KOPENHAG
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Danimarka ve Türkiye arasındaki 1,8 milyar dolarlık ticaret hacminin çok düşük olduğunu belirterek 'Her iki ülkenin de büyük potansiyeli var ama bu potansiyelin tam farkında değil gibiyiz' dedi.
Kopenhag Vesterbrogade'deki Danimarka Sanayi Odasında düzenlenen Danimarka-Türkiye Ticaret ve Yatırım Forumu'na katılan Cumhurbaşkanı Gül, burada yaptığı konuşmada, Türkiye ile Danimarka arasındaki ilişkilerin aslında çok eski olduğunu ve ticaretle başlayan bir ilişki olduğunu belirtti.
Osmanlı devleti döneminde, 1756 yılına kadar giden bu ilişkinin dostluk ve ticaret anlaşması imzalanmasıyla 258 yıl önce başladığını ifade eden Gül, 'Dostluğumuz hep ebedi olsun, dostluğumuz o günden bugüne güçlü bir şekilde devam ediyor. Biz NATO'nun en eski iki üyesiyiz dolayısıyla en zor dönemlerde hür dünyayı beraber savunduk' diye konuştu.
Danimarka ile Türkiye arasındaki ticari ilişkilerin bu siyasi ilişkilere paral şekilde yeterince gelişmediğini gördüğünü dile getiren Gül, şunları söyledi:
'Şu bir gerçek ki: Danimarka ve Türkiye dost iki ülkedir. Ayrıca Türkiye'nin AB üyeliği konusunda Danimarka çok güçlü bir destekçimiz. Biraz önce sayın bakan söyledi, bu vesileyle şunu da paylaşmak isterim: Danimarka'ya ilk ziyaretimi 2002 yılında bugünkü hükümetin ilk başbakanı olarak gerçekleştirdim. O ziyaret AB zirvesi vesilesiyleydi, o zirve bizim için önemliydi. Çünkü Türkiye ile müzakerelere başlama konusundaki ilk karar ve açıklama o zirvede gerçekleşti. Bu süre içinde de Danimarka daima bizi destekledi. İnanıyorum ki bu destek devam edecektir.'
'1,8 milyar dolarlık ticaret aslında hiçbir şey'
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, toplam ticaret hacimlerine kıyasla iki ülke arasındaki 1,8 milyar dolarlık ticaret miktarının çok düşük olduğunu kaydetti. İki ülke arasındaki dostluğa rağmen ticaret düzeyinin çok düşük kaldığını gördüklerini ve bu toplantıyı Danimarkalı iş adamları ile daha çok ticaret yapmaya teşvik için yaptıklarını belirten Gül, 'Ticaret hacimleri bu kadar yüksek iki ülkenin bu ticareti hiçbir şey. Danimarka gelişmiş ve kişi başına 40 bin doların üstünde geliri olan en gelişmiş ülkelerden birisi' değerlendirmesini yaptı.
Gül, ülkelerin büyük şirketlerinin iş yapacağı yerlere ihtiyacı olduğunu, ülkelerin büyümelerini sürdürebilmek için bu şirketlerin büyümesi gerektiğine değinerek sözlerini şöyle sürdürdü:
'İşte Türkiye sizin için büyük bir potansiyele sahip. Türkiye yatırım yapılabilir bir ülke mi değil mi bakanımız ortaya koydu. Türkiye her şeyden önce 1996 yılından bu yana gümrük birliği içinde olan bir ülke. Yani sizle aramızda gümrük duvarı yok. AB üyeliğine tam üye olmadan gümrük birliğine tam üye olan bir ülkeyiz, bundan da memnunuz. Çünkü Avrupa'nın tüm ülkeleriyle rekabete girerek daha rekabetçi ve güçlü bir hale gelmişiz. Ayrıca müzakere sürecine başladığımız için bazı şartları peşinen yerine getirmiş vaziyetteyiz. Bunlar siyasi kararlar yani Kopenhag Kriterleri, ikincisi Mastricht Kriterleri, bu kriterleri yerine getirmiş, 80 milyona yaklaşmış bir nüfusu olan çok büyük bir coğrafyası olan bir ülkenin cazibesini mutlaka Danimarka iş adamlarının görmesi gerekir. Türkiye'yi sadece kendi potansiyeli olarak da görmemek gerekir. Türkiye hinterlandı çok geniş bir ülke. Orta Asya ülkelerine giderseniz gözünüzü kamaştıracak neredeyse tüm modern şehirlerin yüzde 70'ini Türk müteahhitleri inşa etmiştir. Bunu şunun için söylüyorum: Türk ve Danimarka şirketleri üçüncü ülkelerde beraberce iş yapabilirler. Bunun çok büyük bir fırsat olduğunu görmek gerekir. Kafkasya, Balkanlar, Kuzey Afrika gibi bütün buralarda Türk ve Danimarka şirketleri beraber iş yapabilirler ancak Türkiye başlı başına bir potansiyel. Milli hasılasıyla AB'nin 6. dünyanın da 16. büyük ekonomisi. G-20'nin bir üyesi, bu anlamda uluslararası ekonomik gelişmeleri tabii ki yakından takip ediyoruz.'
'Türkiye çok köklü reformlar yaptı'
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yatırımcıların bir yere gittiğinde ilk olarak yapacağı işin getirisine sonra da güvene yani başı sıkıştığında mahkemeler ve hukuk düzeni varmı ona baktığını söyledi.
Bu anlamda Türkiye'nin özellikle son 10-12 yılda çok köklü reformlar yaptığına işaret eden Gül, 'Bu reformlar demokratik reformlar ve özellikle hukuk reformları. Bu reformlar yerli yabancı ayrımını tamamen ortadan kaldırdı. Türkiye'de herhangi bir şekilde mahkemeye gittiğinizde Danimarka ya da Türk şirketi diye bakmazlar, kim haklı kim haksız buna bakarlar. Hukukumuz bu noktaya geldi onun için Kopenhag siyasi kriterlerini karşıladığımızı söylerken buradan hareket ederek söylüyoruz. Bu tabii ki size güven verecektir. Belki çok daha karlı piyasalar olabilir ama hukuku AB ile mukayese edilemeyen bir hukuk sistemi içinde riskiniz de şüphesiz ki ona göre büyük olacaktır' dedi.
Türkiye'nin finans ve bankacılık sektöründe de çok güçlü reformlar yaptığını, bugün AB'nin en sağlam bankacılık sistemlerinden birisinin Türkiye'de olduğunu bildiren Gül, 2008 yılındaki büyük finans krizi yaşandığında hiçbir Türk bankasına bir sent bile yardım etme ihtiyacı duymadıklarını söyledi.
'Türkiye içeriden ve dışarıdan gelecek şoklara karşı hazır'
Gül, Türkiye'nin bu şartlar altında hem içeriden hem dışarıdan gelecek ekonomik şoklara karşı kendini hazırlamış durumda olduğunu ifade etti. 'Şüphesiz ki çoğulculuk demokrasinin temel prensibidir. Bu çoğulculuk içerisinde zaman zaman çok sert tartışmalar çıkabilir ama bütün bunlar yerleşmiş bir demokrasi, seçim sistemi, yerleşmiş kurallar çerçevesi içinde mecrasını bulacaktır' diyen Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
'2 hafta sonra yerel seçimler olacak. Seçimden sonra bugünkü yüksek politik tansiyon normal seyrini alacaktır. Önemli olan temel kriterler bir ülkede geçerli mi geçerli değil mi? Bir şey daha söylemek isterim: Noksanlıklarımızın farkında olan bir ülkeyiz, önemli olan bu. Ekonomide siyasi hayatta başka konularda yapmanız gerekenlerin farkında ve ileri taşıma azmindeyseniz bu çok takdir edilecek bir konudur o bakımdan Türkiye'de reform süreci çok güçlü bir şekilde devam edecektir. Bu da Türkiye'yi çok güçlü bir hale getirecektir hem Türk şirketlerini hem de Türkiye'de iş yapan firmaları güçlü hale getirecektir. Dolayısıyla Danimarka'da global çapta iş yapan büyük şirketler var. Bunların mutlaka uzmanları en detaylı analizleri yapıyorlardır. Benim söylemek istediğim şu: Her iki ülkenin de büyük potansiyeli var ama bu potansiyelin tam farkında değil gibiyiz. Buna dikkat çekmek istiyorum özellikle de Danimarkalı şirketlerin bu potansiyeli yakalaması gerekir. avantajları her tarafın müteşebbisleri yakalarsa sonunda ülkelerimize en iyi şekilde hizmet etmiş olacağız dolayısıyla kazan kazan ilkesi çerçevesinde yapılabilecek çok şey var. Siyasi ilişkilerimiz gayet mükemmeldir ama ticari ve ekonomik ilişkileri daha ileri taşıyabileceğimiz bir boşluk var bu boşluğu doldurduğumuzda her iki taraf da bundan çok kazançlı çıkacaktır.'
Foruma Veliaht Prens Frederik, Ekonomi ve İçişlerinden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Margrethe Vestager, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve iş adamları katıldı.
Muhabir: İrfan Cemiloğlu