Türkiye'nin Yetiştirdiği En Önemli Dermatologlardan Biri: Prof. Dr. Agop Kotoğyan, Nam-ı Diğer 'Kolsuz Agop'un Hikâyesi

'Kolsuz Agop' olarak tanınan ünlü dermatoloji doktoru Profesör Agop Kotoğyan hayatını kaybetti. Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli cilt uzmanlarından Agop Kotoğyan, bir çok ülkenin üniversitesinden teklif almasına rağmen Türkiye'de yaşamına devam etti. 'Neden gitmedin' sorusuna ise şu yanıtı vermişti: '' Bir ülkeyi sevmek demek, bu topraklarda geçirdiğin güzel ve iyi günleri sevmek demek değildir. İyi günde ve kötü günde burada olmak, vatanın yanında kalmak demektir yurt sevgisi.''

Tek kolu olmadığı için 'Kolsuz Agop' lakabıyla tanınan ünlü profesör, 79 yaşında hayata gözlerini yumdu. Bir süredir İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavi gören ve durumunun ağırlaşması üzerine yoğun bakım ünitesine alınan Kotoğyan, tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi.

Kotoğyan için 16 Şubat'ta mezun olduğu İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde tören düzenleneceği öğrenildi.

Profesör Agop Kotoğyan'ın vefatını CHP İstanbul Milletvekili Selina Doğan, kişisel Twitter hesabından duyurdu 👇

İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.

Kolunu pres kaptı

1938 yılında İstanbul’a göç ederek Samatya’ya yerleşen yoksul bir ailenin ilk çocuğu olan 'Cildiyeci Kolsuz Agop'un efsane yaşam hikayesi 13 Şubat 2005 yılında Hürriyet Gazetesi'nde şöyle anlatılmıştı:

Agop’un babası Kirkor Kotoğyan, 1911 doğumlu. Kirkor Bey, 25 yaşındayken Yozgat’ın İğdere Köyü’nde yaşayan Makruhi Hanım’la evlenmiş. Aile 1938’de İstanbul’a gelmiş ve Samatya’ya yerleşmiş. 'Kolsuz Agop', 1939'da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Cerrahpaşa’daki hastanesinde doğmuş. Agop, daha ilkokuldayken işe başlamış. Mezun olduğu yıl bir gümüş atölyesinde çalışıyormuş. Sıcak, çok sıcak bir yaz günü, gümüş kalıpları plaka haline getirmek için kullanılan presin silindiri iş önlüğünün kolunu kapmış. Sonra da elinin tamamı omuzuna kadar presin altında un ufak olmuş.

1957'de İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazandı

Hastaneye vardığında doktorlar, ‘Bu çocuk yaşamaz’ demiş. Ameliyat olmuş, günlerce komada kalmış ve bir gün gözlerini açıp hayata yeniden merhaba demiş. Kaderin cilvesi bu ya, yine Cerrahpaşa Hastanesi’ndeymiş.

Daha sonra eğitim hayatına devam eden Kotoğyan, Ortaokulu ve liseyi başarıyla bitirdikten sonra 1957’de İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazanınca doğduğu, yeniden hayata döndüğü Cerrahpaşa Hastanesi’nde bulmuş kendini.

1964'te asistan olarak göreve başladı

1963’te okul birincisi olarak doktorluk diplomasını almış. Bir yıl Çapa’nın Deri ve Frengi Hastalıkları Kliniği’nde çalışmış. 1964’te Cerrahpaşa’daki Dermatoloji Kürsüsü’nde asistan olarak göreve başlamış. Uzmanlık tezinin başlığı, ‘İmpetigo Herpetiformis Vak’aları Üzerinde Klinik ve Biyoşimik Araştırmalar.’ Yani uçukla ilgili çalışmış.

Evde ne kadar sökük ve yırtık varsa dikti

Dr. Kotoğyan, 1952’de geçirdiği kazadan önce çoğu kişi gibi sağ elini kullanırmış. Onu kaybedince sol eliyle iş görebilmek için çok çalışmış. En büyük zorluğu da üniversitedeyken çekmiş. Tek eliyle tüplerden şırıngaya ilaç çekmeyi, bu ilacı hastaya enjekte etmeyi öğrenmek için geceleri hastanede nöbete kalmış, evde portakallara su şırınga edermiş. Dikiş atmayı öğrenmek için ise, evde ne kadar sökük ve yırtık varsa dikermiş. İki yıl içinde tüm bu işleri kimseden yardım almadan tek başına yapıyor hale gelmiş.

Dünyanın birçok ülkesinde dersler verdi

Dünyanın birçok ülkesinde dersler, konferanslar vermiş, nam salmış. Özellikle son iki yılda dışarıdan gelen hasta sayısında büyük bir artış olmuş. Uluslararası tıp dergilerinde yayımlanan makalelerinin sayısı 300’ü aşmış, cilt hastalıkları üzerine iki kitap yazmış.

"Doğrudur, dedemi, çocukluğumu, kolumu kaybettim. Ama yolumu kaybetmedim."

Birçok ülkenin üniversitesinden teklif almış: Almanya, Fransa, Kanada, Amerika... ‘Burada kal, kürsünün başına geç’ demişler. O, bunların hepsini elinin tersiyle geri çevirmiş. ‘Ermeni olduğun için dedeni, fukara olduğun için kolunu kaybettiğin o ülkede ne işin var’ demişler, gülmüş geçmiş. Peki ne düşünmüş? ‘Evet doğrudur: Ülkemde çok acı çektim. Sefaletin dibinde yaşadım. Doğrudur: Dedemi, çocukluğumu, kolumu kaybettim. Ama yolumu kaybetmedim. Bu ülkede yaşayan milyonlarca insandan hiçbir zaman farklı olmadığımı düşündüm. Bu topraklarda yaşayan tüm insanları kardeşim olarak benimsedim. Bir ülkeyi sevmek demek, bu topraklarda geçirdiğin güzel ve iyi günleri sevmek demek değildir. İyi günde ve kötü günde burada olmak, vatanın yanında kalmak demektir yurt sevgisi.'

Sosyal medyadan Kolsuz Agop'a veda mesajları...

İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.
İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.
İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.
İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.

Popüler İçerikler

Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho ile İlgili İspanya'dan Transfer İddiası Var
Wanda Nara'nın Icardi'nin Mesajını İfşaladıktan Sonra L-Gante'yle Yaptığı Paylaşım Icardi Fanlarını Kızdırdı!
Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"
YORUMLAR
13.02.2018

MEKANI CENNET OLSUN ...ŞU ÖBÜR İÇERİKTE SALAK SALAK SAĞA SOLA SALDIRAN HEDEF GÖSTEREN ÇOMARLARDAN AYNI BAŞARIYA TEPKİ HASSASİYETİNİ BU KOCA PROFESÖR İÇİNDE BEKLİYORUZ....ALEVİ CENAZESİNE GİTMEME KARARI ALAN GN KURMAY BAŞKANI OLAN ÜLKEDE BU YABANCI FARKLI DİNE MENSUP İNSANA NE GÖZLE BAKARSINIZ KİM BİLİR...ŞEHİTLERİ BİLE AYIRAN AMK ORTADOĞU ZİHNİYETLİ OROSPU EVLATLARI...

daha önceden tanımamıştım ama adam gibi adammış. güya türk olan adamlar bile yurtduşında çalışırken bu adam gitmemiş helal olsun. zaten bu çağda ırk milliyet tartışan net cahildir

14.02.2018

Yurt dışında çalışanları eleştirmeyi de çok doğru bulmuyorum. Ne yazık ki ülkemizde bilime ve bilim insanına verilen değer çok az. Bi bilim insanı burada ne uzar ne kısalır. Kaç defa okudum millyetçi duygularla "Ben ülkemde çalışmak istiyorum." Diyerek Türkiye'ye gelen, desteklenmek yerine bilgisayar başına oturtulup angaryalarla uğraşması beklenen bilim insanlarını. Zaman zaman teknoloji alanında ufacık Türk çocukların robotlar vs yapıp uluslar arası yarışmaları kazandığını duyuyoruz. Bunların altını biraz eşelersen çocukların o minicik ama karmaşık robotları milyarlarca lira harcayarak yurt dışından getirtilen parçalarla ailesinin parasıyla yaptığını, koşturmuşlat ama devlet destek olmamış. Sonra bu çocuk daha iyi imkanlar vaat eden bi ülke varken neden kalsın burada. Dünyanın en değerli madeni zeki ve yetenekli insanlar ama ısrarlar işlememekte inat ediyoruz. Bu ko.uda milliyetçiliğe lüzum yok giden gitsin insanlığa faydası olsun.

Uzun zamandır bu ülkede her kesimden insanın aynı fikirde olduğunu görmemiştim. Gerçekten çok güzel insanmış. Arkasından tek bir kötü laf eden görmedim.

13.02.2018

İLGİ ALANLARINA GİRMMEİŞTİR ONDANDIR DOSTUM YOKSA ALEVİ DİYE ŞEHİDİ ŞEHİT SAYMAYAN KİTLELERİN OLDUĞU ÜLKE BURASI...

TÜM YORUMLARI OKU (14)