Alman havayolları şirketi Germanwings’e ait Barselona-Düsseldorf seferini yapan ve Alpler’e çakılan uçağın düşmesinde sorumluluğun yardımcı pilot Andreas Lubitz’de olduğu düşünülüyor. Son olarak Lubitz’in psikolojik rahatsızlık geçirdiği ve rahatsızlığını çalıştığı şirketten sakladığı açıklandı. Peki örneğin Türkiye’de psikolojik rahatsızlığı olan bir pilot uçak uçurabilir mi? Bunu önlemek için yeterli denetim ve mekanizmalar mevcut mu?
Türkiye Havayolu Pilotları Derneği Talpa’nın Genel Koordinatörü Behçet Kömürcü, pilot adaylarının sertifika almadan önce çok sıkı bir takım muayenelerden geçtiklerini ifade ediyor.
20 yıl Türk Hava Kuvvetleri’nde, 21 yıl da Türk Hava Yolları uçaklarında kaptanlık yapmasının ardından emekliye ayrılan Kömürcü, “Pilot eğitimine başlamak için üniversite mezunu olmak gerekiyor. Pilot olabilmek için de adaylar çeşitli psikolojik testlere tabii tutuluyor.” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Pilot adayları DLR testi, psikomotor testi ve kişilik testi gibi bir takım psikolojik testlerden geçiriyorlar. Bu testlerden geçtikten sonra eğitime başlıyorlar. Geçemezlerse zaten eğitime alınmıyorlar.”
Peki ya bir pilot hayatının ilerleyen dönemlerinde rahatsızlık geçirmişse? Behçet Kömürcü, bunun için de gerekli mekanizmaların bulunduğunu söylüyor.
“Pilotlar her yıl sağlık muayenesine girerler. Kan, idrar, röntgen, göz, kulak-burun-boğaz, kardiyoloji, nöroloji, psikoloji… Her şey muayene edilir. Geniş kapsamlı bir check-up gibi.
“Eğer bu muayeneler olumlu sonuç vermezse pilotun uçuşları hemen durdurulur. Şirket pilotu tedaviye sevk eder. Hastaneden, ‘ticari havayolu pilotluğu yapmaya uygundur’ onayı gelmesi gerekir.