Türkiye’nin Pestisit Gerçeği

Cehalet öldürür, öldürmese de süründürür… Daha önce, “tohum” konusunu yazmıştım, tarım ilaçları daha geniş ifadesiyle pestisit konusuna değinmesem konu eksik kalırdı. Maalesef pestisit konusunda bilgisizliği aşan bir cehalet etkisini sürdürmeye devam ediyor.

Birincisi, tarım ilacı tehdidi ölüme varan sonuçlar doğuruyor.

Ciddi sağlık sorunları taşımasına rağmen, tarım ilaçları çok rahat ulaşılabilir bir şekilde satılıyor. Pestisit ile ilgili verilere baktığımızda da görüyoruz ki kullanımında da bilinçsizlik had safhaya ulaşmış halde. Aynı şekilde yem üretiminde ve hayvancılıkta da antibiyotik ve hormon kullanımı da tahminlerin ötesinde. Her iki alanda yeni düzenlemeler yapılması gerekiyor.  

Pestisitler, tarımda zararlıları, istenmeyen otları ve bitkilere ve ürünlere zarar verme potansiyeli olan böcekleri yok etmek ve kontrol altına almak için kullanılan bütün kimyasal maddelerin genel adıdır. 

Kimyasal yapısı ve işlevine göre sınıflandırılan pestisitlerin böcek ilacı, herbisit ve fungisit gibi türleri vardır. Maalesef, verimlilik, bitki koruma ve büyüme için kullanılan pestisitler ürünlerde kalıcı olabiliyor. Meyve ve sebze gibi gıdalar düzgün bir şekilde yıkanmaz ve tüketilmezse pestisitler, ölüme varan ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. 

2013 yılında, Brezilya’nın Mato Grosso eyaletinde uçakla yapılan pestisit uygulaması sırasında bir okulun üzerine yanlışlıkla ilaç püskürtülmesi sonucu 92 öğrenci ve öğretmen zehirlenme belirtileri göstermişti. Bu olay, havadan ilaçlama yöntemlerinin risklerini gözler önüne seriyor. Benzeri olaylar dünyanın farklı yerlerinde yaşanmaya devam ediyor. 

Pestisit kullanılmasının birçok olumsuz yönü var. Türkiye, tarım sektörüyle öne çıkan ülkelerden biri olarak hem iç hem de dış pazarlara büyük miktarda tarımsal ürün tedarik ediyor. Ancak, son yıllarda tarımsal üretimde pestisit kullanımındaki hızlı artış, çevresel ve sağlık risklerini de beraberinde getiriyor. Pestisit kullanımının tarım verimliliği, çevre ve insan sağlığı ile birlikte sürdürülebilir tarım için alternatif yöntemler üzerine daha fazla düşünmeyi gerektiriyor.  

Artan pestisit kullanımı

Türkiye’de pestisit kullanımı, 2014-2018 yılları arasında yüzde 51 oranında artış gösterdi. Bu artışa rağmen, birim alandan alınan verimde beklenen iyileşmeler sınırlı kaldı. Buğdayda hektar başına verim artışı yüzde 14,17 iken, sebzelerde bu oran yüzde 7,82’lerde görülüyor. Her ne kadar son iki yılda pestisit kullanımında artış durağana dönmüş olsa da; bu veriler, pestisitlerin verim artışı üzerindeki sınırlı etkisini ortaya koymakta ve pestisit kullanımının iddia edildiği gibi üretimi artırmadığını gösteriyor.

Özellikle, Türkiye gibi tarım arazilerinin yüzde 3 oranında azaldığı bir ülkede, pestisit kullanımının çevresel sorunları artırdığı ve tarım alanlarının uzun vadede verimliliğini düşürdüğü görülüyor. Pestisitler sadece zararlıları yok etmekle kalmayıp, faydalı böcekler ve mikroorganizmalar üzerinde de yıkıcı etkiler oluşturduğu biliniyor. Bu durum, ekosistemin dengesini bozarak tarım alanlarının sürdürülebilirliğini de tehdit ediyor. 

Sadece meyve ve sebzeler mi risk altında? 

Queensland Üniversitesi tarafından yürütülen yeni araştırma, Avustralya’nın kuzeydoğusunda yer alan Great Barrier Reef'ne boşaltılan derelerdeki ve nehirlerdeki pestisit karışımlarının analizini gerçekleştirdi.

Bölgeye boşaltılan 15 su yolundan 2.600 su örneğini analiz etti. Numunelerin yüzde 99,8'inin herhangi bir tek su numunesinde 20'ye kadar pestisit içeren karışımlar içerdiği görüldü.

Sadece Türkiye’nin sorunu değil

Dünya genelinde pestisit kullanımı, 1990’dan 2019’a kadar yüzde 81 arttı. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, gelişmekte olan ülkelerde bu artış daha belirgin hale geldi. Hindistan’da pestisit kullanımı 2006-2019 yılları arasında yüzde 37 artarken, Brezilya’da bu oran yüzde 190 gibi çarpıcı bir seviyeye ulaştı. 

Türkiye’nin pestisit kullanımı, özellikle sebze ve meyve üretiminde yoğunlaşmakta ve bu durum hem çevre hem de insan sağlığı üzerinde ciddi tehditler oluşturuyor. Tohum ile ilgili yazımda da bahsetmiştim; Avrupa Birliği’nin Gıda ve Yemler İçin Hızlı Alarm Sistemi (RASFF) 2023 raporuna göre, Türkiye, pestisit kaynaklı bildirimlerde yine ilk sırada yer alıyor ve ihraç edilen ürünlerde yüksek oranda pestisit kalıntıları tespit ediliyor. Neredeyse her ay medyaya yansıyan; Avrupa’dan dönen biber, üzüm, kayısı, domates haberlerinin en önemli sebebi pestisitlerdir.

Pestisitlerin etkileri

Pestisitlerin çevresel etkileri, toprak verimliliğinin azalmasından biyoçeşitliliğin tehdit edilmesine kadar uzanıyor ve küresel gıda güvenliğini tehlikeye atıyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) verilerine göre, her yıl dünya genelinde yaklaşık 3 milyon kişi pestisit zehirlenmesine maruz kalıyor ve bunların yaklaşık 220.000'i hayatını kaybediyor. Bu rakamlar, sorunun küresel ölçekteki ciddiyetini gösteriyor.  

Çin’de yapılan bir araştırmada ise, tarım arazilerinin yüzde 20’sinin pestisitler ve diğer kirleticiler nedeniyle tarıma elverişsiz hale geldiğini gösteriyor.

Sağlık uzmanları, bazı pestisitler kanserojen olabileceği gibi bazıları da sinir sistemini etkilediğini belirlediler.

Pestisitin anlık etkileri, burunda yanma, batma ve kaşıntı, boğaz ve cilt tahrişi, döküntü şeklinde görülüyor. Bulantı ve baş dönmesi de yaygın olarak yaşanan durumlardandır.

Pestisitin sağlığa zararları uzun vadede kendini gösterebilir. Beyin hasarı, doğum kusurları, kısırlık, böbrek, akciğer hasarları pestisitin uzun vadede etkileri olabiliyor. Pestisite maruz kaldıktan sonra etkileri haftalar hatta aylar sonra ortay çıkmayabilir ve bu durum da sağlık üzerindeki etkilerini ilişkilendirmek zorlaşabilir. İşte istatiksel verilerin gösterdiğinden daha ciddi sonuçları olan bir sorundan bahsediyoruz. 

2020 yılında Nature Communications dergisinde yayınlanan bir çalışma, zararlı haşerelere karşı kullanılan neonikotinoid sınıfı pestisitlerin arılar üzerindeki etkisini inceledi. Araştırma, bu pestisitlerin arıların öğrenme ve hafıza yeteneklerini olumsuz etkilediğini ve koloni çöküşlerine katkıda bulunabileceğini gösterdi. Arıların ölümü, yaşamın ölümü demektir. Meyvelerin ve sebzelerin çiçek açıp meyveye vermesi için arılara ihtiyacı vardır. Ne yazık ki arı ölümlerinin başlıca nedenleri arasında pestisitler başta geliyor.

Pestisite alternatif çözümler

Pestisit kullanımının çevresel ve sağlık üzerindeki olumsuz etkileri göz önüne alındığında, alternatif tarım yöntemleri büyük bir önem kazanıyor. Bu bağlamda agroekoloji, doğa dostu bir tarım yöntemi olarak öne çıkıyor. Uluslararası Organik Tarım Vakfı’na göre, agroekolojik tarım yöntemleri, pestisitlerin yarattığı riskleri minimize ederek, toprak, hava ve su kalitesini iyileştirmekte ve sürdürülebilir bir tarımsal üretim modeli sunuyor.

İyi olan kısmı, Türkiye’de agroekolojiye olan ilgi giderek artıyor ve 2022 itibarıyla organik tarım yapılan alanlar 500 bin hektarı geçti.  Bu alanda faaliyet gösteren çiftçi sayısının 100 binin üzerine çıktığı tahmin ediliyor. Ama yeterli değil… Agroekoloji, aynı zamanda ekonomik olarak da çiftçilere destek sağlayarak, yerel tohumların kullanımı ve biyolojik çeşitliliğin artırılması gibi avantajlar da sunuyor. 

Agroekolojik tarım, pestisit kullanımının zararlarını ortadan kaldırmanın yanı sıra, tarımsal üretimde verimliliği artırmak ve çevresel sürdürülebilirliği sağlamak için en uygun yöntem olarak tavsiye ediliyor.

Avrupa Birliği, 2018 yılında neonikotinoid grubu üç pestisitin açık alanda kullanımını yasakladı. Bu karar, arılar ve diğer tozlayıcılar üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle alındı.

Gıda izlenirliği ile tarım ilaçlarının kullanımı takip edilmelidir. Gıda izlenirliği, tüketici bilinci ile birlikte, üreticinin de bilinçlenmesini sağlayarak sorunun denetiminde ve maliyet hesabında da etkili olacaktır. 

Toprak fakirleşiyor

Uzmanlar, pestisitlerin uzun vadede tarımsal üretim ve ekosistem üzerindeki olumsuz etkilerini vurgulamaktadır. FAO tarım uzmanlarından Dr. John Peterson, “Pestisit kullanımı toprağı fakirleştiriyor ve uzun vadede tarımsal verimliliği düşürüyor. Bunun yerine agroekolojik yöntemler hem verimliliği artırmak hem de çevresel sürdürülebilirliği sağlamak için en iyi seçenek.” ifadelerini kullanıyor. 

Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uludağ, pestisit kullanımındaki artışın çevre ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekerek, “Agroekolojik yöntemlerin benimsenmesi ve entegre zararlı yönetimi uygulamalarının yaygınlaştırılması önemlidir.” diyor.  

Organik tarımın teşvik edilmesini isteyen, Dr. Philip Landrigan (Mount Sinai Tıp Fakültesi'nden çocuk sağlığı ve çevre tıbbı uzmanı) kullanım dozuna işaret ederek uyarıyor: 'Düşük dozlarda bile pestisitlere maruz kalmak, özellikle çocuklarda, beyin gelişimini etkileyebilir ve uzun vadeli nörolojik sorunlara yol açabilir”. 

Tarım için gerekli olan

Türkiye’nin pestisit gerçeği, tarımsal üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması açısından ciddi bir sorunu ortaya koyuyor. Pestisit kullanımının azaltılması, çevresel ve sağlık risklerinin minimize edilmesi ve agroekolojik tarım yöntemlerinin yaygınlaştırılması, sağlıklı bir gelecek için zorunlu adımlardır. Türkiye, tarım politikalarını bu doğrultuda revize etmeli ve zehirsiz, doğa dostu üretim metotlarını desteklemelidir.

Pestisitlerin zararlarını minimize etmek için atılacak adımlar, sadece tarım sektörünün değil, aynı zamanda toplum sağlığının ve çevresel sürdürülebilirliğin korunmasını da sağlayacaktır. Bu bağlamda, Türkiye’nin pestisit kullanımını azaltarak alternatif tarım yöntemlerini benimsemesi, gelecek nesillere sağlıklı ve sürdürülebilir bir tarım mirası bırakmanın en etkili yoludur. 

En önemlisi de ülkenin bütün gıdalarını ağız tadıyla tüketme hakkını insanlarımıza çok görmemeliyiz!

Linkedln

Facebook

X

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
Kasımpaşa’nın 18 Yaşındaki Futbolcusu Yasin Özcan 8 Milyon Euro’ya Aston Villa’ya Transfer Oluyor
Volkan Demirel, Elini Sıkmadığı Şenol Güneş'le Arasında Geçen Diyaloğu Anlattı