Umut Oran yazılı açıklamasında, “AKP ile 23 Nisan Çocuk Bayramının da tadı yok” dedi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın 95’inci yılının kutlandığına dikkat çeken Oran, “ Ancak ne yazık ki AKP döneminde izlenen politikalarla Türkiye, 23 Nisanları gerçek anlamıyla bir çocuk bayramı olarak kutlama noktasından uzaklaşmıştır. Eğitim sistemimizin ve geleceğimiz olan çocuklarımızın sorunları her geçen gün katlanarak büyümüş, çözüm için adım atılmamıştır” değerlendirmesini yaptı. Eğitimin “4+4+4” ile dinselleştirildiğini, bilgi çağının gerektirdiği donanımı vermekten iktidarın kaçındığını hatırlatan Oran’ın rakamlarla açıklaması şöyle:
OECD’de sınıfta kaldık
“Milli Eğitim müfredatında zorunlu ve seçmeli din derslerinin haftalık sayısı, matematik ve fen derslerini geçmiştir. OECD tarafından 3 yılda bir orta öğretim öğrencilerinin matematik, fen ve okuma bilgi ve becerilerini ölçmek amacıyla gerçekleştirilen Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) sınavında ise Türkiye OECD ortalamasının çok altında kalmaktadır. Türkiye, 65 ülke arasından matematikte ancak 44, okuma becerisinde 41 ve fen alanında 43. sıra ile sonlarda yer alabilmektedir. PISA sonuçları ülkemizin geleceğine ilişkin bir erken uyarı niteliğindedir. Bu sonuçlara göre, eğitim sistemi çocuklarımızı, gençlerimizi yarınlara hazırlayamamaktadır; ülkemizin geleceği sıkıntılıdır. Bu eğitim sistemi ile gençlerimizin ve ülkemizin geleceği karartılmaktadır.
228.000 derslik açığı var
Eğitim sisteminin kalitesi yanında fiziki altyapısında da büyük yetersizlikler bulunmaktadır. 4+4+4 dayatması ile okulöncesi çağdaki binlerce çocuğun ilkokula başlatılması, ciddi bir derslik açığı ortaya çıkarmıştır. OECD ülkelerinde 21 olan derslik başına düşen öğrenci sayısı, AB ülkelerinde 19,8’e kadar düşerken, bizde ise bazı Doğu ve Güneydoğu illerinde çocuklar 50-60 kişilik sınıflarda eğitim görmektedir. Yapılan bir araştırmaya göre milli eğitimde 228.000 derslik açığı bulunmaktadır. Yeni yapılan binalar bu ihtiyacı karşılamaktan uzaktadır. Bu açığın kapatılabilmesi için 8 derslikli küçük okullar yapılması halinde 100 milyar, 40 derslikli okullar yapılması halinde 50 milyar lira yatırım gerektiği belirtiliyor. Bu fatura, yılların ihmalinin bir sonucudur.
Eğitime ayrılan kaynak yetersiz
Türkiye, toplam kamu harcamaları içinde eğitimin payında yüzde 10.9’la OECD ortalamasının altında kalıyor. Bu oran, Yeni Zelanda’da yüzde 21.6, Endonezya ve Meksika’da yüzde 20.5, Brezilya’da yüzde 19.2 düzeyindedir. Yani bu ülkeler tüm kamu harcamalarının beşte birini eğitim alanına yapıyorlar. Eğitim harcamalarının GSYH’deki payında da Türkiye, yüzde 3.8 oranı ile OECD ülkeleri içinde en son sırada yer alıyor. Sadece ilk ve ortaöğretim baz alındığında ise Türkiye’nin kamu harcamasının milli gelirdeki payı yüzde 2.7’ye düşüyor.
Çocuk işçilik kanayan yaramız
Zor geçim koşulları nedeniyle küçük bedenlerin ağır yükler yüklendiği ülkemizde, çocuk işçiliği kanayan yara olmaya devam ediyor. AKP, çocuklarımıza daha iyi bir gelecek hazırlamak yerine, uyguladıkları ekonomi politikaları ile her yıl binlerce çocuğu eğitimden kopararak, çalışmak zorunda bırakmıştır. Türkiye’de 1 milyon dolayında çocuk işçi bulunmaktadır. Yasak olmasına rağmen çocuk işçiliği artarak devam etmiştir. TÜİK’in 2012 Çocuk İşgücü Anketine göre, Türkiye genelinde 6-17 yaş grubundaki 15.3 milyon çocuğun yüzde 8.5’i, yani 1.3 milyon çocuk okula gitmemektedir. 4+4+4 dayatması ile temel eğitim yaşının 5-13 yaş aralığına çekilmesiyle, ortaokulun bitiş yaşı, yani çocuk işçiliğin yaygınlaşma yaşı fiilen 13’e düşmüştür. Çocuk işçiliğinin her geçen yıl artması, binlerce çocuğun eğitimin dışına zorla itilmesi ülkenin geleceği için büyük tehlikedir. Çalışma Bakanı’nın verdiği bilgiye göre Türkiye’de son13 yılda 127 çocuk işçi, iş kazalarında hayatını kaybetmiştir. Kayıtlara yansımayanlar da dikkate alındığında gerçekte iş cinayetlerde yaşamını yitiren çocuk işçi sayısı resmi istatistiklerdekinden çok daha fazladır.