Sosyal medyada Türkiye'de gözlemlerini maddeler halinde döken bir felsefe doktoru yorumlarda kullanıcıları ikiye böldü. Kimileri tespitlerin yerinden olduğunu söyledi, kimileri de gereksiz olduğunu düşündü.
Sosyal medyada Türkiye'de gözlemlerini maddeler halinde döken bir felsefe doktoru yorumlarda kullanıcıları ikiye böldü. Kimileri tespitlerin yerinden olduğunu söyledi, kimileri de gereksiz olduğunu düşündü.
Herkesin 'durmadan' para konuştuğunu, zengin ya da eğitimli kesimlerin kendi içlerinde gruplar halinde yalıtılmış bölgelerde yaşadığını ve kendilerini kandırdıklarını, fakir ve eğitimsiz kesimin siyasetle oyalandığını, zengin ve eğitimsiz olanların da kendilerini parayla tatmin ettiğini belirtiyor.
Güzel olan bir şeye rastlamanın zor olduğunu belirten 'mechul muhayyil', güzel olanın ülkede gerginlik sebebi olduğunu belirtti. Gündelik hayatta rutin olmadığını, kişilerin sürekli rol yapmak zorunda olduğunu ve geleceğe dair beklenti olmadığını belirtti.
Ülkeye dair söylemlerin aksine 'gurur duyulacak çok az şey olduğunu' ve adaletsizlik duygusunun bir şekilde vatandaşı esir aldığını belirtti.
İnsanların kurabildikleri yegane 'sağlıklı' ilişkinin 'vicdan, merhamet, acıma' eksenin olup, temelinde de hınç ve öfke barındırdığını da belirtti.
Mümkün olan az mutluluğun da yemek üzerine kurulu olduğunu ancak kalitelinin de geçen senelere oranla düştüğünü gözlemlemiş.
Tespitlerin devamında herkesin bir şeyi taklit ettiğini, özünde ne yapması gerektiğini bilmediğini, sürekli bir başkalarını izleme hali olduğunu ve 'şarkı, dizi ve filmlerin de 'fevkalade kötü' olduğunu söylüyor.
Erkeklerin hislerine dair, sokakta yanından geçen bir kadın ya da kuyrukta önünde duran adam veya hareket eden hemen her şeyin meydan okuma olarak algılandığını, kadınların ise bu ortamda 'prenseslik ile hizmetçilik' arasına sıkıştığını, bu tespitlere göre herkesin tedirgin olduğunu' belirtiyor.
Sona gelindiğinde en trajik olanın 'hepsinin son derece normalleşmiş olması' olduğunu ve zengin-fakir, eğitimli-eğitimsiz kimsenin bu tarz tespitleri dahi duyacak sabrı kalmaması olduğunu hatta konuşulmasının dahi 'huzur kaçırmaktan' çekinildiği için istenmediğini söylüyor.
Herif son derece haklı.Cesurca yazmış.
bana kalırsa ülkenin genel sorunu herşeye alışmış olmamız ya da buna zorunlu bırakılmamız . aslında zorunda da değiliz ama ne hikmetse alışıyor gündelik yaşamımıza uyguluyoruz tabiri caizse ot gibi yaşıyoruz. millet iki kuruş zam için ayağa kalkıyor biz bı dahaki kazık neremize girecek diye bekliyoruz.
Ben bu sene lise son sınıf oluyorum ve şu son 2 günde 12 konusu olan logaritmayı bitirdim 10. Sınıfın yazından beri gecemi gündüzüme katıp ders çalışıyorum tyt netlerim 100ün altona düşmüyor bunların hepsi gelecek kaygısı geçim sıkıntısı yüzünden diğer mesleklere kıyasla daha çok maaşa sahip olan bi doktor olabilmek için çalışıyorum aslında hep öğretmen olmak istemişimdir ama şartlar çok kötü ve ben hayallerimi gerçekleştiremiyorum