Pestisit kullanımının çevresel ve sağlık üzerindeki olumsuz etkileri göz önüne alındığında, alternatif tarım yöntemleri büyük bir önem kazanıyor. Bu bağlamda agroekoloji, doğa dostu bir tarım yöntemi olarak öne çıkıyor. Uluslararası Organik Tarım Vakfı’na göre, agroekolojik tarım yöntemleri, pestisitlerin yarattığı riskleri minimize ederek, toprak, hava ve su kalitesini iyileştirmekte ve sürdürülebilir bir tarımsal üretim modeli sunuyor.
İyi olan kısmı, Türkiye’de agroekolojiye olan ilgi giderek artıyor ve 2022 itibarıyla organik tarım yapılan alanlar 500 bin hektarı geçti. Bu alanda faaliyet gösteren çiftçi sayısının 100 binin üzerine çıktığı tahmin ediliyor. Ama yeterli değil… Agroekoloji, aynı zamanda ekonomik olarak da çiftçilere destek sağlayarak, yerel tohumların kullanımı ve biyolojik çeşitliliğin artırılması gibi avantajlar da sunuyor.
Agroekolojik tarım, pestisit kullanımının zararlarını ortadan kaldırmanın yanı sıra, tarımsal üretimde verimliliği artırmak ve çevresel sürdürülebilirliği sağlamak için en uygun yöntem olarak tavsiye ediliyor.
Avrupa Birliği, 2018 yılında neonikotinoid grubu üç pestisitin açık alanda kullanımını yasakladı. Bu karar, arılar ve diğer tozlayıcılar üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle alındı.
Gıda izlenirliği ile tarım ilaçlarının kullanımı takip edilmelidir. Gıda izlenirliği, tüketici bilinci ile birlikte, üreticinin de bilinçlenmesini sağlayarak sorunun denetiminde ve maliyet hesabında da etkili olacaktır.
Toprak fakirleşiyor
Uzmanlar, pestisitlerin uzun vadede tarımsal üretim ve ekosistem üzerindeki olumsuz etkilerini vurgulamaktadır. FAO tarım uzmanlarından Dr. John Peterson, “Pestisit kullanımı toprağı fakirleştiriyor ve uzun vadede tarımsal verimliliği düşürüyor. Bunun yerine agroekolojik yöntemler hem verimliliği artırmak hem de çevresel sürdürülebilirliği sağlamak için en iyi seçenek.” ifadelerini kullanıyor.
Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uludağ, pestisit kullanımındaki artışın çevre ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekerek, “Agroekolojik yöntemlerin benimsenmesi ve entegre zararlı yönetimi uygulamalarının yaygınlaştırılması önemlidir.” diyor.
Organik tarımın teşvik edilmesini isteyen, Dr. Philip Landrigan (Mount Sinai Tıp Fakültesi'nden çocuk sağlığı ve çevre tıbbı uzmanı) kullanım dozuna işaret ederek uyarıyor: 'Düşük dozlarda bile pestisitlere maruz kalmak, özellikle çocuklarda, beyin gelişimini etkileyebilir ve uzun vadeli nörolojik sorunlara yol açabilir”.
Tarım için gerekli olan
Türkiye’nin pestisit gerçeği, tarımsal üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması açısından ciddi bir sorunu ortaya koyuyor. Pestisit kullanımının azaltılması, çevresel ve sağlık risklerinin minimize edilmesi ve agroekolojik tarım yöntemlerinin yaygınlaştırılması, sağlıklı bir gelecek için zorunlu adımlardır. Türkiye, tarım politikalarını bu doğrultuda revize etmeli ve zehirsiz, doğa dostu üretim metotlarını desteklemelidir.
Pestisitlerin zararlarını minimize etmek için atılacak adımlar, sadece tarım sektörünün değil, aynı zamanda toplum sağlığının ve çevresel sürdürülebilirliğin korunmasını da sağlayacaktır. Bu bağlamda, Türkiye’nin pestisit kullanımını azaltarak alternatif tarım yöntemlerini benimsemesi, gelecek nesillere sağlıklı ve sürdürülebilir bir tarım mirası bırakmanın en etkili yoludur.
En önemlisi de ülkenin bütün gıdalarını ağız tadıyla tüketme hakkını insanlarımıza çok görmemeliyiz!
Linkedln
Facebook
X
Instagram
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio