Türkiye'de Parti Kurup Yüzde 40'ın Üzerinde Oyla Seçim Kazanmanın 11 Basit Yolu

Seçim tarihi yaklaştıkça ekranlarda, gazetelerde sık sık, 'şu nasıl iktidar olur, bu nasıl kazanır vb.' tartışmalara tanık olacağız. Bize göre formül oldukça basit. Aşağıdaki maddeleri özümseyen herhangi bir siyasi oluşum, yaklaşan seçimi kolaylıkla kazabilir kanaatindeyiz. Ama unutulmaması gereken bir olgu var. Tıpkı Cohen'in de dediği gibi:

Cahilliğimiz hakkındaki cehaletimiz, giderilmesi en zor cehalettir.

Leah Hager Cohen

1. İlk Adım Yol Arkadaşlarını Seçmek

Bu formül ülkemiz için geçerlidir. O sebeple ilk maddeye kuracağınız partinin siyasi çizgisini değil, yol arkadaşlarını koymayı uygun gördük. Çünkü doğru yol arkadaşları seçildiği takdirde, partinin siyasal çizgisinin bir önemi kalmaz. Konjonktür nereyi işaret ederse oraya dönersiniz. 

O yüzden farklı siyasal görüşler arasında gidip gelmeyi sorun etmeyecek tipte insanların çevrenizde bulunması oldukça önemli. Kısacası size bir bukalemun ordusu gerekiyor. Ne şanslısınız ki ülkemizde, siyasi kimlik değiştirme konusunda ihtisas yapmış binlerce insan hali hazırda mevcut. Birkaç saat televizyon izlemek, gereken isimleri belirlemek adına faydalı olacaktır.

Not: Mümkünse az kullanılmış ve yıpranmış olanlarından seçin. Parti programı, tüzük gibi ayrıntılarla da boş yere uğraşmayın. Google var artık. Açın gelişmiş ülke örneklerini araklayın gitsin. Sizin boşa geçirecek zamanınız yok! Unutmayın..

2. Gelelim Yabancı Dostlara

Salt yurtiçi bağlantılarla bir seçim kazanacağınızı düşünüyorsanız, siz bu işi iyisi mi boş verin. Seçimi kazanacaksanız size esaslı yabancı gerekli. Şayet nerede arayacağınızı bilmiyor iseniz, fotoğraftaki beyefendi iyi bir başlangıç noktası olabilir.

Adı Leo Strauss. Namı diğer ilk Neocon (Yeni Muhafazakar) Kendisi Hitler'in Almanya'sını terk ederek Amerika'ya gelen bir filozof ve siyaset kuramcısıydı. Onu sizler için bu denli önemli kılan unsur ise, zayıf demokrasilerin totaliterliğe yenik düşmesi hakkındaki görüşleridir.   

Strauss'a göre: İki tür rejim vardı. İyi ve kötü rejimler. İyi rejimler kötü rejimlere karşı kendilerini savunmalıydı. Amerika iyi bir rejimdi ve kötü rejimlerin kökünü kazımalıydı.

3. Strauss Öldü ama Öğrencileri Yaşıyor!

Ne var ki Leo Strauss artık bu dünyada değil. Yani onunla dostluk kurma ihtimaliniz yok. Ancak onun izinden giden talebeleri halen dünya siyasetini yönlendirmeye devam ediyor. Aralarında kimler yok ki.. Paul Wolfowitz, Richard Perle, Zalmay Halilzad hep onun öğrencileri. 

Bu isimlerin arasında size Paul Wolfowitz'i şiddetle öneririm. Gerçi bugünlerde pek göz önünde değil ama Selimiye Camisi çıkışındaki delik çoraplı görüntüsü ile toplumsal hafızamızda yarattığı 'Amerikalı Gariban' imajı ileride çok işinize yarayabilir. Ne de olsa bizim toplum 'gariban' dostudur! Şayet Wolfowitz ile dost olabilirseniz, kısa sürede birçok yeni yüzün kapınızda sizinle tanışmak için kuyruk oluşturacağına emin olabilirsiniz.  

Not: Amerikalı dostlarınıza her fırsatta selam göndermeyi unutmayın. Amerikan politikalarına karşı her zaman destekleyici pozisyonda gözükün. Ve tüm bunları kapalı kapılar ardında yapacağınızı, hatırlatmamıza bilmem gerek var mı....

4. İstediğiniz Rant ise Önce RAND'ı Bulun

Neoconlar şu ara çok gündemde olmasalar bile konjonktür hızla değişebilir. Biliyorsunuz BOP projesi uygulamada ciddi anlamda hasar aldı. Amerikan ekonomisine maliyeti de epey ağır oldu. Ve istenilen sonuç hala alınabilmiş değil. Amerika bölgede yaşadığı açmazlardan (Suriye gibi) bunalmış durumda. Obama zaten topal ördek. O halde Amerika'da gelecek seçim sonrasında Cumhuriyetçilerin ve beraberinde Neoconların sahneye geri dönebileceği ihtimalini yabana atmamak gerekir. 

Bu noktada yapmanız gereken şey RAND'ı tanımak. Çünkü müslüman coğrafyayı şekillendiren projelerde hep onların adı var. 2003 tarihli ' Sivil Demokratik İslam: Ortaklar, Kaynaklar ve Stratejiler' adlı rapor size oldukça zihin açıcı fikirler verebilir. 

Kısaca, siyaset; birçokları için toplumsal menfaatlerin gözetildiği, yani kamu yararına yapılan bir faaliyet olabilir. Ama öyle değildir. Böyle düşünüyorsanız at yarışı oynayın. Belki bir gün kazanırsınız. Hedefiniz iktidarsa siz hile yapın ve kazanacağını bildiğiniz ata oynayın..

5. Gelelim Partinizi Kurmaya

Bu noktada sıkça düşülen bir hatayı hatırlatmakta fayda var. O da, partinin ismi muamması. Hemen söyleyelim, partinin ismi o kadar da önemli değil. Aklınıza ilk geleni koymakta çekinmeyin. Amblem için de ha keza öyle. Tıpkı test çözerken yaptığınız gibi. Emin olun parti adının etkisi düşündüğünüz kadar çok olmayacak. Sizin asıl ihtiyacınız sloganlar, vaadler... 

Aceleci olmayın. Öyle hemen ortalığa saçılıp dökülmeyin. Sloganlar ve vaadler hususunda biraz gizemli olmakta fayda var. Yani sloganlarınızın, vaadlerinizin üstü kapalı olsun ve aynı zamanda ilgi çekebilsin. Nasıl mı? Sık sık 'yeni' sözcüğünü kullanın. Örneğin; yeni politikalar, yeni vizyon, yeni anayasa, yeni ekonomi vb.. Sıkışınca da özgürlük, değişim gibi sözcükleri ortaya atarsınız olur biter. 

Kavramların içini doldurmaya kalkmayın. Onca emekle yarattığınız gizemli hava bir anda dağılabilir. Yani kendinizi söylediğiniz yalanlara sakın ola kaptırmayın. Aksi takdirde ne denli sığ olduğunuz ortaya çıkar ve maceranız başlamadan biter.

6. İş Dünyası Sınavı

Partinizi kurdunuz ve hızla teşkilatınızı oluşturuyorsunuz. Buraya kadar her şey yolunda gitti. Toplum sizi merak ediyor. Ancak önünüzde bir engel daha var. İş dünyası da arkanızda olmalı. Burada yapmanız gereken şey oldukça basit. Patronlar parayı seviyor. O halde sizin iktidarınızda muslukların tamamen açılacağını belirtmeniz yerinde olur. 

Piyasacı olduğunuzun altını kuvvetle çizin. Emek sözcüğünü lügatınızdan çıkarın. İşçi düşmanı olduğunuzu dolaylı yollardan ima edin. Fazla konuşmanıza gerek yok! Zaten Neoconlar ile iş birliği içindesiniz. Referanslarınız sağlam. Vahşi kapitalizmin nimetlerinden dem vurun yeter. Patronların desteği arkanızda olacaktır.

7. Medya Yönetimi

Okuma oranın yerlerde süründüğü bizim gibi ülkelerde, televizyon siyasetçinin en büyük zenginliğidir. Eğer doğru metodları kullanırsanız, kısa sürede bir fenomene dönüşebilirsiniz. Bu  uğurda yapılması gerekenleri iki maddede özetleyebiliriz. Bunlar:

  • Gündemi takip etmek ve gündemin değişkenliğine uygun tavırlar belirlemek

  • Halkın diliyle konuşmak

Birinci madde size arzu ettiğiniz popülerliğin kapısını açacaktır. Ancak ikinci maddeye sadık kalmak koşuluyla. Yani popülist çıkışlar, halktan yana tavır alır gibi gözükmek önemlidir. Ancak elit, iyi eğitimli gözükürseniz, halk size inanmaz. 

Siyasete atıldığınız bu ilk günlerde önemli olan televizyonlarda görünür olmanız. O yüzden kanal sahipleri ve yöneticileri ile ikili ilişkilerinizi her daim iyi tutun. Hediyeler, bedava yemekler vb. işinizi görecektir. 

Eğer tüm bu dediklerimizi harfiyen yerine getirirseniz, o vakit size daha önce söylemediğimiz bir dünyanın kapılarını ardına kadar açabilirsiniz. O da: 

  • Gündemi belirleyen kişi olmak.     

Bu kapıyı bir kez açmayı başarırsanız, içeriye fil gibi dalın. Mikrofonu gördüğünüz yerde ağzınıza gelen ne varsa söyleyin. Absürd olun, ağlayın, kışkırtın, nefret saçın ama asla ve asla mülayim olmayın. Ne demişler, 'Bağıranın sesi gür çıkar.'  

Bir gün 'Kemalist', diğer gün 'Demokrat' bir başka gün de 'Siyasal İslamcı' olabilirsiniz. Endişelenmeyin. Toplumun hafızasına güvenebilirsiniz. Zaten hatırlamayacaklar...

8. Bunlara da Dikkat! Kirada Oturuyor Görünmek Önemli

Kampanyanızı halkın dugularını sömürmek üzerine kurduğunuz için her daim mazlum görünmenizde fayda var. Zengin, tuzu kuru gibi yaftalar bir kez üzerinize yapışırsa bir daha kurtulamazsınız. O yüzden gariban edebiyatı yapmaya devam. Yakın arkadaşlarınızı da örgütlemeyi sakın ola unutmayın. 

Herhangi bir programa, canlı yayına katılacak olurlarsa ya da röportaj da olabilir; mutlaka sizin zorluklarla geçen geçmişinizden dem vursunlar. Şayet öyle bir geçmişiniz yoksa uydurun. Onlara da ezberletin. 'Bir evi bile olmadı', ' İlk arabası ikinci el falanca markaydı' gibisinden cümleler toplumda olumlu karşılık bulacaktır.

9. Sosyal Medya Unutulmamalı

Sosyal medya çağın olmazsa olmazı ancak onu profesyonel ellere teslim etmenizde fayda var. Siz daha çok sahada olun. İnsanlarla yüz yüze temas kurmaya özen gösterin. Bırakın profesyonel ekibinizin oluşturduğu paralı askerleriniz sosyal medya savaşınızı sürdürsün. Size yakın simaları şişirsinler, düşmanlarınıza da göz açtırmasınlar. 

1. Not: Düşmanlarınıza saldırırken, onları belirli bir zümreye aitmiş gibi göstermek faydalıdır. Karşınızdaki insanlara bağımsız olmadıkları imajı verirseniz, tartışmaya girmeden kazanmış olursunuz. Bu hususta düşmanlarınıza 'statükocu', 'eski düzenin adamı' gibi yaftaları yapıştırmaya özen gösterin.  

2. Not: Twitter'da düzenli olarak eski düzene, onu sahiplenenlere savaş açtığınızı ima eden paylaşımların yapılması önemlidir! Soyut, hayali düşmanlar yaratın ve onlarla mücadele ediyor havası verin yeter. İhmal edilmesin.

10. Kaybedenler Kulübüne Oynamak

Sonunda size seçimi kazandıracak en önemli maddeye geldik: Hitap edeceğiniz kitleyi doğru belirlemek. Öyle uzun uzadıya düşünmeye gerek yok. Size gereken ezilmiş, itilmiş, ötekileştirilmiş insanlar, hepsi bu kadar. Bu insanların siyasal kimliğine oynayın. Ama daha önemlisi onların ekonomik durumlarına göstereceğiniz hassasiyet olacaktır. 

Bu tür insanlar çoğunlukla düştükleri durumdan toplumun 'görece' kaymak tabakalarını sorumlu tutmaktadırlar. Alın işte düşmanınız da belirdi. O halde artık medya gücünüzü kullanıp hedef kitlenizi 'elit'lere  karşı kışkırtmaya başlayabilirsiniz. Ahlaki bir tutum sergilemeniz için bir sebebiniz yok. Hasbelkader üniversite okumuş ya da evine ayda bir kez bile olsa 1 kg et alabilen herkes elit olabilir. Yeter ki fakir olmasın. 

Siz ivedilikle kitlenizi harekete geçirecek mesaj bombardımanına başlayın.Toplumun eğitimli kesimlerinin onları nasıl aşağıladığı hakkında hikayeler uydurun. Körükleyin nefreti! Verin coşkuyu! 

Sonuçta toplumun bir bölümü sizi dehşetle izleyecektir. Hatta sizden nefret edecekler. Bundan kaçınamazsınız. Ama ne önemi var?

11. Ülkenin Ekonomik Gerçeğini Öğrenin

Devalüasyon ülke siyasetini daha önce 6 kere değiştirdi. Unutmayın sizi o koltuğa dışarıda ve içeride verdiğiniz Neoliberal Ekonomi Politikalarına tam uyum sözünüz getirecek. Şayet bu sözden dönerseniz,  sonunuz çabuk gelir.

Aşağıdaki tarihleri ve sonralarında neler yaşandığını asla unutmayın!

1946 Devalüasyonu - Recep Peker 

1958 Devalüasyonu - Adnan Menderes 

1970 Devalüasyonu - Süleyman Demirel 

1980 Devalüasyonu - Süleyman Demirel

1994 Devalüasyonu - Tansu Çiller 

2001 Devalüasyonu - Bülent Ecevit

Not: Yukarıda belirtilen isimlere neoliberal göndermesi yoktur. Devalüasyonun ülke siyasetine etkisi göstermek maksadıyla koyulmuştur.

12. Tebrikler!

Tebrikler seçimi kazandınız. Artık babanızın bir çiftliği var. Canım kuzucuklar ağzınızın içine bakıyorlar. E ne duruyorsunuz? Hemen kadrolaşın ve ülkeyi içinizden geldiği gibi yönetin. Kolaylıklar dileriz..

Popüler İçerikler

Türkiye'ye Gelir mi? Suudi Arabistan'da Forma Giyen Cristiano Ronaldo'dan Değişim Kararı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Karşıtlarına Mesaj Yolladı: "10 Yıl Daha Yaşasa Bambaşka Olurdu"
18 Yaşındaki Şampiyon Balerin Eylül Sıla Ilgaz, Aile Evindeki Odasında Ölü Bulundu