Bu sözde gazeteciler tarafından kirletilen medyada kelimenin tam anlamıyla kanalizasyon patladı, pislik ortaya saçıldı. İktidar yandaşı sözde gazeteciler Hadi ve Süleyman Özışık kardeşler ile televizyon haber sunucusu Veyis Ateş’ın, siyaset- medya- mafya üçgenindeki faaliyetleri, haksız kazanılan mal varlıkları, gazetecilik görünümünde yaptıkları… Bu sözde gazetecilerin bakanlarla, yargı mensuplarıyla akçeli ilişkileri; milyon dolarlarla ifade edilen rüşvetler, servetleri… Kara paracı kaçak iş insanı ‘Abla’ dediği gazeteci, ses kasetleri, rüşvetin paydaşları… Yenilir yutulur işler değildi.
Bu rezaleti ortaya çıkaran ne acıdır ki ülkenin yargısı ve polisi değil, yurt dışına kaçan ve kırmızı bültenle aranan bir mafya lideri oldu. Siyaset- mafya- medya üçgeninde kuşatılmaya çalışılan Türkiye’nin kurtulması için öncelikle medyanın temizlenmesi gerekiyor.
Gazeteci, mafyanın ve siyasetin çıkarı için değil halk adına görev yapar, kamu haklarının bekçisidir. Gazeteci aç kalır ancak ,Sedat Simavi’nin dediği gibi, “Mesleğine sahip çıkar, eğer kalemine sahip çıkamaz ise kırar, ama satmaz.” Onurunu ise asla.