Türklük İle İslamiyetin Nasıl Sentezlenmesi Gerektiğini Gösteren Hanedan: Karahanlılar

Karahanlılar, çoğumuzun lise tarih derslerinde adını duyduğu bir hanedandır. Hususiyeti, şüphesiz ki İslamiyeti benimseyen ilk Türk teşkilatı olmalarıdır. Bunun dışında, hükmettikleri coğrafya ve Türklerin Anadolu'ya göçünde oynadıkları rol hakkında pek bir şey bilinmemektedir. Biz burada, kısa, teferruattan arındırılmış ve tarihe ilgisi olan herkesin anlayabileceği bir biçimde, Karahanlı Hanedanlığının özelliklerine ve Türk tarihindeki önemine değineceğiz.

Hanedanlığın Tarih Sahnesine Çıkışı

Karahanlıların ortaya çıktığı coğrafya uzun yıllar Göktürk hakanlığının denetimindeydi. Daha sonra Uygurların görüldüğü bölgede 840 yılında bu hakanlığın yıkılmasının ardından dağılan bazı boylar bir araya gelerek Karahanlı Hanedanlığını oluşturdu. Söz konusu boyların hangisinin Karahanlıların esasını teşkil ettiği konusu, çok ayrı ve kapsamlı bir bilimsel tartışmadır. 

Karahanlılar 840 yılından itibaren Kaşgar merkez olmak üzere, Maveraünnehr'e hükmetmeye başladılar.

Karahanlı Adının Kökeni

Bugün Karahanlılar namıyla inceliyoruz fakat hanedan kendisine Türk Hakanlığı ismini veriyordu. Karahanlı söylemi ilk kez Rus tarihçi V.V. Grigoryev tarafından kullanılmıştır. Kara ismi esasında sert, gözü pek, güçlü, cesaretli anlamlarının yanı sıra kuzey yönünü de ifade etmektedir. Grigoryev'in bu isimlendirmesi gayet uygun bulunmuş olacak ki günümüzde hanedanı Karahanlı adıyla anıyoruz.

Esasında bizim tarihimizde çoğu isimlendirme yöntemi bu şekildedir. Altın Orda kendisine Cuci Ulusu diyordu, Göktürklerin ise gerçekteki adı Kök Türk idi. Biz bu isimleri birtakım vesilelerle yerelleştirerek bu şekilde benimsiyoruz.

Kuruluş Devri

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, Karahanlı Hanedanını teşkil eden iki boy hakkında, hangisinin ön plana çıktığı konusu tartışmalıdır. Adı geçen Karluk ve Yağma boylarından her ikisini de savunan tarihçilerin çok sağlam tezleri bulunmaktadır. 

Bu tartışmayı bir kenara bırakırsak, Karahanlıların ilk hükümdarı Bilge Kül Kadır Han isminde birisidir. Hanedanlığın kuruluş devrindeki en önemli düşmanı, güneyindeki Samaniler idi. Karahanlılarda topraklar doğu-batı diye ayrılarak, yönetim sorumluluğu dağıtılıyordu. Doğu kısmının merkez şehri Talas'dı. Fakat güçlü Samani akınları sonrası, Kaşgar şehrine çekilmek zorunda kaldılar.

Satuk Buğra Han ve Müslümanlık Devri

Karahanlılara sığınan bir Samani şehzadesi vasıtasıyla, Satuk Buğra Han'ın o şehzadeden İslamiyeti öğrenip Müslüman olduğu söylenir. Fakat bu hikaye Satuk Buğra Han Menkıbesinde daha tasavvufi olarak anlatılır. Samani şehzadesinin Peygamberi rüyasında görerek, Satuk Buğra Han'ı İslamiyete davet etme emri aldığı yazılıdır.

Teferruatını bilememekle birlikte, Satuk Buğra Han'ın Samanilerin etkisiyle Müslümanlığı kabul ettiğini biliyoruz. Daha sonra amcası ile mücadele ederek yönetimi ele geçiriyor ve Müslümanlığı hanedanlık içerisinde yayıyor. Bu vakitten sonra artık, İslamiyet için savaş anlayışı hakim oluyor. Tabi ki de tek sebep bu değil, tarihteki her toplum ganimet kazanmak için, özetle ekonomik sebeplerle savaşlara girmiştir.

Yükselme Devri

Müslümanlığı kabul ettikten sonra, Samaniler ile Karahanlılar arasındaki büyük rekabet bir nebze duruldu. Zira iki hanedanlık da aynı dine inanıyorlardı. Buna rağmen aralarındaki barış fazla uzun sürmedi. Orta Asya'nın tek hakimi olmalıydı, iktidar boşluk tanımazdı ve Maveraünnehr iki başlılığı kaldırmıyordu. 

Karahanlıların başarılı hükümdarlarından İlig Han Nasr, 997'de Buhara'ya saldırdı. Bu ilk girişimde başarılı olmadıysa da 999 senesinde şehri zapt ederek Samani hanedanlığına son verdi. Fakat kurtulmayı başaran bir Samani şehzadesi, Selçuk Bey'in oğlu Arslan Yabgu'nun desteğiyle birkaç yıl daha hükümdarlığını duyurduysa da 1005 yılında öldürüldü ve Samaniler tarihten silinmiş oldu.

Gazneliler Sahneye Çıkıyor

Samanilerin Gazne şehrinin kontrolünü Sebük Tegin'e vermişlerdi. Tegin'in oğlu Mahmud (Gazneli Mahmud) 997'de babasının vefatı üzerine onun görevini devralmıştı. Esasında Karahanlılar, Gazneli Mahmud ile Ceyhun nehri sınır olmak üzere bir antlaşma imzalamışlardı. Fakat Karahanlılar bu antlaşmayı bozarak Horasan'a saldırdılar.

İlig Han Nasr, 1006-1008 tarihlerinde iki sefer Gazneliler karşısında mağlubiyete uğradı. Bunun üzerine büyük abisi Togan Ahmet Han'dan yardım istedi fakat abisi İlig Han'a yardım etmedi. Bunun üzerine İlig Han abisinin adını paralardan çıkarttı, onun üzerine birkaç sefer düzenledi. İlig Han'ın 1012 tarihinde vefatına kadar abisiyle aralarında böyle bir çatışma yaşandı.

Yönetimdeki Sorunlar

İlerleyen yıllarda hanedanda bir dizi karışıklıklar vuku' buldu. Yönetimi birçok hükümdar paylaşıyordu. Düzenli bir veraset sistemi olmadığı için taht üzerinde birçok kişi hak iddia edebiliyordu. Batıda Oğuzlar, güneyde ise Gazneliler daima bir tehdit unsuruydu. Fakat, Hazar denize çevresindeki Oğuzlar daha tehlikeliydi. Çünkü bunlar konar göçer, bozkır askerleriydi. Yenilseler bile bölgeden kaçıp tekrar toparlandıkları için tamamen imha edilmeleri imkansızdı.

Karahanlı hükümdarı Yusuf Kadır Han, 1025'te Gazneli Mahmud ile bu Oğuzların durumu üzerine bir antlaşma yapıyor. Oğuzların göç dalgası her iki hanedanlığın topraklarına da zarar verebilirdi. (Tıpkı günümüzdeki Suriye göçleri gibi.) 

Selçuklular Ortaya Çıkıyor

Yukarıda da bahsettiğimiz üzere, Selçukluları oluşturan ana unsur Oğuzlardır. Bu boy eski devirlerde Gök Türk Hakanlığı'na bağlı idi. Gök Türklerin çöküşünden sonra başı boş kalan Oğuzlar, Uygurların da yıkılmasıyla artık tamamen kendi başlarına kalmıştı. 961 yıllarında Selçuk Bey önderliğindeki bu boy, Cend şehri yakınına yerleşti.

Selçuk Bey ve takipçileri, buradaki varlıkları boyunca tam bir denge politikası izlediler. Cend'e yerleştikleri yıllarda Samaniler etkin güç olduğu için onların dinini yani İslamiyet'i benimsediler. Samaniler yıkıldıktan sonra Oğuzlar, Karahanlılar ve Gazneliler arasında sıkışıp kaldı. İki güç ile savaşan Selçuklular 1040 yılında Dandanakan'da Gazneliler'i büyük bir yenilgiye uğrattı. İşte bu savaş tarihçiler tarafından Selçuklu'nun resmen kuruluşu sayılmaktadır.

Karahanlılar'ın Yıkılışı

Selçukluların bu yükselişi Karahanlıları olumsuz etkiliyordu. Bundan başka kuzeyde Karahıtaylar ve Harezm bölgesinde Harezmşahlar zuhur etmişti. Malazgirt kahramanı Alp Arslan'ın oğlu Melikşah 1089'da Karahanlılar üzerine başarılı bir sefer düzenleyerek, hanedanı kendilerine bağladı. Artık roller değişmişti, Selçuklu Karahanlılara üstün geliyordu.

Fakat bölgedeki tek güç Selçuklu değildi. Karahıtaylar çok iyi savaşçılardı ve iktidarı Selçuklu'ya bırakmazlardı. Sultan Sancar, 1141 senesinde Hıtaylara karşı Katvan'da yenilerek canını zor kurtardı. Bunun neticesinde Karahıtaylar bölgedeki etkin güç konumuna geldiler. Karahanlılar artık Hıtayların bir kolu gibiydi. Fakat Karahanlılara son darbeyi vuranlar, Harezmşahlar oldu. 1212 yılında Semerkand'ı alarak hanedana son verdiler.

Karahanlı Eserleri ve Türk Tarihindeki Önemi

Karahanlıların çok iyi bir saray ve merkez teşkilatı vardı. Ordu genellikle Türkmen askerlerden oluşuyordu. Hükümdarın emrine her an amade olan bir koruma ordusundan da söz edilir. Bu korumaların sayısının en kalabalık 12 bin civarında olduğu söylenir.

Maveraünnehr'deki imar faaliyetlerinin yanında Karahanlıların bize bıraktığı en büyük miras, şüphesiz ki Divan-ı Lügat'it Türk ve Kutadgu Bilig adlı eserlerdir. Kaşgarlı Mahmut'un yazdığı Lügat ,bir Türkçe-Arapça  sözlüktür. İki dili mukayese eder. Bu eser bir ansiklopedi olarak zikredilebilir. Çünkü eserde atasözleri, bazı tarihi hikayeler, Türk boyları, yemek tarifleri ve dönemin Türk dünyasını gösteren bir harita gibi birçok bilgi bulunur.

İkinci eser Kutadgu Bilig, Divan-ı Lügati't Türk kadar ilgi görememiştir. Mehmet Fuat Köprülü, Kutadgu Bilig için 'Şehname'nin kötü bir taklidi' demektedir. Dönemin bilim dili Arapça olduğu için Divan-ı Lügat, daha fazla ilgi görmüş ve tanınmıştır. Kutadgu Bilig ise Hakani Türkçesiyle yazılmış, siyasetname türünde bir eserdi. Bu da eserin ulaşabileceği kişi sayısını sınırlıyordu. Bu sebeple Kutadgu Bilig, Divan-ı Lügat'it Türk eserinin ardında kaldı.

  • Reşat Genç, Karahanlı Devlet Teşkilatı, TTK, Ankara 2002

  • Diyanet İslam Ansiklopedisi, Karahanlılar XXIV,404-412, Abdülkerim Özaydın

  • A.Zeki Velidi Togan, 1966-67 Ders Yılı Notları

  • İlber Ortaylı, Türklerin Tarihi I, Timaş Yayınları, İstanbul 2015

  • Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti, Ötüken Neşriyat,İstanbul 2003

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
YORUMLAR
25.05.2016

Türk ülkesinde Türkçe isimler yerine ülkenin yarısından fazlasının Arapça isimleri olmasının sebebi olan hanedanı saygıyla anıyorum . Ayrıca sentezleme diye bir şey yoktur , İslam sentezlenebilecek bir şey değil . Arap kültürünü , inancını sana aşılar ya öyle yaşarsın yada bizim gibi kimlik bunalımı olan sorunlu bir toplum olursun . En basit örneği ; İsmi Türkiye , ırkı Türk , dili Türkçe olan bir ülkede yaşıyoruz ama halkın büyük çoğunluğu Arapça değil , kendi diliyle yani Türkçe ezan okutulup , ibadet yaptırılan dönemleri küfür ederek anıyor . İslam budur işte , insanı kendi diline , ırkına düşman eder . Şimdi bak bakıyım sentezlenmiş mi ?

25.05.2016

İslam bütün dünyaya gelmiştir güya ama nedense müslüman olan toplumlar kendi harika kültürlerini kaybetmiş alfabesi arapça dili arapça kelimelerle dolu araplardaki saç uzatma takıntısı kadına verilen değer gibi binlerce kültür almıstır araplar 4 halifeden 3 ünü öldüren bir millet kendilerine din gönderilecek kadar sapkın bir millet ama nedense müslümanlaştıkdan sonra sadece arap kültürünün özentisi olmuşuz

25.05.2016

Karahanlilari tarih kitabından kopyala yapistir yapmissin sanki editor kardeş baslikda ki sentezlemeye dahil ne kulturel ne geleneksel ne de yonetimsel bir aciklama var...

TÜM YORUMLARI OKU (11)