Türk Tugayları Kore'de Neden ve Nasıl Savaştı?

Biz istediğimiz kadar "Kore Savaşı" diyelim dostlar; ancak herkes farkında ki bu savaş Sovyetler, Çin ve Amerika arasında olur.

Böylece, 25 Haziran 1950'de 'Soğuk Savaş' şartlarında komünizmin kapitalizm ile savaşı başlar. Bu müdahaleye karşın Amerika tarafından BM ordusu kurulur ve 16 'Batılı' milletin askeri Amerika'nın yanında yer alır. Bu milletlerden biri de biz oluruz.

BM kararına uyan Türkiye, Amerika'dan sonra Kore'ye asker göndereceğini ilan eden ilk ülke olur. Menderes Hükumeti bu kararı alırken meclise danışmaz.

Muhalefet tepki gösterse de Genelkurmay'ın 3 Ağustos 1950'de verdiği emir ile 1929 doğumlu er, astsubay ve subay gönüllülerden bir tugay kurulur. Kore Savaşı boyunca Türkiye bölgede 1'er yıl kalarak yerine yenisini devreden 10 tugay tarafından temsil edilir. Bunlardan ilk 3 tugay ise aktif olarak savaşır.

İlk tugayın tam 22 gün sürecek deniz macerası Eylül 1950'de İskenderun'da başlar. Ancak bu uzun yolculukta bazı sıkıntılar baş gösterir.

Bunlardan en önemlisi 'ekmek' sıkıntısıdır. Gemideki un rezervi azdır ve Türkler, Amerikalılara oranla çok ekmek yerler. Bu yüzden askerlerimiz yemeklerde bir türlü doymaz. Ayrıca askerlerimiz alışık olmadıkları tuvalet, rezervuar gibi aletlerle karşılaşır ve bunlarla ilgili eğitim alır.

18-20 Ekim arasında Kore'ye ulaşır tugay ve bando mızıka karşılanır. Böylece "ekmeksizlik" sorunu biraz giderilse de bu sefer domuz eti sorunu baş gösterir.

Ama Türk askeri kısa sürede 'bacon'ı öğrenir ve üzerinde bazon yazan konserveleri yol boyunca gördükleri Korelilere verir. Bu arada Teagu'ya ulaşan tugay burada eğitim alır ancak bu eğitim yalnızca 20 gün sürer ve askerlerimiz birçok araç ve silah eksiğine rağmen 10 Kasım günü cepheye hareket eder.

Ne yazık ki Türk Tugayı ilk kaybını bu yolculuk sırasında, trafik kazasında verir. Uçaksavar bataryasının bir kamyonu devrilir ve Başçavuş Sedat Boran ölür.

Tugay, cepheye gitmesine gidiyordur ama kiminle savaşacağını bilmez. Çünkü karşısında düzenli bir ordu değil gerilla vardır. Kunuri bölgesine konuşlanan Türk Tugay Karargahı'nın çevresindeki dağlardan silah sesleri gelmeye başlar, takvim 28 Kasım'ı göstermektedir.

Wawon Savaşı olarak da adlandırılan bu savaşın başında bir Amerikan telsiz aracının tamirini bekleyen takım baskına uğrar. Bu baskında iki subay ve birkaç er dışında kurtulan olmaz.

Yararılar ve sağ kalanlar da Kuzey tarafında esir düşerler. Bu acı bilançonun arkasında ısınmak için ateş yakarak düşmana yerlerini belli eden erlerin yanında Amerikan pilotlarının 'Türkler ile Kuzey Kore tarafını ayıramamaları' da yer alır.

Hemen 1 gün sonra, 29 Kasım gecesi Türk Tugayı ikinci baskına uğrar. İlk baskından sonra üstüne gelen Çin ordusu ile cephede savaşan piyade taburlarının yanı sıra cephe gerisindeki birlikler panik içinde geriye kaçarlar.

Bu arada Amerikalılar gerek istihbarat gerek teçhizat konusunda Türk Tugayı'na verdiği hiçbir sözü yerine getiremez. Simninni Savaşı olarak kayda geçecek bu baskında Türkler 2. Amerikan Piyade Tümeni emrine girmiştir; ancak baskın sonucu tümenden yardım isteyen Türk Tugayı yanıtsız bırakılır ve bozguna uğrar.

Sabaha karşı 3 civarında ancak yetişen Amerikan uçakları Çin askerleri üzerine bomba yağdırır. Böylece Türk Tugayı'nda sağ kalanlar Anju bölgesine çekilirler.

img.welt.de

Ancak burası güvenli değildir ve güneye gitmek gerekir. Yolda Amerikan ordusu ile karşılaşarak Sunchon Boğazı'na inen Tugay, Çin askerleri ve Kuzeyli gerillalarla karşılaşır ve çatışmaya girilir. Ne yazık ki burada da çok ağır kayıplar verilir.

28 Kasım-1 Aralık arasında Kunuri Savaşları'nda toplam kaybımız 767 olur. Bu BM ordusu içindeki en büyük kayıptır.

Bu durum Türk halkı tarafından üzüntü ile karşılanır. Amerika ise sessiz sedasız Türkiye'den özür diler. Bunun yanında İngiliz savunma bakanı 'Türkler zor şartlar altında vazifesini yerine getirmiştir.' der. Anlayacağınız dostlar 'onlar için ölünce' emperyalistler tarafından çok güzel övülüyorsunuz.

Aradan 2 ay geçer, 25-27 Ocak 1951 tarihlerinde ve yine Çin ordusu ile karşı karşıya geliriz. Bu seferki savaşın adı Kumyangjangni'dir ve neredeyse 3 Çin askerine 1 Türk askeri düşer.

cdn.yenidonem.com.tr

Amerikan Yarbay Blair Ordu Gazetesi'ne bu savaşla ilgili şunu yazar: 'Türklerin bu taarruzu, gördüğüm muharebelerin en kanlısıydı. Dövüşme çok şiddetli olmuş, Çinliler çok iyi donatılmışlardı. Tüfek bombası, çeşitli otomatik silahlar ve havanları vardı. Yiyecek ve cephaneleri de boldu. Mevzilerinde ölünceye kadar direnmeleri, disiplinlerinin iyi olduğunu göstermekteydi. Buna rağmen savaş başarıyla sonuçlandı.'

27 Temmuz 1953'te Kore Savaşı sona erer. Türk Tugayları'nın toplam ölüm bilançosu 896 olur. Bunun yanında yaralılarla birlikte toplam kaybımız 3277'dir.

Bunun yanında ateşkesten 1,5 ay sonra savaş tutsakları değişimi başlar. Neyse ki 234 Türk tutsak fire vermeden geri döner. Bu arada bunlardan 225'i tam 3 yıl tutsak kalır. Sonraki yıllarda ise 1960'a kadar 7 Tugay daha Kore'ye gider; ancak çatışmaz. 1962'den sonra ise temsilen 10 kişilik bir manga gönderilir Kore'ye.

Kazananı olmayan bu savaşın Türk tarafı için "kan bedeli" NATO'ya alınmak olur. Hatta Demokrat Parti milletvekili Samet Ağaoğlu şöyle der: "Bir avuç kan verdik; ancak büyük devletler arasına katıldık."

Şimdi ise 896 ölü 'Mehmet' aynı Anzak'ların Çanakkale'de yattıkları gibi adını bile savaştan önce hiç duymadıkları, yerini bilmedikleri Güney Kore topraklarında garip bir kavganın suskun tanıkları olarak ebedi uykularında... Peki gerçekten ne uğruna?

Kunuri Savaşları'nı daha ayrıntılı görmek isterseniz:

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Çanakkale Kahramanı Koca Seyit'e Savaştan Sonra Ne oldu?
Fransa'da Picardie Manevralarında Genç, Kaytan Bıyıklı Bir Devrimci: Kolağası Mustafa Kemal Bey
Soğuk Savaşın En Sıcak Kanlı Karakteri, Sovyet Uzay Köpeği: Laika

Popüler İçerikler

Tebliğciler Yine Ortaya Çıktı: Bu Kez Milli Piyango Bileti Satıcısını Taciz Ettiler
Görüşme Esnasında Erkeğe Maddi Sorular Sorulmasını Destekleyen Kadın Tepkilerin Odağında
Bakanlığın Gıda İfşaları Devam Ederken En Fazla At ve Eşek Etinin Satıldığı Şehirler Belli Oldu
YORUMLAR
10.04.2021

menderes'le başlayan amerikancı dalkavukluk özal'la devam eder ve reyizzz'le zirve yapar . sonun başlangıcı menderes'tir . montrö ve lozan için akp çığlıkları da başladığına göre , zirve'de bırakacağız . umarız zirveden sadece kutsal pezevenkler düşer . yoksa ülke için hiç iyi bir gelecek görünmüyor !..

Pasif Kullanıcı
10.04.2021

amerikan subayının, neden türk askerini tercih ettiniz sorusuna, maliyeti 23 centti cevabını es geçmişsiniz ama olsun.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ