Onedio Logo

Türkiye’de 19 Mayıs Genci Olmak: Simgesel Değeri Aşan Bir Toplumsal Muhasebe Denemesi

Kapak Görseli

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu fikriyatıyla yoğrulmuş bir tarihsel dönemecin sembolü olan 19 Mayıs, yalnızca bir kurtuluşun başlangıcı ya da bir bağımsızlık yürüyüşünün miladı değil; aynı zamanda gelecek tahayyülünün gençlik üzerinden inşa edildiği politik bir aktın ifadesidir. Ne var ki, bu tarihsel sembol, her yıl dönümünde yapılan törenlerle yalnızca yüzeysel bir hatırlamaya indirgenirken; o günün gençlerine armağan edilen umut, bugünün gençliğine adil bir toplumsal zeminde ulaştırılamamaktadır.

19 Mayıs Genci

19 Mayıs Genci Görseli

Bugün Türkiye’de 19 Mayıs genci olmak, yalnızca Atatürk’ün ideallerine mirasçı olmakla sınırlı olmayan; aynı zamanda yapısal eşitsizliklerin, ekonomik kırılganlıkların ve sosyal hareketlilik kanallarının tıkanmışlığının tam ortasında konumlanan bir varoluş biçimidir. Zira eğitim sisteminin adalet ilkesinden her geçen yıl daha da uzaklaştığı, sosyoekonomik durumun akademik başarıyı neredeyse doğrudan belirlediği, nitelikli eğitime erişimin giderek sınıfsal bir ayrıcalığa dönüştüğü bir düzlemde; gençliğe yöneltilen “geleceği inşa etme” misyonu, samimi ve sürdürülebilir bir karşılık bulmakta zorlanmaktadır.

Üniversiteye giriş sınavlarında aynı test kitapçığını çözen iki öğrenciden birinin, özel derslerle donanmış, rehberlik hizmetleriyle yönlendirilmiş ve teknolojik araçlara tam erişimli bir eğitim süreci geçirmişken; diğerinin kırık dökük bir okul binasında, niteliksiz öğretmen sirkülasyonuyla, belki de elektrik kesintileri arasında sınava hazırlandığı bir gerçeklikte, “başarı” kavramı eşitlikçi bir anlam taşımamaktadır. Bu durum yalnızca bireysel hayal kırıklıklarına değil, kamusal adalet duygusunun aşınmasına ve genç kuşakların sistemsel aidiyetlerinin zayıflamasına yol açmaktadır.

İstatistiki verilerle de sabit olduğu üzere, Türkiye’de genç işsizliği, OECD ülkeleri arasında en yüksek oranlardan birine sahiptir. Ancak işsizlik yalnızca ekonomik bir sorun değil, gençliğin değer üretme imkânlarının sınırlandığı, potansiyelinin karşılık bulamadığı ve dolayısıyla toplumsal aidiyet duygusunun kırılganlaştığı çok boyutlu bir mesele olarak değerlendirilmelidir. Mezuniyet sonrası geleceğe dair olumlu beklentilerin yerini umutsuzluk, kaygı ve belirsizlik aldığında; 19 Mayıs’ın taşıdığı umut vaadi, yalnızca törensel bir retoriğe indirgenmiş olur.

19 Mayıs'ı Anlamak

19 Mayıs'ı Anlamak Görseli

Bu bağlamda, 19 Mayıs yalnızca anımsanması gereken bir tarih değil; aynı zamanda gençliğe dair sürdürülen politikaların, uygulanan eğitim stratejilerinin ve fırsat eşitliği ilkesinin ne ölçüde içselleştirildiğini sorgulamak için bir muhasebe günüdür. Gerçek bir toplumsal adalet anlayışı, yalnızca tarihsel sembolleri yüceltmekle değil; bu sembollerin bugünkü karşılıklarını somut politikalarla desteklemekle mümkün olur.

Elbette ki, bu muhasebenin temel pusulası, Atatürk’ün gençliğe yüklediği entelektüel sorumluluk ve ilerlemeci vizyondur. Çünkü onun gençliğe armağan ettiği 19 Mayıs, yalnızca bir takvim günü değil; düşünceye, üretime, hakikate ve özgürlüğe adanmış bir zihinsel varoluş biçimidir. Bu mirası yaşatmak; gençlerin yalnızca törenlere değil, düşünmeye, sorgulamaya, üretmeye ve toplumu dönüştürmeye katılabildiği bir ülke kurmakla mümkündür. Atatürk’ün gençlik tanımı; körü körüne itaat eden değil, her koşulda düşünen, yanlışa karşı çıkan, bilimden ve adaletten sapmayan bireylerdir. Dolayısıyla, 19 Mayıs’ı anlamak, yalnızca yürüyüş yapmak değil; o yürüyüşün hangi fikrî hedefe yöneldiğini kavrayarak, o hedefi bugünün dünyasında yeniden ve yeniden üretmektir.

Atatürk'ün Emaneti

Türkiye’de 19 Mayıs genci olmak; geçmişin ideallerini omuzlayan ama bugünün yapısal sınırlılıklarıyla baş etmeye çalışan, tarihsel misyonla çağdaş gerçeklik arasında sıkışan bir kuşağın sessiz çırpınışıdır. Eğer bu sessizlik, Atatürk’ün gösterdiği bilimsel, laik ve özgürlükçü rotada yeniden sözle, eylemle ve politika ile yankılanmazsa; 19 Mayıs her yıl biraz daha tarihileşecek ama toplumsal geleceğimizi şekillendirme kudretini kaybedecektir.

Ancak tüm bu tabloya rağmen, umutsuzluğa yer yoktur; çünkü Atatürk’ün gençliğe armağan ettiği 19 Mayıs, yalnızca bir başlangıcın değil, her daim yeniden başlayabilme cesaretinin de sembolüdür. Bugünün genci, eşitsizliklere rağmen adalet için, belirsizliklere rağmen umut için, dayatmalara rağmen düşünme ve üretme özgürlüğü için mücadele etmeye devam etmektedir. Gençliğin sesi, suskun sandığımız kuytularda filizlenen direnciyle büyümekte; tarihin kendisine yüklediği bu yüksek sorumluluğu yürekten taşıyacak şekilde yeniden örgütlenmektedir. Ve biliyoruz ki, bir ülkenin umudu ne kadar sınanırsa sınansın, gençliği hâlâ düşünüyor, sorguluyor ve düş kuruyorsa; o ülkenin yarını, hâlâ 19 Mayıs sabahı kadar parlaktır. Atatürk’ün emaneti, yalnızca korunacak bir geçmiş değil; inşa edilecek bir gelecek idealidir.

Instagram

X

LinkedIn

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Vatandaş Yollardaki Yeni Radar Uygulamasına İsyan Etti
Vatandaş Yollardaki Yeni Radar Uygulamasına İsyan Etti
Kurban Bayramını Goygoyla Karşılayan Sosyal Medya Kullanıcılarının Güldüren Paylaşımları
Kurban Bayramını Goygoyla Karşılayan Sosyal Medya Kullanıcılarının Güldüren Paylaşımları
"Kolay Gelsin" Diyebilmişti: Sevgilisini Arkadaşıyla Yakalayan İzel'in Yüzündeki İzlerin Nedenini Anlatıyoruz!
"Kolay Gelsin" Diyebilmişti: Sevgilisini Arkadaşıyla Yakalayan İzel'in Yüzündeki İzlerin Nedenini Anlatıyoruz!