'Türkiye 100 Kişi Olsaydı' Araştırmasının Sonuçları Açıklandı: Ateistler Artık Daha Görünür

KONDA’nın Türkiye’de toplumun farklı alanlardaki durumunu ortaya koyan ‘Türkiye 100 Kişi Olsaydı' raporundan dikkat çekici sonuçlar çıktı. Raporda ‘Toplumun 5'te birinin ne evi ne arabası var’, ‘Ateistler yüzde 7’lik oranla daha görünür hale geldi’, ‘Her 100 kişiden 82’si sosyal medya kullanıyor’, ‘10 kişiden 9’unda akıllı telefon var’, ‘Nüfusun yarıdan fazlası metropolde yaşıyor’, ‘İnternetten alışveriş yapanların oranı yüzde 64’e çıktı' gibi veriler yer alıyor.

‘Türkiye 100 Kişi Olsaydı’ raporu, KONDA Barometresi kapsamında 11 yıl boyunca Türkiye genelinde yapılan 125 araştırmaya ve 2008-2018 arasında üç kez tekrarlanan KONDA Hayat Tarzları Araştırması'nın verilerine dayanıyor. En son 2021 araştırmalarına dayanan oranlar 10 yıl öncesiyle de karşılaştırılıyor.

18 yaş üstü nüfusun 2021 yılı itibarıyla 62 milyon 378 bin kişi olarak hesaplandığı, dolayısıyla rapordaki her bir figürün yaklaşık 620 bin kişiye karşılık geldiği görülürken yetişkin nüfusun 10 senede yüzde 14 arttığı belirtiliyor.

18 yaş üstü nüfusun temsil edildiği raporda, cinsiyet dağılımı, eğitim seviyesi, evlilik kararı, göç durumu, hane nüfusu, çalışma durumu, ev-araba sahipliği, dindarlık seviyesi, sosyal medya kullanımı, akıllı telefon sahipliği, pasaport sahipliği, sigara-alkol kullanımı ve hayat tarzına yönelik veriler yer alıyor.

100 kişiden 7'sinin herhangi örgün eğitim almamış.

trthaberstatic.cdn.wp.trt.com.tr

Raporda, ‘Cinsiyet dağılımı' başlığı altında, Türkiye nüfusunda erkek ve kadın oranının yüzde 50 ile her zaman birbirine eşit olarak gözlendiği belirtiliyor. Rapora göre; toplumun genel eğitim seviyesi son 10 yılda görünür biçimde artsa da halen 100 kişiden 7'sinin herhangi örgün eğitim almadığı görülüyor. Her 100 kadından 12'sinin eğitim almadığı ancak kadınların üniversite bitirme konusunda erkeklerle neredeyse aynı seviyede oldukları görülüyor.

Bekârların oranının ise 10 yılda yüzde 20'den yüzde 29'a çıktı.

‘Medeni Durum' başlığı altında toplumun üçte ikisinin evli veya evlenmek üzere olduğu, bekârların oranının ise 10 yılda yüzde 20'den yüzde 29'a çıktığı belirtiliyor. Ayrıca karşılıklı karar vererek evlenenlerin halen yarıdan az olması da dikkat çeken sonuçlardan.

Raporda, ülkedeki yetişkin nüfusunun yarıdan fazlasının metropolde yaşadığı, 100 kişiden yalnızca 17'sinin bir metropol alanında büyüdüğü bilgisi yer alıyor. Verilere göre; nüfusun yüzde 31'inin köy, yüzde 23'ünün kasaba/ilçe, yüzde 29'unun şehir, yüzde 17'sinin ise büyükşehirlerde büyüdüğü ortaya çıkıyor.

Nüfusun yüzde 53 metropolde yaşıyor.

Türkiye'de kırsal alanlarda ve ilçe merkezlerinde yaşayanların oranı git gide azalırken büyükşehirlerin yoğunluğu ise artıyor. Nüfusun yüzde 7'si kırsal alanda, yüzde 40'ı kentte, yüzde 53'ü ise metropolde yaşıyor.

Araştırmaya katılanların yarıya yakını, hayatının bir noktasında bulunduğu yerden göçmüş kişilerden oluşuyor. Toplumun çoğunluğu daha küçülen birimler halinde yaşamaya başlasa da yüzde 66'sı halen 3-5 kişilik hanelerde yaşıyor.

Rapora göre; müstakil evlerde oturanların oranı yarı yarıya azalırken üçte ikisi ise  apartmanlarda oturur hale gelmiş. Halen şehirlerdeki her 100 evin 10'a yakını gecekondu yerleşimi olarak görülüyor. Toplumun yüzde 26'sı müstakil evde, yüzde 8'i sitede, yüzde 61'i apartmanda yaşıyor.

10 yıl önce her 100 yetişkinin 39'u istihdama dahilken 2021'de bu sayının 44'e çıktığı görülüyor. Beyaz yaka olarak çalışanlar ise raporda halen 10 kişi olarak yer alıyor. Çalışmayan yüzde 56'lık kesimin yarısı ev kadınlarından oluşuyor.

Öğrenci oranının ise 10 senede kendi içinde yüzde 60 arttığı görülüyor. Kadınların 56'sı kendini ev kadını olarak tanımlıyor. Her 10 kadının 8'i beyaz yakalıyken, erkeklerde bu sayı 18'e ulaşıyor.

Toplumun 3'te 1'i kirada.

Araştırma, toplumun üçte birinin kirada oturduğunu ortaya koyuyor. Aileden kalma ev dahil kendi evlerine sahip olanların sayısı 69 iken kirada yaşayanların sayısı ise 31 olarak görülüyor.

Her 100 hanenin 56'sında araba var. Araba sahipliği 2012'den bu yana 37 haneden 56 haneye yükselmiş. Hem ev hem de araba sahipliği oranı yarıdan az. Toplumun yaklaşık beşte birinin ne ev ne de arabası var.

Yüzde 33 inançlı.

Rapora göre toplumun dindarlık seviyesinin dağılımında çok özel bir değişiklik göze çarpmıyor. Yüzde 33 inançlı, yüzde 50 dindar, yüzde 10 sofu şeklindeki dağılımda, inançsız+ateist grubun yüzde 7 seviyesiyle daha görünür hale geldiği ortaya çıkıyor.

Türkiye'deki 18 yaş üstü kadınları yüzde 41'ninin başını örtmediği görülüyor. Örtünme oranında 10 sene içinde ufak bir azalma olduğu ifade ediliyor.

Ayrıca her 100 yetişkinden 24'ünün hiç namaz kılmadığını söylediğine, bu oranın 13 sene önce 17 kişi olduğuna dikkat çekiliyor. Ayrıca toplumun üçte ikisinin düzenli olarak oruç tuttuğu belirtiliyor.

Her 100 kişiden 82'si sosyal medya kullanıyor.

Her 100 kişiden 82'sinin sosyal medya kullandığı, bu sayının 10 sene önce 38 olduğu belirtiliyor. Herhangi bir sosyal medya kanalını kullanmayanların oranının 10'da birin bile altında yer aldığı ifade ediliyor.

Yetişkin nüfusun yarısının Facebook hesabı olduğu, Twitter'da 10 senede kullanıcı sayısının yüzde 5'ten yüzde 27'e çıktığı ancak son 4 senede Twitter kullanıcı oranının yüzde 20'ler seviyesinde devam ettiği belirtiliyor. Instagram'ın en hızlı yaygınlaşan sosyal medya kanalı olduğu, her 100 yetişkinin 55‘inin hesabı bulunduğu, 2013 yılında bu oranın yüzde 5'in altında olduğuna dikkat çekiliyor.

İnternetten alışveriş yapanların oranının 2016'da yüzde 22 olduğu, pandeminin de yaşandığı 2021 senesinde ise bu oranın yüzde 64'e kadar çıktığına dikkat çekiliyor.

Araştırmada her 10 yetişkinden 9'unun akıllı telefonu olduğu, bu oranın 6 sene önce yüzde 42 seviyesinde olduğu belirtiliyor.

Her 100 yetişkinden 31'inin ‘Kendinizi, hayat tarzı bakımından üç gruptan hangisinde sayarsınız?' sorusuna ‘modern' cevabını verdiği, bu oranın 9 sene önce 27 olduğu, kendini geleneksel muhafazakar olarak tarif edenlerin oranının ise herhangi bir değişim göstermediği ifade ediliyor.

Popüler İçerikler

Askerlerine Cinsel Saldırıda Bulunan Komutana 38 Yıl 70 Ay Hapis Cezası Verildi
Mauro Icardi'den Olay Wanda Nara Paylaşımı: ''Evimde 2 Saat Boyunca Beni Taciz Etti''
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
YORUMLAR
15.01.2022

helal lan size ateistler. dini gericilikten kurtuluşun bayrağını siz taşıyorsunuz. bin yıldır kanayan yaramıza umut oldunuz. umarım kurtuluşa erenlerin oranı gün geçtikçe yükselir. global dinlerin asimilasyonunda öz kimliğini yitirmiş bu köhne topluluğun oranının azaldığını duymak içimi ferahlattı doğrusu.

16.01.2022

2.ya da Allah görev vermiştir nebiye nebide bunu ne pahasına olursa olsun aktarmıştır, Kuran'da Allah şöyle buyuruyor, iddianızda doğru iseniz Kur'an'ın benzeri bir kitap getirin yine iddianızda doğru iseniz benzeri bir sure getirin yine iddianızda hak iseniz benzeri ayet getirin diyor ve akabinde bütün insanlarda birleşse getiremeyeceğini söylüyor.ve şu seneye kadar her ne kadar uğraşılmışsada yok benzeri bir kitap,bu iddiayı insanın ortaya atması mümkün değil bu Allah kelamı olmasına delaletdir.

Pasif Kullanıcı
15.01.2022

Tüm inançların ana kaynağı Sümer. İnsanlar bilgiye ulaştıkça bu oran giderek artacak. Bu araştırmada sorulması gereken asıl soru şu "Her hangi bir dine inanıyor musunuz?" Çünkü bu %33 lük kısımın içerisinde deistler de olabilir. Eğer youtube kapanmazsa ama özellikle youtube bu oran giderek büyüyecek.

15.01.2022

Aynen öyle, zaten eğitimli ve ortalama zekaya sahip bir insan öncelikle 3 ana dinin birden niye arka arkaya orta doğuda ortaya çıktığını sorgular. Net bir evrimsel süreç, Mezopotamya'da ilk uygarlığın ortaya çıkışı, Sümer efsanelerinin kuşaktan kuşağa aktarılması, yahudilerin bu efsaneleri kendi derledikleri kitaba koymaları, asi bir yahudi'nin kurulu düzene karşı çıkarak hristiyanlığın temelini atması, ardından da mekke'de malum gelişmeler.

15.01.2022

Toplumdan dışlanırım diye kendini saklayanlarda var. Bana göre %7 çok düşük. Gerçek ateist ve deist sayısı daha yüksek. Radikalleşen her şey karşıtının daha fazla güçlenmesine neden olur. İçi boşalan muhafazakarlığın insanlara dinlerini sorgulatması dışında dünyadaki yeni teknolojiler, sosyal medya, bilgiye erişim ve iletişim olanaklarının artması daha fazla sorgulama yapma ve şüphe duyulmasına sebebiyet veriyor. İletişim çağında bilgiye ulaşma imkanı bu kadar fazlayken çok doğal bir durum ve dünyanın her yerinde böyle özellikle gençler sınırlanmayı istemez öğrenmek istediği şeylere ulaşma şansı arttıkça kendi iradesi dışında ailenin ve resmiyetin kabul gördüğü inancı daha fazla sorgular.

TÜM YORUMLARI OKU (40)