- Olayın aydınlanacağına inanıyor musunuz?
Ben inanmıyorum. Başbakan veya Cumhurbaşkanı ‘aydınlatacağız’ dediklerinde farklı bir tepki veremezdim. Tahir de olsaydı nezaketi elinden bırakmaz ‘görüşmek istemiyorum’ demezdi. Başbakan çok üzüldüğünü söyledi. Eşi de ‘Bir kadın olarak, anne olarak sizi anlıyorum’ dedi. Oğlum Arin 10, Nazenin 18 yaşında. Aramalarını bir adım olarak da düşünüyorum. CHP Genel Başkanı aramadı. Aradılar ulaşamadılar mı bilemiyorum. Onların da arama çabası içinde olacaklarına inanıyorum.
Faili meçhullerde bile en çok onu üzen şey, ‘falanca kişinin çocuğu kaldı ortada’ olurdu. Arkada kalan çocukları çok çok önemserdi. Şimdi ne yazık ki aynı durumla kendisi karşılaştı. Onun en büyük fobisi bir çocuğun babasız kalmasıydı. Sürekli bunu söylerdi.
- Son dönemde en çok neyi sorun ediyordu?
En çok Türkiye’nin Suriyelileşmesinden korkuyordu. Halep’te nasıl ki bütün tarihi eserler yıkıldı... ‘Her ne olursa olsun, bunları demokratik yollarla çözebiliriz’ diyordu. Şiddetle, barikat, hendek kurma ile sivil insanların zarar görebileceği adımlar atmadan da çözülebileceğine inanıyordu.
Röportajın tamamı için buraya tıklayın.