COVID-19 salgını sadece bir sağlık krizi olmaktan ziyade aynı zamanda bir eğitim krizi haline gelmiştir. Salgın 2020 yılı Mart ayının ortasında Türkiye’de okulların kapanmalarına yol açtığında pek çoğumuz yaşanan bu kesintinin aylarca ve belki bir yıldan fazla süreceğini kestiremedik. Ancak an itibariyle Türkiye’de yüz yüze eğitime erişim yaz tatilini de dahil edersek yaklaşık 14 aydır sağlıklı ve alışılmış bir şekilde sürdürülememektedir.
Dünya genelinde yaşanan bu salgına karşı ülkeler acil çözümler ortaya koymuşlardır. Sağlık, güvenlik ve eğitim gibi konularda planlanmamış anlık çözümlerle müdahalelerde bulunulmuştur. Ancak özellikle eğitimde bu müdahaleler sosyo-ekonomik olarak dezavantajlı çocukların eğitime erişimlerini sağlamaya yetmemiş ve çok büyük öğrenme kayıplarına neden olmuştur. Bununla birlikte Türkiye’de eğitim sosyal sınıflar arasında bir geçiş aracıdır. Özellikle alt sosyo-ekonomik tabakalarda yaşayan ailelerin çocukları eğitimi sosyal sınıflarını değiştirmek için bir araç olarak kullanmaktadırlar. Bu noktada eğitime erişim özellikle dezavantajlı ailelerin çocukları için kritik bir önem arz etmektedir.
Öğrenme kayıpları konusu özellikle yaz tatili öğrenme kaybı (summer learning loss) olarak eğitim bilimleri literatüründe yer edinmiş bir kavramdır. Bu kavram henüz dünya geneli bir salgın ölçeğinde tartışılmamıştır. Yapılan akademik çalışmalar sorunun ne kadar ciddi bir boyutta olduğunu göstermektedir.