Türkiye'de Ağız Tadıyla Tatil Yapılmasını Engelleyen Can Sıkıcı 13 Gerçek

Yaz geldi, tatil yaklaşıyor. Şimdiden hesaplar kitaplar yapılmaya, rezervasyonlar gözden geçirilmeye başlandı. Bütün bir sene çalışıp sadece 1 ya da 2 hafta tatil yapmak insanın canını sıksa da buna ihtiyacımız var. Peki sizce tatil yapmak artık eskisi gibi tatlı bir huzur mu? Yazlık bir eviniz yoksa o kadar da değil. Türkiye'de tatil yapmanın giderek zor olmasını sağlayan sebepleri sizler için belirledik.

1. Konaklama için sıradan bir pansiyonun bile fahiş rakamlar istemesi

İki kişilik bir aile düşünün. 1 hafta boyunca mütevazi şekilde tatillerini yapıp hiç de özellikli olmayan sadece temiz bir pansiyonda kalmak istiyorlar. 6 günlük konaklama masrafı neredeyse aylık kazandıkları para kadar. Bunun içinde yemek yok, içecek yok, çoluk çocuk hiç yok!

2. Otellerdeki kalitesiz yiyecek ve içeceklerin önümüze yemek diye konulması

'Maliyeti nasıl düşürürüm?' derdinde olan işletme sahiplerinin bize reva gördüğü uygulama. Çoğumuzun yemektense eve almadığı ne kadar dandik yiyecek varsa hepsi önümüze konuluyor. Üstelik istediğimiz atla deve değil. Kahvaltıda doğru düzgün bi peynir, bi zeytin olsa yeter.

3. Plajda ne için ödediğimizi hala çözemediğimiz şezlong ve şemsiye ücretleri

Çok basit bir konu var: Denizler kimsenin şahsi malı değil ve olamaz! Hangi hak ile sahiplenildiği belli olmayan bu şezlong ve şemsiye  ücretlendirilmesi insanın sinirlerini tepesine çıkartmaktan başka bir şey değil. Bazı sahil belediyeleri, konuya el atıp halkın kullanımı için ücretsiz şezlong ve şemsiye hizmeti veriyor.

4. İşletme sahiplerinin yerli ve yabancı turist ayrımı yaparak gösterdiği davranış şekli

Yine bazı işletmeleri tenzih ederek yaptığımız bu genelleme çok da haksız değil. Bizim için 'Bu para harcamaz' diye düşündüklerinden olsa gerek, sanki lütufmuş gibi oda vermeleri ya da yemek servisi yapmaları görmezden gelinecek gibi değil.

5. Hatıra diye alınan hediyelik eşyalarda ölümüne kazıklama politikası

Sırf anı olsun diye evimize götürdüğümüz buzdolabı magnetleri ya da ufak bibloları düşünün. Baktığınız zaman ne kadar maliyeti olabilir ki? Göz göre göre ederinden fazla istenilen rakamlar insanı (çok afedersiniz) keriz yerine koymaktan başka bir şey değil. Bunun açıklaması ise şöyle: 'Napalım kardeşim, 3 ay sezonumuz var!'

6. Doğanın göz göre göre katledilmesi ve giderek yok olan sahil şeridi

Binbir umut ve mutlulukla çıktığınız tatilleri düşünün. İçinizde en ufak kötü bir duyguya yer yok diyelim. İnsanın canı böyle şeyleri görünce nasıl acımaz söyler misiniz? Sırf para kazanmak adına yerine konması mümkün olmayan doğanın katledilmesine içiniz el verir mi?

7. Ülkemizin sürdürdüğü dış politika istikrarı

Belki bizim tatil bölgelerine gitmemize engel değil ama yabancı turistin gelmemesi için en önemli sebep.

8. Asgari ücret kadar hesap isteyen rakı-balık lokantaları

'O kadar tatile geldik, bi rakı balık yapalım' diye düşünmeniz kadar doğal bir şey olamaz. Bütün sene eşek gibi çalışıp huzurdan ve keyiften gebermek için yemek istediğiniz bu akşam yemeği belki de hesap yapmaya başlamanızın sebebi. Her şeyin iki katına satıldığı bu mekanlar, insanı depresyona sokmak için yeterli.

9. Taksi ücretlerinin yaşadığınız şehirden daha daha daha pahalı olması!

Tatildeki ilk şok olarak değerlendirebileceğimiz bu unsur bizler için bir hoş geldin partisi. Özellikle Antalya ve Muğla gibi şehirlerde taksiye binmek kadar pahalı bir ulaşım şekli yok. O yüzden mümkün olduğunca tabanvay!

10. İnsan sayılmayacakların tekneden denize boşalttığı sintine atıkları

Bazen denizde yüzerken su yüzeyinde anormal bir karartı görürsünüz ve bu sizi endişelendirir. Üstelik eğer bir de kokuyorsa, artık onun (yine özür dilerim) şerefsiz ve haysiyetsiz bir kişi tarafından tekneden bırakılan sintine atığı olduğuna emin olabilirsiniz. Denizleri yok eden bu şerefsizleri gördüğünüz anda sahil güvenliğe şikayet etmekten lütfen çekinmeyin. Yapan kişiye çok ciddi ceza ve yaptırımları var!

11. Gözlerini kadınların üstünden ayırmayarak rahatsız etmenin sınırlarını aşan bir takım tacizciler

Bu insanların giderek çoğaldığı ülkemizde kadınlar olarak giderek daha da zor durumda kalıyoruz. Özellikle tatil bölgelerine uyum sağlayamayan bu hanzolar (bu sefer özür dileyemiycem) insanın huzurunu kaçırmak konusunda birebir.

12. Birbirine karışan yüksek sesli müzikler sayesinde yaşanan gürültü kirliliği

Şimdi bu konuda şunu diyebilirsiniz: 'E öyle yerlere gitmeyin o zaman?'. Bu da bir tercih elbette ama bazen yattığınız otel odasında bile bu gürültüden uyuyamayabilirsiniz. Valiliklerin bu konuda saat uygulaması olsa da o saate kadar bu kakafoniyi duymak mümkün.

13. Yunanistan'ın ekonomik krizde olması sebebiyle aynı sahilde daha ucuz tatil yapılabilmesi

Bir kaç senedir yaşanan Yunanistan ekonomik krizi sebebiyle tatilini yakın adalarda yapan çok kişi var. Birinci sebep ucuz olması iken, diğer sebepler yukarıda sayılanların çoğunun yaşanmaması. Özellikle esnafın gelen turistlere kazıklama politikası uygulamadan memnun etmeye çalışması her gidenin yaşadığı bir tecrübe. Yenilen içilen her şey de birbirine benzediği için neredeyse hiç yabancılık çekilmiyor.

Politik sebepleri bir tarafa bırakın. Yıllardır turizm bölgesindeki esnaf ve işletmecilerin yerli turiste olan tutumu, bizim 1 yıl boyunca eşek gibi çalışıp sadece 1 hafta ya da 15 gün yapacağımız tatil için reva mı acaba? Konuyu sizlere bırakıyorum değerli arkadaşlar...

Popüler İçerikler

İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
YORUMLAR
02.06.2016

11 deki arkadaşların yüzüne bakın Allah aşkına hep aynı tipler, her yerde aynılar, kuşadasından didime, çeşmeden bodruma sahilde hep aynı tipler, Türkiyenin en güzel yerlerinde bu tarz arkadaşlar esir almış sanki, ben bir erkek olarak utanıyorum, turiste taciz, kız görünce garip garip hareketler anormal sesler çıkarmalar, ondan sonra türkiye neden gelişmiyor.

Ben Muğlada yaşıyorum, burada doğdum burada yaşıyorum, küçüklüğümüzden beri girdiğimiz denizlere, içinde bulunmaktan huzur duyduğumuz koylara artık giremiyoruz. Peki neden? zenginin biri gelip oraya otel dikti!! şimdi bırakın denize girmeyi deniz manzarasını bile görmeyelim diye yüksek duvarlar ördüler!! Şimdi sıkı durun bu otel sahiplerinin %90 nı yabancı. Yani elin insanı gelip benim doğduğum büyüdüğüm yerde benim hakkımı elimden alıyor! Bİz yerli halk olarak her ne kadar bu otellerle savaşsak da her seferinde para galip geliyor ve biz yine avucumuzu yalıyoruz.. Malesef ülke bizim haklarımızdan daha önemli olan paraya yeniliyor :(

02.06.2016

şu #11 o kadar iğrenç bi durum ki bunun yüzünden insanlık gelişmiyor .

02.06.2016

katılıyoruum

TÜM YORUMLARI OKU (75)