Türkiye'de Bilim Neden Gelişmiyor Sorusuna Verebileceğiniz 17 Cevap

Pek çok kez dillere pelesenk olmuştur bu sual: Ülkemizde yeterli kaynaklar ve iş gücü bulunmasına rağmen neden bilim alanında gelişme kaydedemiyoruz? Neden yeterlilik anlamında birçok ülkeden çok daha gerideyiz? Ne zaman kendi dengimizde olan ülkelerle bilim alanında yarışa girebileceğiz? Ne zaman ülkemizde doğmuş fakat beyin göçü ile başka ülkelere giden potansiyelli insanların elde ettikleri başarılara tam manasıyla sevinebileceğiz?

İşte tüm bu 'neden' sorularına verilebilecek 17 anlam yüklü cevap!

1. Zihinler küçük yaşta köreltiliyor ve tek tipleştiriliyor.

Çocukların ve bireylerin sorgulaması genellikle istenmiyor. Sorgulamaya çalışan çocuklar da 'Onun doğrusu öyle!’’ deyip geçiştiriliyor. Bu da sorgulayan zihinlerin zamanla körelmesine neden oluyor.

2. Soru soran, araştırma yapan çocuklar hoş karşılanmıyor.

Meraklı ve soru soran bireylere çıkıntı gözüyle bakılıyor. Toplum tarafından çok da alışık olunmayan bu anlayışa sahip çocuklar genellikle dışlanıyor.

Türkiye'de Neden Bilim İnsanı Yetişmiyor?

3. Bir çocuk zamanının büyük çoğunluğunu televizyon izleyerek geçiriyor.

Her evde bir televizyon var ve çocuklar zamanlarının büyük çoğunluğunu bu televizyonun başında geçiriyor. Sonuç olarak yetişen çocuklar da'aptal kutusu'nun verdiğini alan, derinlik anlamında çok da gelişmemiş oluyor.

4. Ebeveynler davranışlarıyla örnek olacak seviyede değiller.

Bilimsel anlamda gelişme sağlayamamamızın bir diğer nedeni de evlerde kitap okuyan ebeveyn sayısının yok denecek kadar az olması. Bu nedenle o evlerde büyüyen çocuklar da doğal olarak bu güzel alışkanlıktan mahrum bir şekilde yetişiyor.

5. Teknolojiyi eğlence odaklı kullanmaktan öteye geçemiyoruz.

Eskiden sokağa çıkıp çevresini gözlemleyen ve öğrenen çocuklar artık bundan da mahrum kalmış vaziyette. Teknolojinin gelişmesiyle çocuklar ellerindeki telefonda ya da tablette ne izlemesi isteniyorsa, o izletilerek büyüyor. Bu da doğal olarak gözlem ve muhakeme yeteneği yoksun bir neslin yetişmesine sebep oluyor.

6. Okullarda deneysel eğitim neredeyse hiç verilmiyor.

İlkokuldan itibaren deneye ve uygulamaya yönelik eğitim alması gereken çocuklar, maalesef bu alana yönelik çalışmalardan da mahrum kalıyor. Sürekli teoriye ve ezberci ilkelere dayalı çocuklar yetiştiriliyor.

7. Sınıflardaki kalabalık nedeniyle sağlıklı bir eğitim neredeyse imkansız.

İlköğretim sınıfları kalabalık olduğundan eğitmenler, çocuğa eğitim vermekle değil çocuğu susturmaya çalışmakla ve gürültüyü engellemekle uğraşıyor.

8. Ezberci sistemin bir türlü önüne geçilemiyor.

Çocuk neredeyse hiçbir şey öğrenemeden sadece ezberleyerek okullardan mezun oluyor.

9. Temel bilim fakülteleri terk edilmiş kasabalara döndü. Tercih eden öğrenci yok.

Üniversitelerde pozitif bilimlere verilen değer gerçek manada oldukça düşük. Günümüzde Fizik, Kimya, Biyoloji gibi temel bilimlere baktığımızda bu bölümleri kimsenin tercih etmediğini ve hepsinin bir bir kapandığını görüyoruz.

10. Gereksiz ve aşırı özgüven patlaması yaşayan bir toplumuz.

Kendimize gerektiğinden fazla güveniyoruz. Söylemlerimiz hep en iyi olduğumuz yönünde. Ama baktığımızda teknoloji ve bilimsel gelişmelerde birçok dünya ülkesinin gerisinde kaldığımız ortada. Bu aşırı özgüvenin hakkını vermemiz ve daha çok çalışmamız gerekli.

NASA'dan İyi Olmak Yetmez: Bir An Önce Geçmemiz Gereken 9 Uzay Araştırma Kurumu

11. İşinin ehli insanlar kurumların başına atanmıyor.

Her ne kadar aksi iddia edilse de bu ülkede insanlar torpille bir yere geliyor. Bilim kurumlarının başına bile alakasız insanlar getirilebiliyor. Hal böyle olunca o kurumun artık yeni bilim insanları yetiştirmesi neredeyse hayal oluyor.

12. Çıkan doğru projeler ise desteklenmiyor.

Gelecek anlamında gerçekten ışık olan öğrenciler de destek bulamadıkları için yurt dışına çıkıp orada eğitimlerine devam ediyorlar. Böylece geleceklerini garanti altına almış oluyorlar.

Bir Gurur Daha: TÜBİTAK'ın Umursamadığı İlayda Şamilgil, NASA'nın Mars Projesine Seçildi!

13. Yetenekli insanlar kalabalıklar arasında sıkışıp kalıyor.

Ülkemizde son dönemlerde nitelikli insan yerine çoğulculuğa önem veren bir politikanın gelişmesi de bir başka sorun olarak göze çarpıyor. Çoğulcu yaklaşım sonucunda da nitelikli ve bilimde çığır açabilecek potansiyelde olan insanlar geri planda kalıyor.

Sonunda İyi Bir Haber: Nobel Kimya Ödülü'nün Sahibi Prof. Dr. Aziz Sancar!

14. Bilime ve eğitime gerekli kaynak ayrılmıyor.

Ülkemiz ile bilim arasındaki bu uçurumun bir başka nedeni de bilime ayrılan bütçe gerçekten çok az olması. Bazı kurumlara oldukça fazla ödenekler ayrılırken söz konusu bilim olunca pek de önemsenmediği görülüyor. Uzay projeleri, üniversite ödenekleri gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında devede kulak kalıyor.

Neden En Büyük Yatırımı Eğitime Yapmamız Gerektiğinin Tek Karede İspatı

15. Duygusallığımız, profesyonelliğin de önüne geçmiş durumda.

Toplum olarak yaşadığımız duygusal çalkantılar maalesef bilim alanında kendine yer ediniyor ve yapılan çalışmaların profesyonellikten tamamen uzaklaşmasına neden oluyor. Hırsları ile ya da çevresine duyduğu öfke, kıskançlık vs. ile hareket eden bilim insanlarının ülkemizde hatrı sayılır bir rakamda olması da bilimle aramızın açılmasına neden olan bir başka unsur.

16. Hantal bürokrasimiz işlerin olurundan yavaş ilerlemesine neden oluyor.

Bilimsel gelişmelerin maddi konulara da sıkı sıkıya bağlı olduğu yadsınamaz bir gerçek. Bu çalışmalarda kullanılan aletlerin, malzemelerin temininin hızlı bir şekilde gerçeklemesi gerekirken, hantal bürokrasiye ve gereksiz yazışmalara takılarak yavaşlatılmakta.

17. Devlet ve toplum, bilimi gereksiz görüyor. Halk cahil kalsın isteniyor.

Bilim, sanat gibi insanların gelişimi için kritik önemde olan alanlar; toplum ve yöneticiler için dini inancın ve para kazanma telaşının yanında gereksiz görülüyor.

İlber Ortaylı Görmesin: Halkın Cahil Kalmasını İsteyen Profesöre Bir Çift Lafı Olan 24 Kişi

Popüler İçerikler

Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
01.05.2016

Sorun eğitim sistemi, tek cevap bu. Eee sen gider üstün zekalı çocukla, normal bir çocuğu aynı sınıfa koyarsan olacağı bu. Bunu da geçtim lisede sözel yetenekli çocukların sırf salak damgası yememek ve de işsiz kalmamak için sayısal bölümü seçiyor. Sanata yatkın çocuklarda aynı şekilde alakasız yerlere gidiyor. Neden mi çünkü ülkede Matematik yapamayan salaktır algısı var. O zaman ne yapıyoruz? Matematiği yapamayanları dışlayıp, salak damgasını yapıştıyoruz ve de o çocuğu eğitimden soğutuyoruz. Aferin bize, halkımıza.

30.06.2016

aslında matematik her yerde var. iyi bir ressamında bilmesi gerekiyor. iyi bir doktorunda bilmesi gerekiyor. filozofun da... aşağı yukarı pek çok mesleğin bunu bilmesi gerekiyor. fakat meslek alanı içinde olan konulardan fazlası çok doğru olmayabilir. birde "bunu bilmeyen salak" ifadesi doğru değil. yetenekli olmakla bilgili olmak farklı şeyler.

20.04.2016

Sadece pozitif bilimler değil. Sanata, edebiyata, tarihe de saygımız yok. Güzel sanatlarda okuyan öğrencilere toplum tarafından 'aptal' imajı yapiştiriliyor. Yok efendim parasız kalacaklarmış. Veya eşit ağırlık ile sözel seçenler için de aynı görüşler geçerli. Yahu siz bir açıp okusanız, sanata ilgi duysanız ne bu toplum geride kalır ne de sanatçılar işsiz kalır.

19.04.2016

Bunu dine bağlayan insanlar var. Ya Allah aşkına Kuran'da "Oku" denmiyor mu? Peygamberimiz "İlim öğrenmek kadın erkek bütün Müslümanlara farzdır" demedi mi? Ee, insanlar Allah'a peygambere uymuyorsa suçlu olan din midir insan mıdır, bunu bir düşünün ya.

20.04.2016

Ülkemizde dini 'yorumlayış' biçiminden dolayı geride kalıyoruz. Çünkü bugünkü alimlere bakarsak kimse bize gidin çalışın araştırın demiyor. Saçma saçma vaatlerde bulunuyorlar. Doğal olarak insanlar din yüzünden gerilediğimizi düşünüyor.

TÜM YORUMLARI OKU (132)