Cezaevleri bir ülkenin aynasıdır. Cezaevlerinde gerçekleştirilen katliamlarla, yükselen ağıtlarla, yitirilen canlarla ve tabi ki insanlık onuruna yakışmayan koşul ve muamelelerle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin karnesinin iç açıcı olmadığını biliyoruz. Cezaevleri duvarları ardında ölüme terk edilen hasta mahpusların çığlıklarını duymayan iktidara sesimizi duyurmak için haklı mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Bugüne kadar iktidar ya yükselen çığlığımızı duymazdan geldi ya da kısa vadeli çözüm yaratıyor algısı ile haklı taleplerimizi öteledi.
Bizler hasta mahpus sorununun birkaç hasta mahpusun tahliyesi ile çözümlenmeyeceğini çok iyi biliyoruz. Hasta mahpusların tahliyesini neredeyse imkansız hale getiren yasal engeller kaldırılmadıkça cezaevinden tahliye edilecek canımız, iktidarın insafına kalmaktadır. Ve iktidar her defasında bir lütufta bulunuyormuş edası ile davranmaya devam etmektedir. Mevcut iktidar veya yerine gelecek olan yeni iktidar bilmelidir ki dört duvar arasında ölümün eşiğine getirilen canlarımız hiçbir pazarlığın parçası yapılmayacaktır.
Türkiye cezaevlerinde yaşama tutunmak için mücadele eden mahpusları haykırışımızla cesaretlendirmek ve yalnız olmadıklarını göstermek istiyoruz. Hiçbir gündem ve koşulda cezaevlerinde bulunan hasta mahpusları unutmayacak, unutturmayacağız. Donarak ölmek üzere olan insanlığımızı uykuya teslim etmeyeceğiz!
İHD verilerine göre Türkiye cezaevlerinde 282’si ağır olmak üzere toplam 721 hasta mahpus yaşamak için, hayatının geri kalanını sevdiklerinin yanında geçirebilmek için duvarları aşmaya çalışıyor. Aşılmaya çalışılan sadece hapishane duvarları değildir. Hasta mahpusların yaşamı önüne set çekilen dünyanın en acımasız barajlarıdır aşılmak istenen. Hasta mahpuslar temsiliyet ya da sosyal itibar mücadelesi yürütmüyorlar, vekaleten yönetmek için aday değiller, tabutları kırıp zindanları aşıp en temel hak olan yaşama hakkını asaleten istiyorlar, bunun için mücadele ediyorlar.