyu fark edilmeden aktarılır.

Tarihsel büyük travmatik olaylar da nesiller boyu aktarılır.

Hepimiz atalarımızın yaşadığı sürgünlerin, soykırımların, kıtlık, yoklukların, katliamların izlerini taşıyoruz.

Bu zinciri, paterni kırmak mümkün.

Bu yaslar tutulursa, kaybedilenler tamir edilirse, hatalar telafi edilirse, yani en azından sembolik olarak, kendi hayatlarımızın direksiyonuna geçebiliriz.

Hayatımızda hafifler, özgürleşiriz.

Kuşaklar boyu aynı travma izlerini taşımak zorunda değiliz.

Bu kayıtlar bizi hayat boyu aşağıya çeker.

Bolluk bereketimizi tıkayıp, mutluluğumuza huzurumuza engel olabilir.

Kendi mutlak kaderimiz hariç,

Kendi kader bükücülerimiziz…

Daha iyi bir sen için daha iyiye büker,

Daha iyiye evrilirisin…

Sen acımadan öğren diye…

Bilin istedim…

Onedio okurlarım için sevgiyle…

Instagram

Web

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
TikTok Fenomenleri Çağla ve Cansu Arasında ‘Erkek’ Kavgası Çıktı: Cansu, Çağla’yı Silahla Vurdu