Türkiye'nin Enflasyonla Mücadelesi: Osmanlı'dan Bu Yana Kanayan Yara mı? Yapılanlar Doğru mu?

Enflasyon Z kuşağının yeni karşılaştığı bir süreç olsa da Türkiye'nin geçmişinde kanayan bir yara olarak günümüzde de yeniden canlandı.

Uzmanların henüz pik yapmadığını düşündükleri enflasyonla Türkiye'nin mücadelesi geçmişte nasıldı?

Bu dönemde yapılan mücadele ise iktisat kurallarına uygun mu? Dünyada yükselen enflasyon bizi nasıl etkiliyor?

'Türkiye'de enflasyonun dünü ve bugünü' başlıklı Meraklısına Güncel İktisat yayında Prof. Dr. Şevket Pamuk ve Prof. Dr. Refet Gürkaynak anlatıyor.

Enflasyonu kontrol altına almanın bir yolu var mı?

Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Refet Gürkaynak enflasyonun tanımını yaparak başlıyor söze; enflasyonun pahalılık değil yani fiyat artışı değil fiyat artış hızı olduğunun altını çiziyor. Yani fiyatlardaki artış oranından ziyade artış hızının yüzde oranı ile gösterildiğini belirtiyor. Hane halklarının ortalama harcama ya da tüketim sepetlerinin bir ortalaması gibi düşünülebilecek olan enflasyon herkesin harcama durumu farklı olduğu için bir miktar farklılıkların hissedilebileceğini de hatırlatıyor. 

Konuşmasının ikinci bölümünde de enflasyonun en temel belirleyicisinin beklenti olduğunun altını çizerken, bu beklentileri de merkez bankalarının yönettiğini hatırlatıyor. Paranı değerini yöneterek enflasyonun kontrol altına alınabileceğini belirten Gürkaynak, şu dönem yaşananların ise bizim iç dinamiklerimizin eseri olduğunu dünyadaki enflasyonist ortamdan ayrışmamızın normal olduğunu da ekliyor. Aralık ayı enflasyonunun ABD'nin 10 yıllık birikimli enflasyonun eşit olduğunu da belirtiyor.

Türkiye tarihinde en yüksek enflasyon hangi dönemde yaşandı?

Ekonomi tarihçisi Prof. Dr. Şevket Pamuk Türkiye tarihinde enflasyonun her dönemde var olduğunu belirtiyor. Osmanlı'da enflasyonun daha çok savaş dönemlerinde çıktığını, Türkiye tarihinde en yüksek enflasyon süreçlerinin de yine savaş dönemlerinde olup 1. ve 2. Dünya Savaşlarında yaklaşık yüzde 300-400 oranında enflasyon görüldüğünü belirtiyor. Osmanlı'da toplumsal huzursuzlukların da genel olarak enflasyonist dönemlerde meydana geldiğini açıklıyor. 

Pamuk, Türkiye'de fiyat düşüş dönemlerinin de 1929 buhranı döneminde 1930'larda yaşandığının altın çiziyor.

Türkiye'de enflasyonun dünü ve bugünü - Meraklısına Güncel İktisat (Şevket Pamuk ve Refet Gürkaynak)

Bu içerikler de ilginizi çekebilir...

2022 Beklentileri Açıklandı: Türkiye Ekonomisinde Dalgalanma Sürerken, Borsada Getiri Artacak!
Enerji Krizinde Sanayi Kesintisi Hepimizi Nasıl Etkileyecek: Uzmanlar Neler Söylüyor?
Hazine Bakanı Nebati Dolar İçin Tarih Verdi: Merkez Bankası İçin Ne Dedi?
Erdoğan, Dolar ve Enflasyon Hakkında Konuştu: İş Adamlarından Ne İstedi?

Popüler İçerikler

Halay Başkanı Mahmut Tuncer'in Estetikli Yeni Görüntüsü Sizi Çok Şaşırtacak
Avukatı Doğruladı: Tutukluluğunun Devam Etmesini Kaldıramayan Dilan Polat İntihara Kalkıştı!
Koşun Kaos Var: Demet Akalın Programına Gülben Ergen'i Konuk Edince Seren Serengil'in Tepkisi Sert Oldu!
YORUMLAR
25.01.2022

Türkiye 'deki enflasyonun nedeni, bu ülkede yaşayanların ta kendisidir. Son 1-2 yıldır Türkiye siyasi tarihini inceliyorum, ortalama her 20 senede 1 büyük kriz yaşanmış. Halk Y yönetimini değiştirmiş, gelen X yönetimi, önceki yönetimin neden olduğu sıkıntıları gidermiş. Halk sıkıntıları gideren X yönetimine tam destek vermiş. X yönetimi bu tam destekle güç zehirlenmesi yaşayıp, sıkıntılı kararlar almaya başlamış. Halk "en azından eskisinden daha iyi durumdayız" demiş, X yönetiminin sıkıntılarını görmezden gelerek destek vermeye devam etmiş. En sonunda bu sıkıntılı kararlar krize neden olmuş. Ancak kriz meydana geldikten sonra X yönetimini değiştirmiş, Z yönetimi gelmiş. Özetle kriz yaşanana kadar bu ülke yönetimini değiştirmiyor. Cebi biraz para görünce, o yönetime ölümüne destek veriyor. Cebindeki para bittikten sonra desteğini kesiyor. Desteği kesmek için cebindeki paranın bitmesini bekliyor.

25.01.2022

Bu kriz sarmalından çıkmak için en önemli yapılması gereken 2 şey var; Birincisi, muhalefetin sürekli dile getirdiği gibi siyasi ahlak yasası çıkarılması lazım. Her ne koşulda olursa olsun, ülke yönetiminde söz sahibi olanlar, siyaset yaptığı süre boyunca maaşlarından 1 kuruş fazlasını kazanamaması lazım. Kazandığı taktirde siyasi hayatının bitmesi lazım. İkincisi, dünya tarihinin gördüğü en mükemmel kişi bile olsa, bu ülke yönetiminde 2 dönemden fazla siyaset yapamaması lazım. 2 dönem bittikten sonra sıradan vatandaştan farksız olması, ülke yönetimindeki bütün icraatları için hesap verebiliyor olması lazım. Bu 2 madde "değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez" maddesi olarak, anayasaya eklenmesi lazım.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ